Siyer Felsefesi Perspektifinden Dava, Hizmet Hareketi, Üstad Hazretleri ve Hocaefendi.
Üstad Hazretleri ile başlayan ve Hocaefendi ile temsil edilen yüce dava ve Hizmet Hareketi’ni, siyer felsefesi perspektifinden bakmak, davanın ve hareketin niteliğini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
Günümüzde, davanın ve hareketin Nübüvvet'in temsil yönünü değerlendirdiğimizde, bu metodu benimseyenleri Hizmet Hareketi dışında pek görmek mümkün görünmüyor. Bu, Kitap ve sünnet prensiplerine uygun şekilde, çağın bilim ve teknolojisiyle birleştirilerek gerçekleşebilir.
"Bu iş, bazı ritüellerle semboller ve kılık kıyafetlerle sınırlı olmayan, aynı zamanda hamasi ve siyasi söylemlerle de sınırlı olmayan din gerçeğidir. Bu, söylemden ziyade hal ile temsil keyfiyetine dayanır."
"Benzerliklerden hareketle ifade etmek istediğim şey, birinin din olmasıyla diğerinin ise sivil toplum hareketi olması arasındaki farkın yanlış anlaşılmamasıdır. Burada, zulmün devam ettiği her toplumsal hareketin zorlukları açısından konuyu sadece değerlendirmektir." Bu benzerlikleri bir kaç örnek ile ortaya çıkış sebepleri açısından ele almaya çalışacağım.
Eğitim Ve Öğretim: İslam ilk emri ile talim ve terbiyeye dikkatleri çekmiştir. Davetin ilk üç yılı sıran tenevveret şeklinde yapılmıştır.
Din, daha baştan eğitimi ve bilgiyi kutsamış ve buna inananları teşvik etmiştir. Dinin doğru anlaşılması da yine bu yolla mümkündür. Üstad ve Hocaefendi bu yolu kendilerine gaye ve metot edinmişlerdir. Bu kutsi davayla hareketin başladığı dönemlere gittiğimizde zorlukların varlığını adım adım görmüş olacağız. Tabii ki vicdan, izan ve insaf rehberliğinde…"
Toplumsal Değişim: İslam'ın hedef gayesi toplumsal değişimi sağlamak, ahlak ve adaletle toplum düzenini iyileştirmektir. Birlikte yaşama kültürü olarak sınıf, renk, ırk farkı gözetmeksizin toplumsal sorunları çözmede iyilik ruhunu öne çıkararak yardımlaşmayı esas alan hareket, gönüllerde kabul gördü. O günün toplumuna hakim olan anarşi ve kaos, geçmişten pek de geri değildi.
Gönüllülük esasına dayalı olması: Bu husus, temel esas teşkil eden bir husustur. Medeni toplumlar, icbarla zorla bir şeyi kabul etmezler. Onlar ilim yoluyla ikna ile kabul ederler. Doğrusu Bediüzzaman ve Hocaefendi, gelenek olarak gelen daveti, asrın ruhuna uygun bir şekilde tecdit yoluyla yapmışlardır. Burada şuna kısaca dikkat çekmek isterim: Cihad (savaş) olarak bu asırda geçmiş asırlardaki yerini artık ilim ve bilime çoktan terk etmiştir. O kapı kapanmıştı.
Problem Çözme Yöntemi: İslam, kendinden önceki dinlerin ve inançların problem çözme potansiyelleri gitmiş, artık problemli hale gelmişlerdi. İslam'ın ortaya çıkışı, topluma hakim olan ahlaksızlık ve hukuksuzluğa karşı ahlak hak ve adalet anlayışını temsil etmek ve hakim kılmaktı. Dün ve bugün küreselleşmeyle gelen sorunlara çözüm olarak Üstad Hazretleri ve Hocaefendi eserlerini ortaya koymuşlardır. Sorunları demokrasi zemininde birçok platformda (Abant) toplantıları gibi, kurumları bunun etrafında şekillendirmişti. Bu ise Hizmet Hareketi’ni 170 ülkede faaliyet göstermesini sağlayarak evrenselleşmeye giden hedefi olmuştu.
Dini Tolerans: İslam'ın tebliğ ruhunu hizmet hareketi, dinler arası diyalog ile her dine ve inanca mensup cemaatlerle dünya barışına katkı sağlamak için bir araya getirmişti. Farklı inanç ve kültürleri hoşgörü zemininde buluşturması, iyi bir siyer okuması ile asrımızda Dava-i Nübüvvetin yolunda bir hareket olduğunu daha iyi anlayabilir ve görebiliriz.
Ancak, bu benzerliklere rağmen, İslam'ın ilk tebliğ yılları ile Hizmet Hareketi arasında önemli farklılıklar da bulunur. İslam'ın ilk yılları tamamen bir dini hareketken, Hizmet Hareketi ise daha çok eğitim ve toplumsal hizmet odaklı bir harekettir. Aslın gölgesi olarak bütün menfi olumsuzluklara rağmen Hizmet Hareketi ‘ilkler kervanını’ takip etmeye devam ediyor…