Sevgi ve türleri

  • Cuma Karaman
  • Cuma Karaman
    26 Tem 2021 16:05
    Ahlak ile sevgi arasında görünür veya görünmez ama çokciddi bir ilişki vardır. Erdemli bir insan olabilmede sevginin bu büyük rolü şüphesiz ki yadsınamaz. Ferdin bireyselhayatında olduğu kadar aile, toplum ve millet hayatında dadayanışmanın, kaynaşmanın ve karşılıklı güven tesisinin mayası sevgidir. İnsanoğlunun doğuştan beraberinde getirdiğibu önemli özelliği, sosyal bir varlık olarak birbirlerine muhtaç yaratılan insanoğlu sosyalleşmenin gerektirdiği en temel ihtiyaçlarını bu eşsiz duygu sayesinde giderir. 

    Hem fert hem de toplum düzeyinde huzur ve barışın temellerini teşkil eden düzen, uyum, güven ve ahenk de sevgi hissine bağlı olarak gelişir. Bunun içindir ki, düşünürler ve filozoflar sevgi nosyonuna bigâne kalamamış, sevgiyi konu alan pek çok eser yazmış ve fikirler beyan etmişlerdir. Biz bu yazımızda büyük düşünür ve filozof İbn Miskeveyhin ahlak felsefesi çerçevesinde kısaca sevgi ve türleri üzerinde durmaya çalışacağız.

    Bir insanın hayatı boyunca karşılaşabileceği birçok sevgi türüvardır. Sevginin türleri konusunda birçok eser kaleme alınmış, romanlar, hikayeler ve şiirler yazılmış, özlü sözler dile getirilmiştir. İslam ahlak felsefesinde önemli bir yeri olan İbn Miskeveyhin’in sevgi ve sevginin türleri hakkındaki özgün fikirleri de bu konuya ciddi ışık tutar mahiyettedir.

    İbn Miskeveyh muhabbeti (sevgi) çok geniş kapsamı olan bir kavram olarak ele alır ve sevgiyi canlılar için olduğu kadarcansız varlıkların özlerine ait önemli bir hassa olarak da ifade eder. O, varlık alemindeki uyumun, dengenin ve cazibenin(ilgi çekmenin) varlığını sevginin bir tecellisi olarak açıklar.Ancak, insanoğlunda büyük ölçüde iradi olan sevgiyi diğer sevgi türlerinden ayırır. İnsanoğlundaki sevginin mükafat ve cezayı doğurduğunu ileri sürer. Her insanda doğuştan var olan bu sevgi hissinin, yine her insan tarafından bilinçli bir şekilde geliştirilmesi ve değerlendirmesi gerektiğinin altını çizer.

    İbn Miskeveyhin, sevginin türlerini ana hatlarıyla şu şekilde kategorize eder:

    Sevginin ilk türü çabucak ortaya çıkan ve aynı hızla kaybolan bir sevgi şeklidir. Bu sevgi türü anlık hazlara ve farklı zevklere dayanır.

    Sevginin ikinci türü yine çabuk oluşmakla, ortaya çıkmakla birlikte yavaş yavaş kaybolan bir sevgiyi ifade eder. Bu sevgi türü yapılan hayırlara ve iyiliklere dayanır.

    Sevginin üçüncü türü yavaş oluşan ancak hızla kaybolan sevgilerin teşkil ettiği bir kategoridir. Bu sevgi türü menfaate ve çıkara dayanır.

    Sevginin dördüncü türü ise hem yavaş yavaş oluşan hem de yavaş yavaş kaybolan en kalıcı, en kapsamlı sevgidir. Bu sevgi türü Kur’an’da da bahsedilen arkadaşlar ve dostlar arasında varlık bulan çok özel bir sevgi türüdür. 

    İşte bu dördüncü sevgi türünü İbn Miskeveyhi aşktan bile üstün tutar. Ona göre aşk sadece iki kişi arasında cereyan ederken sevgi bütün varlıklar arasında cereyan eder. Yine aşkı sevginin ifrata varmış hali olarak izah eder. Hatırlanacağı gibi benzer bir yaklaşımla Bediüzzaman Hazretleri de muhabbeti aşkın muzaaf hali olarak ifade der ve bu muhabbetin bütün kâinatı kapladığını söyler. Yine İbn Miskeveyhin gibi Bediüzzaman da kendi eserlerinde hisler hakkındaki ifrat, tefrit ve vasat noktasına dair düşüncelerini ifade eder.

    İbn Miskeveyhin, mutluluğu da sevgiye bağlar ve onu insanın duyduğu manevi hazların ve lezzetlerin tezahürü olarak görür.İnsanlık aleminin dışında kalan varlıklardaki sevgiyi ise şöyle izah eder: Kendi cinsinden, ırkından olmayanları da iradi olarak seven insanoğlunun aksine diğer varlıklar sadece kendi cinslerinden olanları sever. Cansız varlıklardaki sevgiyi ise, kendi özlerine yönelmekten ibaret görür. Sevgiye getirdiği tanımla İbn Miskeveyhin, ilahi sevgiye kapı aralayacak insan,hayvan ve doğa sevgisinin önemine dikkat çeker. 

    Tek tek her ferdin hayatına da tesir eden sevgi önemini ve hayatiyetini ailede daha da artırarak sürdürür, toplum ve millet hayatında ise bu önemin derecesi daha da artar. Neticede insanlar yaratılışları itibariyle sadece madden değil, manen ve duygusal olarak da birbirlerine muhtaç oldukları içinbirbirleriyle yardımlaşmaları ve birbirlerinden karşılıklı istifadede bulunmaları kaçınılmazdır. Bu dayanışma ve yardımlaşma farklı şekillerde inkişaf eden kabiliyetlere dayalı olarak iş bölümlerinin, sanatların ve mesleklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Sevgi sayesinde şekillenen iyilik, zevk ve fayda üretme duyguları insanlığın düzen, ahenk ve uyum içerisinde yaşamasının koşullarını inşa etmiştir. Sevginin zıddı olan nefretin hâkim olduğu, nefretle oturulup nefretle hareket edildiğinde ise düzen, uyum ve ahenk kurmak şöyle dursun, bunlardan bahsetmenin dahi imkanı kalmaz.

    Kısaca sevgiye ve sevgiyi besleyen sebeplere baktığımızda bu sevgi türlerinden birinin pozitif ve negatif rolleriyle mutlaka karşımıza çıktıklarını görürüz. Ahlak ile sevgi, mutluluk ile sevgi ilişkisi ise ayrıca üzerinde durulması gereken önemli konulardır. Bu sebeple bu konuya ileriki yazılarımızda devam edeceğiz. Sevgiyle kalın...


    26 Tem 2021 16:05