Karanlığın zehirli dili

  • Ertuğrul İncekul
  • Ertuğrul İncekul
    20 Şub 2025 11:24


    Süreç dediğimiz Hizmet hareketine karşı sürdürülen cadı avı ve zehirli atmosfer olanca hızıyla, artarak devam ediyor. Bunda şaşılacak bir şey yok! Zalimin işi, saltanatı uğruna, sonuna kadar zulmüne ara vermeden devam etmektir. Yakıtı masumlardır. Zayıfın zulmü, kalbin zayıflığından ve üzerinde hissettiği vazife ve sorumluluğu yerine getirememe psikolojisinden kaynaklanır. Ve zayıf, acımasız olur.

    Şaşırtıcı olan, süre uzadıkça bu zalimlere ve yapageldikleri zulümlere karşı tavrını ve nazarını değiştirenlerdir. “Evet, bu zalim ama…” diye başlayan cümlelerdir. “Bugüne dek Hizmetleri yaptık da ne oldu?” gibi nihilist düşüncelerdir. “Hizmet’ten istifa etsin o zaman” gibi yargılamalardır. Hizmet denilen yapıda kim istifa etmiştir? Böyle bir uygulama var mıdır? Girerken dilekçe mi verdik ki çıkarken dilekçe verilsin?

    “Hizmet profesyonel yönetilsin” yıllardır söylenen bir şeydir. Evet, profesyonel işler yapılsın ama bugüne dek okullar, yurtlar açılırken, yoksul ve anti-demokratik ülkelere gidilirken amatör ruhlu insanlarla açılımlar olmadı mı? Hocaefendi’nin yanı başındaki arkadaşları, profesyonel yöneticilik sertifikası alarak mı bu hizmetleri yaptılar?

    “Hizmet uyuyor taklidi yapsın, bu zulümler duracak” gibi günümüzü ve rejimi okuyamayan ezbere sözler… Ya da hayattayken “Hocaefendi dönsün, bu zulümler duracak” diyenler olduğu gibi!

    AKP rejimi  devletin tüm birimleriyle, neredeyse 10 yıldır bütün gücüyle Hizmet mensuplarına akla hayale gelmedik zulümleri yaptı, yapmaya devam ediyor. Yaşlı, kadın, çocuk demeden her tür kötülüğü, vicdanı rafa kaldırıp irtikap ettiler. Yurt içinde sesinizi duyurmak adeta imkânsız hale geldi. Yurt dışında da bu haksızlıkları dünyaya duyurmaya ant içmiş, canını ortaya koymuş gazetecilere, aydınlara her tür kısıtlamayı ve engellemeyi yapıyorlar.

    Sayısı milyonlara ulaşan, tamamına yakını eğitimli; çeşitli rütbelerden askerler, emniyet mensupları, her unvandan üniversite hocaları, üst düzey bürokratlar, her kademeden yargı mensubu; sahasında uzman, mesleğinde üstün başarılı, işinde, ticaretinde önemli işler yapan on binlerce vatan evladı “terörist” oldu bu süreçte. Dünya tarihinde emsaline nadir rastlanır şeytanlaştırma ve ötekileştirme uygulandı.

    Aileleriyle birlikte birkaç milyonu bulan mağdurlar bu cinnet hâlinin kurbanı oldu, gadre uğradı, uğramaya devam ediyor.

    İnsanın çokça müşahede olunan tipik bir zaafıdır ki, çok defa bükemediği bileği öper veya kendisine galip gelen insanın ayağına kapanır. Bu durumda, haklı da olsa, mağlubiyet psikolojisiyle kendisini haksız çıkarmaya, hiç de öyle olmadığı ve yendiği takdirde hiç de öyle düşünmeyeceği hâlde, kendisini suçlamaya başlar. Ve “Suç, zaten bendeydi!” diyerek, güya haksızlığını vicdanına ve başkalarına karşı ispatlamaya çalışır.

    Sürecin ve rejimin zehirli dili ve dev algı operasyonları devam ediyor. Mütrefîn dünya adına doymayan, Kur’an’ın ifadesiyle, “bilerek dünya hayatını âhiret hayatına tercih eden” kimselerdir. İnkarcılar ve materyalistler dünya hayatını ahirete tercih ederse, bu aklen kabul edilebilir. Ancak Allah’a inandığını söyleyenler dinî argümanları kullanarak insanları aldatıyorsa, bu çok daha büyük bir tehlikedir.

    İnsanlar, dinî söylemlere kandıkları için bu kimselerin peşinden sürüklenirler ve onların asıl niyetlerini fark edemezler. Bu tür kimseler, inançsızlardan daha tehlikelidir; tıpkı Kârûn ve Sâmirî’nin, Firavun’dan daha tehlikeli olması gibi. Çünkü görünüşte mümin olup aslında saptırıcı yollar izleyenler, insanları daha kolay kandırır.

    Bu durum, günümüzde hakiki müminler için büyük bir tehdittir ve en sinsi düşmandır.

    Karanlıkla mücadele yolumuz ancak inandığımız değerler uğruna, erdemli insanlar olarak kalarak, mücadeleden vazgeçmeden ve ümitsizliğin karanlık kollarına kendimizi teslim etmeden gerçekleşebilir. Başka türlüsü, karanlığın zehirli dünyasına kendimizi teslim etmektir ki, o zaman bütün yaşadıklarımız bir yalan olur.

    20 Şub 2025 11:24