Sanat ve Estetik Divanı-1

  • Ertuğrul İncekul
  • Ertuğrul İncekul
    25 Şub 2025 11:59

     

    Amerika merkezli Respect Graduate School tarafından düzenlenen 6. Sanat ve Estetik Divanı, 23-24 Şubat 2025 tarihlerinde online olarak gerçekleşti. 23 Şubat’ta yapılan Müzakere Oturumu, tartışma kurallarının açıklanmasıyla başladı, ardından bildiri taslağı okundu ve değerlendirildi. İlk günün sonunda genel bir değerlendirme yapılarak oturum kapatıldı.

     

    İkinci gün, açılış konuşması ve önceki günün özetinin sunulmasıyla başladı. Munise Enis, “Hizmet Hareketi ve Sanat” konulu anket sunumunu gerçekleştirdi. Moderatör tartışma kurallarını yeniden açıkladı, ardından adet olduğu üzere bildirge taslağı madde madde müzakere edilerek oylamaya sunuldu. Program sırasında kısa aralar verildi. Günün ilerleyen saatlerinde ödüllü bir bilgi yarışması düzenlendi ve kapanış konuşmasını Kerim Balcı yaptı.

     

    Sanat ve Estetik Divanı kapsamında düzenlenen bu etkinlik, Divan Danışma Kurulu tarafından desteklendi. Danışma Kurulu üyeleri arasında Ertuğrul İncekul, Kerim Balcı ve Melike Gülen yer aldı. Program, Respect Graduate School Başkanı Dr. Süleyman Eriş, açılış konuşmasını yaptı. Risale & Hizmet Araştırmaları Merkezi Direktörü Kerim Balcı, Divan Programları Genel Koordinatörü Emine Eser ve Sanat ve Estetik Divanı Koordinatörü Çağrı Adil, etkinliğin organizasyonunda önemli roller üstlendi. 

     

    Moderatörlüğünü Asiye Betül’ün yaptığı oturumlarda, Sanat ve Estetik Divanı Sunumları kapsamında Erkam Aydın, Mehmet Aydınlı, Dr. Mehmet Gümüşkılıç, Dr. Ali Karatay ve Dr. Mehmet Refii Kileci konuşmacı olarak yer aldı. Raportörlük görevini ise Çağrı Adil, Furkan Akar, Ayhan Aydın, Mualla Aytekin, Asiye Betül, Serra Çakır, Ahmed Deniz, Beyza Nur Uğur ve Ömer Yazıcı üstlendi. 

     

    Etkinliğin grafik ve tasarım çalışmaları Abdurrahman Can ve Munise Enis tarafından yürütüldü. Reji ve AV ekibinde Çağrı Adil ve Emine Eser yer aldı ve çeviri ile redaksiyon süreçleri Ayhan Aydın, Asiye Betül, Serra Çakır, Ahmed Deniz ve Emine Eser tarafından gerçekleştirildi. Anlık çeviri hizmeti ise Kerim Balcı tarafından sağlandı. 

     

    Divan, Dr. Ali Karatay, ‘’Elmas Kılıç’tan Kalbin Zümrüt Tepeleri'ne Sanat ve Estetik’’ konulu açılış konuşmalarıyla başladı. Programda, sanatın ruhu ve varlığa bakış ele alınarak bizlere düşen mesuliyet şuuruna dikkat çekildi.

     

    Yönetmen, Yapımcı Mehmet Aydınlı, sinema üzerine sunumunu gerçekleştirdi.

     

    Sinema

     

    Sinemayı konuşabilmek için öncelikle sinemanın bir sanat olarak bizim için ne ifade ettiğine bakmamız gerekiyor. Türkiye’de maalesef sanat eğitimi diğer bütün alanlardan çok daha geride. Bu alanda yazılmış özgün literatür Batı dünyası ile kıyaslanamayacak kadar zayıf. Tercüme metinlerin ise büyük çoğunluğu soğuk savaş yıllarının izlerini taşıyor ve propaganda amaçlı yazılı metinler. Modern Türkiye insanının sanat hakkındaki fikirleri popüler medya organlarında gördüğü ile sınırlı. Şarkıcılara sanatçı denmesi bunun bir göstergesi. Bir de sanatçıların “ne yapsa yeridir” denip eksantrik oldukları en kabulü var. Bir diğer tarafta ise “zinhar olmaz” diyerek sanatın hemen hemen her türüne “teoride” karşı olanlar var. Bu metnin hedef kitlesini sanat ve felsefeye lise ve üzeri seviyede ilgi duyanlar, sanatın ve özellikle sinemanın “dünya görüşü kurma” gücünü anlamaya çalışanlar olarak tanımlayabiliriz.

     

    Sinema, tıpkı hikâye, roman ve şiir gibi anlatı sanatının bir parçası olarak görülmelidir. Sözlü anlatı geleneği geçmişte olduğu gibi bugün de devam etmektedir ve her anlatı bir tür performans içerir. Yazının olmadığı dönemlerde anlatılar sadece sözlü olarak aktarılırken, matbaanın icadı ve teknolojik gelişmelerle bu süreç değişmiştir. Günümüzde anlatılar, teknolojinin yardımıyla saniyeler içinde dünyanın her yerine yayılabilir, çoğaltılabilir ve yeniden temsil edilebilir.

     

    Modern Dünyada Öykü Anlatıcılığı: Sinema

     

    Sinema, insan beyninin hareketsiz görüntüleri hızla değişen bir akış olarak algılamasına dayanan bir anlatı biçimidir. Beyin, belirli bir hızda gösterilen sabit resimleri birleştirerek hareket algısını oluşturur. İlk sinema denemeleri Fransa ve ABD’de başlamış ve bu yeni anlatı yöntemi insanlara oldukça cazip gelmiştir. Sinema, tiyatro gibi izlenmek için bir araya gelinen bir sanat dalı olmanın yanı sıra, günümüzde evlerde de yüksek kaliteli sistemlerle deneyimlenmektedir. Anlatı, insanlığın en önemli bağımlılıklarından biridir ve sinema bu bağımlılığın modern araçlarından biri haline gelmiştir. Öyle ki, dünyada Siyer kitaplarını hiç okumamış birçok Müslüman bulunabilir, ancak Çağrı (The Message)  filmini izlememiş bir Müslüman bulmak oldukça zordur. 

     

     

    Muhafazakar Sinema Anlayışı

     

    Türkiye’de sinema, sosyo-politik yapının bir parçası olarak şekillenmiş ve özellikle İslamcılık çerçevesinde ideolojik bir anlam kazanmıştır. Perdede gösterilen içerikten ziyade, kimin neden film çektiği ve bunun politik statüko açısından ne ifade ettiği, izleyici dahil herkesin öncelikli gündemi olmuştur. Amerikan ve Avrupa sinemasının güçlü etkisi Türkiye’de de hissedilirken, 1960’lara kadar yerli sinema, Batılı örnekleri taklit eden filmler üretmiştir. 

     

    1950’lere kadar Türk filmlerinde din ve dindar karakterler ya hiç yoktu ya da olumsuz figürler olarak sunuluyordu. Ancak 1960’lı yıllarda sinema salon sahipleri seyircinin taleplerini göz önünde bulundurarak dini içerikli filmlere yönelmeye başladı. Yeşilçam, dönemin dinî film beklentisine yanıt vermek için, başrol oyuncularını ve hikâyelerini belirleyen salon sahiplerinin yönlendirmesiyle çeşitli yapımlar ortaya koydu. Ne var ki, bu filmlerin çoğu gerçekçi olmaktan uzak, takma sakallar ve abartılı kostümlerle dolu yapımlardı. Hz. Ömer ve Hz. İbrahim gibi tarihi filmler, dini temaların sinemada işlenmesine yönelik büyük bir ilgiyi ortaya çıkardı. Hatta aynı yıl, farklı yapımcılar tarafından çekilen ve Hülya Koçyiğit ile Fatma Girik’in oynadığı iki benzer dini film, gişede büyük başarı elde etti. 

     

    Hollywood’un da Kitab-ı Mukaddes temalı filmlerle benzer bir yönelim sergilediği görülse de, Türkiye’deki politik atmosfer, dindar kesimin sanat ve bilimle ilgilenmesini zorlaştırıyordu. Ekonomik ve siyasi sebeplerle sanat alanına mesafeli durulan bu dönemde, Cemil Meriç ve Necip Fazıl gibi isimler, dindar aydınların sanat ve düşünce dünyasında var olma mücadelesinin sembolü haline geldi.

     

    Sanat, İslam ve Hizmet

     

    İslam dünyasında sanat, tarih boyunca tasvir yasağı ve etik kaygılar nedeniyle çeşitli kısıtlamalarla karşılaşmıştır. Kurmaca anlatılar “yalan” içerdiği gerekçesiyle eleştirilse de, Mevlana ve Bediüzzaman gibi isimler eserlerinde bu tür öykülere yer vermiştir. Günümüzde ise Mustafa Akkad’ın ’Çağrı’  filmi gibi yapımlar, Müslümanların dini algısını şekillendirmede önemli rol oynamıştır. 

     

    Sanat ve fıkıh ilişkisi tarihsel bağlamda değişime uğrarken, sanatçının niyeti ve etik sınırları tartışılmaya devam etmektedir. Risale-i Nur, sanat kuramları arasında belirli bir tercih yapmasa da, konuyla ilgili doğrudan ifadeler barındırmamaktadır. Ancak bir Müslüman sanatçının, sanatını icra ederken dini hassasiyetlerini gözetmesi gerektiği açıktır.

     

    Hizmet ve Sanatın Bugünü

     

    Hizmet Hareketi, temelde bir eğitim ve kültür hareketi olarak şekillenmiş, insana yatırım yaparak uzun vadeli bir dönüşüm hedeflemiştir. Sanat da tıpkı eğitim gibi sabır gerektiren, derinlikli bir inşa sürecidir. 2012 sonrası yaşanan değişimler bu süreci sarsmış olsa da, hareketin yetiştirdiği entelektüel birikim ve estetik anlayış buharlaşmamış, aksine yeni formlar arayarak varlığını sürdürmektedir. 

     

    Tıpkı sanatın zaman içinde dönüşerek yeni anlatım biçimleri bulması gibi, Hizmet de kendini yenileyerek evrensel kriterlerle kabul gören çalışmalar ortaya koyacaktır. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi, hakikatli âlimler ve sanatçılar, zamanın ruhuna uygun yollarla etkilerini yeniden gösterecektir.

     

    Sanatçının Misyonu

     

    Sanatçının, hem kendi kültürel ve manevi kaynaklarından beslenmesi hem de dünyadaki sanat akımlarını takip edebilmesi gereklidir. Sanat, bireysel özgürlüğü ve ilahi ilhamı yansıtma gücüne sahip olmalıdır; totaliter bir sistemin üretebileceği katı kurallarla sınırlanmamalıdır. Sanatçının, Nietzsche’nin tarif ettiği sanatsal süreçleri dengeli bir şekilde yaşaması ve yorumlayabilmesi önemlidir. Ayrıca, benzer düşüncelere sahip sanatçılarla bir arada bulunması, entelektüel gelişimini destekleyecektir. 

     

    Sanat dünyasında yaygın olan bohem yaşam tarzı, narsisistik eğilimler veya psikolojik hassasiyetler konusunda sanatçıların bilinçli olması ve bunlarla başa çıkabilmesi gerekir. Bu süreç, bireysel çaba ve gelişimle desteklenmelidir. Sanatçıların, Hizmet Hareketi gibi belirli bir değer sistemine sahip yapılarla çatışmadan, sosyal zekâ ve uyum içinde üretim yapmaları mümkün olabilir. Hoşgörü beklemek yerine, sanatsal ve etik dengeyi koruyacak çözümler üretmek sanatçının sorumluluğundadır.

     

    Kurumsal Hizmet’in Sorumluluğu

     

    Hizmet Hareketi’nin sanata yaklaşımı, sanatçı adaylarını desteklemek ve onların önünü açmak olmalıdır. Kurumsal yapılar, sanat alanında aşırı yönlendirmelerden kaçınmalı ve genç sanatçıların kendi yollarını bulmalarına imkan tanımalıdır. Yarışmalar, festivaller ve eğitim programlarıyla sanatçılar teşvik edilmeli, sanat ile finans kaynakları arasında köprüler kurulmalıdır. Ancak, bugüne kadar sanat alanındaki kurumsal girişimler istenen başarıyı yakalayamamıştır. 

     

    Sanatın, uzun vadeli bir planla ve entelektüel birikimi artırarak geliştirilmesi gerekmektedir. Sanatçılar kendi alanlarında söz sahibi olmalı, karar mekanizmalarında yer almalıdır. Hizmet’in sanatsal bir kimlik oluşturabilmesi için önce bireysel sanatçıların yetişmesi ve özgün eserler ortaya koymaları gerekmektedir. Seyirciye ulaşan, gelenek ile modernite arasında dengeli bir sanat anlayışı oluşturmak öncelikli hedef olmalıdır. Deneysel sanat akımlarına eklemlenmek yerine, İslam medeniyetine özgü bir sanat dili inşa edilmelidir. Sanatın iman ve estetik boyutu göz önüne alındığında, Kur’an-ı Kerim’in anlatı yapısı gibi çok katmanlı ve derinlikli bir yaklaşım benimsenmelidir. ( Devam edecek)

     

    Divan kitapçığına bu linkten ulaşılabilir:

    https://tr.hizmetwiki.com/img_auth.php/hw_mw_tr_public/2/21/Sanat_ve_Estetik_Divan_Kitab%C4%B1.pdf

    25 Şub 2025 11:59