Stanford Üniversitesi’nin Kaliforniya eyaleti Palo Alto’da yer alan yerleşkesini görme ve ziyaret etme imkanım olmuştu. Kampüs tam bir şehir görünümünde ve gerçekten en ince detayına kadar öğrenciye ve akademisyenlere göre planlanmış. Stanford Üniversitesi, sunduğu geniş imkanlar, son teknoloji laboratuvarlar ve zengin kütüphane kaynaklarıyla öğrencilere ve araştırmacılara dünya çapında bir eğitim ve araştırma ortamı sağlıyor.

 

Leland Stanford Junior Üniversitesi ya da bilinen adıyla Stanford Üniversitesi, ABD'nin Kaliforniya eyaletinde San Francisco'nun 40 km güneydoğusunda bulunan Palo Alto’da özel bir üniversitedir. Üniversite, şu anda dünyadaki en büyük bütçeye sahip 3. üniversitedir.

 

Stanford öğrenci, mezun ve öğretim üyelerinin çok sayıdaki girişimleri ile kurulan dev markalar arasında, SUN, Cisco Systems, Google, Yahoo ,Nike, Hewlett-Packard, NVIDIA, VMware ve IP (Internet Protocol) da bulunmaktadır. Silikon Vadisi'nin öncüsüdür.

 

ABD ve dünya çapındaki üniversitelerin sıralandığı US News & World Report (AİC) listesinde, Stanford Üniversitesi 6. sırada yer almaktadır. Uluslararası akademik sıralama yapan saygın kuruluşlar tarafından tüm dünyada sürekli olarak ilk 3'e girmeyi başarmaktadır. Stanford Üniversitesi'nin özelliği, çok farklı alanlarda açtığı tüm bölümlerinin bölüm bazında yapılan sıralamalarda en üstlerde yer almasıdır.

 

Stanford Üniversitesinin Kuruluş Hikayesi

 

Leland Stanford (1824-1893), eşi Jane (1825-1905) ile birlikte Harvard'ın rektörünü ziyaret ettiğinde, sadece ABD'nin en zengin, en nüfuzlu iş adamlarından biri değil, aynı zamanda çok iyi tanınan bir Cumhuriyetçi Parti senatörüydü. Servetinin bir trilyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

 

Stanford Üniversitesi, Kaliforniya valisi ve demir yolu patronu olan Leland Stanford ve eşi Jane Stanford tarafından, 16. yaş gününden hemen önce tifodan ölen tek çocukları Leland Stanford, Jr. anısına kurulur. Leland Stanford’ın, üniversiteyi kurarken eşine “Kaliforniya’nın çocukları bizim çocuklarımız olmalı!” dediği söylenir.

 

Leland Stanford ve eşi Jane Stanford, üniversiteyi yaptırmaya karar verdikten sonra düşünür taşınır, yeni bir üniversite kurarak herşeye sıfırdan başlamaktansa, başarılı bir üniversitenin benzerini yaptırmakta karar kılarlar. Başarılı bir model gerekmektedir.

 

Başarılı bir üniversiteyi kopyalamaya karar veren çiftin önlerinde, cevabı verilmesi gereken 2 soru daha vardır:

 

1. Hangi üniversitenin benzerini inşa etmelidirler?

 

2. Üniversiteyi inşa etmenin maliyeti ne kadar olacaktır?

 

Aradıkları üniversiteyi bulmaları çok da zor olmaz. 1636 yılında kurulmuştur ve ABD’nin en eski yüksek öğrenim kurumu olmakla övünen meşhur Harvard‘da karar kılarlar.

 

Harvard’ın bir benzerini Palo Alto’ya inşa etmek, acaba ne kadara mal olacaktır? Elbette bu sorunun cevabını Harvard’ı yönetenler bilebilirler.

 

Yerlerinde durmaz, kalkar Harvard’a, üniversitenin başkanı Elliot’ı ziyarete gider, durumu anlatırlar. Elliot, Harvard’ı yeniden inşa etmenin 15 milyon dolara mal olabileceği bilgisini verir.

 

Hikaye, Leland Stanford ve eşi Jane Stanford‘ın, Palo Alto’ya, hayallerindeki üniversiteyi yaptırmalarıyla son bulur.

 

Ancak üniversiteye kurucu başkan seçme konusunda zorlanırlar. Ivy League’in (Amerika’nın en tanınmış 8 üniversitesi) tanınmış eğitimcilerinden birini bu göreve seçmeyi çok isteseler de, çaldıkları her kapıdan geri çevirilirler. Sonunda bu hedeflerinden ümidi keser, Indiana Üniversitesi başkanı David Starr Jordan’ı kurucu başkan yaparlar. Halbuki daha önce Ivy League liderlerine, Jordan’a verdiklerinin 2 katı kadar ücret teklif etmişlerdir.

 

Taklitler asıllarını yaşatsalar da, Stanford kısa sürede başarılı üniversitelerin arasındaki yerini alır. Belki başarılı üniversiteler sıralamasında Harvard’ın tahtını hiçbir zaman eline geçiremez ama, (Harvard, “America’s Best Colleges 2009¨a göre ABD’nin en başarılı üniversitesidir.) bugün ABD’deki en başarılı üniversiteler sıralamasında 3. sırada yer almaktadır.

 

Para, yönetmeyi bilince tüm insanlığın başını döndürecek kadar faydalı bir metaya dönüşebiliyor. Dünyanın ve insanlığın gidişatına yön verebilecek kadar faydalı üretimlere, kurumlara sebep oluyor ve insan dimağına, zihnine yepyeni ufuklar açıyor. Bir de mana boyutuyla kalp eğitimi, yetkin, kamil insan olma enginliğinde pozitif bilimler ele alındığında ideal insan modelleri ortaya çıkıyor. Eğitim ve hakikati araştırma aşkı, aslında dünyanın en harika uğraşlarından birisi değil mi?