Siyer Felsefesi: Çağlara örnek hayatlar

  • Cuma Karaman
  • Cuma Karaman
    15 Ağu 2023 10:41
    Peygamberimiz İslamiyet’i aleni olarak ilan edinceye kadar vahiy kaynaklı hakikatleri akraba çevresine ve yakın dostlarına tebliğ etti. Hakikatler, gizli gizli İbn-i Erkam’ın evinde talim ediliyordu. Aleni olarak vahyin ilanı ancak üç yıl sonra gerçekleşti. Bu yazımda İslam dininin üç yıl boyunca gizli davetinin bazı hikmetleri üzerinde durmaya çalışacağım. Bu üç yıllık süreçte modern zamanlara dair çıkarılabilecek dersleri kısaca izah etmeye çaba göstereceğim.
     

    Bir davanın veya yeni bir oluşumun inşasında öncelikle gizlilik önemlidir. Ancak bu gizlilik belli bir noktada sınırlanmalıdır. Belirli bir aşamadan sonra, dava sürecinde gizliliğin sürdürülmesi ciddi sorunlara yol açabilir. Üç yıllık süreç, yeni düşüncelerin kök salması için önemli bir süredir. Bu aşamadan sonra ise açıklık ve aleniyet daha da önem kazanır. Aleniyetin faydalarına kısaca değineceğiz. Belirli bir noktadan sonra gizliliğin zararlarını da dile getireceğiz. Bunun günümüz bağlamındaki yönlerine de değineceğim. Günümüzde yaşanan bazı olaylara bu perspektiften baktığımızda, sonuçları itibariyle iyi ile kötünün, mümin ile münafığın, samimi ile samimiyetsizin birbirinden ayrıldığına şahit olacağız.
     

    Bidayette yaşanan üç yıllık “sırlı nurlanma” zarfında gönüllere ekilen tohumlar iyice kök salmıştı. Gerçeklerle yenilenen ruhların yerüstüne çıkıp hava ve güneşle buluşmaları gerekiyordu. Bir de aleni tebliğin başlamasıyla içlerinde kimin yola devam edip etmeyeceği de artık ortaya çıkacaktı. Bu ne müthiş bir bağlanmadır ki bin bir işkenceye maruz kalan bu ilklerden dönenlere şahit olmuyoruz. İnandıkları gibi yaşamaya devam ettiler. Onun için kıyamete kadar müminlere hak dava temsilinde misal oldular.
     

    Uzun bir fetret döneminden sonra ortaya çıkacak yeni bir dinin temsilcisi Yüce Resul içinde yaşadığı insanlara doğrudan "Ben size bu dini anlatmakla görevli peygamberim" dese, alaya alınırdı ve kimse onu ciddiye almazdı. Fakat bunu gizli bir şekilde fertlere anlatarak, bir zaman sonra toplum da onun doğruluğuna şahitlik yapacak, Ona tabi olacak ve Onun taraftar bularak toplumda kabul görmesini sağlayacaktı; öyle de oldu. Fidanların belli bir zaman hava şartlarına karşı korunmaya alınıp iklimin uygun hale gelmesinin beklenmesi gibi fikirlerin kalp ve kafalarda yer etmesi de zamana yayılmıştır. Vahyin izharı bunu üç sene olarak yeterli görmüş ve Yüce Nebi, dini aleni olarak tebliğde bulunmakla emrolunmuştu.


    Ayet işe önce akrabalardan başlamayı, bu yakın çevrenin işe sahip çıkmasının önemli olduğunu ifade eder. Tebliğde önceliğin yakınlar olması çok önemlidir. İnsan önce en yakınlarından sorumludur. Sonrasında bu daire toplum, millet ve insanlık dairelerine doğru genişler. Akrabaların cibillî olarak işi sahiplenmesi halinde yeni fikirlerin sahibine, başkalarına karşı koruma sağlayacaktır. Kabile kültürünün hâkim olduğu toplumlarda yakın akrabaların işin içinde olması, muhaliflere karşı ciddi bir etki yapar. 


    Sonuç olarak, Peygamberimiz akrabalarını topladı, biri hariç, diğerleri kendisine destek olacakları sözünü verdiler. Hele ki Mekke’de herkes tarafından saygı gören amcası Ebu Talip “davanı ilan et, yaşadığım sürece kimsenin sana dokunmasına asla müsaade etmeyeceğim” dedi. 
     

    Burada, başka toplumsal oluşumlarda gördüğümüz gibi, tedricîliğin açık bir şekilde davetin önemli bir kuralı olduğunu görüyoruz. Kısaca, yüce davalar aniden mucize gibi ortaya çıkmazlar. Toplumun psikolojik, pedagojik ve sosyolojik yapısına göre gelişirler. Adeta bir cenin gibi anne rahminde gelişir, doğar, yürüyüp konuşacak hale geldikten sonra ilan edilmeyi hak ederler.
     

    15 Ağu 2023 10:41