Dil Öğrenmenin Demansa Etkisi

  • Esra Büyükcombak
  • Esra Büyükcombak
    23 Ağu 2023 05:20
    Muhtemelen büyük bir çoğunluğunuz yabancı bir dil öğreniminiz için özellikle çocukluk veya gençlik dönemlerinizde daha kolay iş bulmanız, daha iyi bir kazancınızın olması veya bakış açınızı geliştirmeniz niyetiyle teşvik edilmişsinizdir. Belki de mevcut şartlar bu öğrenme sürecinin kolay ilerlemesine pek de uygun değildi. Normalde yabancı dil eksikliğini çok fark edememiş olabilirsiniz. Ancak yaşam koşulları ve siyasi problemlerden dolayı zorunlu veya planlı ülke değişikliklerinin çok yaygın olduğu günümüzde şartları zorlayabilmiş ve farklı bir dil öğrenmiş olmanın gerekliliğini daha fazla hissedersiniz. Çünkü yeni hayatınıza tam bir entegrasyon sağlayabilmeniz, bulunduğunuz ülkenin dilini o¨gˆrenmenizle ilişkilidir. Ve önceden artı bir dil biliyorsanız, zorunlu olduğunuz üçüncü dili öğrenmeniz sandığınızdan daha kolay olacaktır. Birden fazla dil konuşmanın beyninizi sağlıklı tutmaya, demans veya Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara karşı korumaya yardımcı olabileceğini muhtemelen duymuşsunuzdur. Yeni bir dil öğrenmenin demansa etkisine başlamadan önce, bunama ve yaşlanan beyin hakkında bazı bilgileri hatırlamakta fayda olacağını düşünüyorum.


    Demans veya Bunama Nedir?


    Her şeyden önce demans veya bunama, yaşlanma sürecinin kaçınılmaz bir sonu değildir. Demansın normal unutkanlıkla aynı şey olmadığını bilmek de önemlidir. Hangi yaşta olursak olalım, bir şey için tam kelimeyi bulmakta veya yeni tanıştığımız birinin adını hatırlamakta zorluk çekebiliriz. Demans hastaları, tanıdık bir ortamda kafa karışıklığı veya kaybolmuş hissetmek gibi daha ciddi sorunlar yaşarlar. Örneğin alışveriş merkezinde arabanızı nereye park ettiğinizi unutmanız doğaldır; araç kullanmayı unutmanız ise daha ciddi bir sağlık sorunu işaret edebilir. En yaygın demans türlerinden biri Alzheimer hastalığıdır. Alzheimer, beyindeki sinir hücreleri arasındaki bağlantıların bozulması ve hücrelerin ölmesi sonucu meydana gelir. Bunun sonucunda hafıza kaybı, zihinsel karışıklık, dil ve iletişim problemleri gibi belirtiler ortaya çıkar. Aslında çoğu yaşlı birey Alzheimer veya diğer bunama türlerini göstermez. Tüm bunları akılda tutarak, beyin ve kaslar arasındaki bağlantıya bir göz atalım.


    Beyin ve Kas Benzetmesi


    Beyin ve kas arasındaki benzetme, Alzheimer'ın önlenebileceğinin temelini oluşturur. İnsanlar beyin hakkında konuştuklarında, genellikle "beyninizi eğitmeniz gerekir" veya "bilişsel olarak zinde olmak için beyninizi çalıştırmanız gerekir" derler. Bunlar heyecan verici karşılaştırmalar olsa da, beyin bir kas değildir. Kasların aksine beyin, her zaman, dinlenirken veya uyurken bile çalışır. Ayrıca bazı kas hücrelerinin ömrü sadece birkaç gün iken, beyin hücrelerinin ömrü, ömrünüz kadardır. Beyni bir kasa benzetmek yanlış veya yanıltıcı olsa bile beyin çalıştırabilir mi? Günümüzde birçok yayın ve uygulama "beyninizi eğitebileceğini" belirtiyor ve çoğu çeşitli bilişsel becerilerinizi geliştirebilecek uygulamalar öneriyor. 


    Peki, Dil Öğrenme Demans ve Alzheimer Hastalığını Önlemeye Yardımcı Olur mu?


    Herhangi bir şey öğrenmek beyninizi elbette değiştirir. Ancak bir dil öğrenmek bunu en yüksek kapasitede yapar. Yani yeni bir dil öğrendiğinizde beyniniz yeniden düzenlenir, yeni bağlantılar kurulur ve yeni yollar oluşturulur. Araştırmalar, yeni bir dil öğrenmenin nöroplastisiteye ve bilişsel yeteneğe olanak sağladığını ve bireylerin Alzheimer hastalığına direnç sağlayabileceğini gösteriyor. Nöroplastisite beynin yaşam boyunca esnekliğini ve yenilenme yeteneğinin artması demektir. Öğrenmeyi bıraktığınızda sinirsel bağlantılar zayıflar. Bu, unutkanlığa ve potansiyel olarak demansa neden olur. Demanstan kurtulmanın en iyi yollarından biri yeni bir dil öğrenmektir. Yapılan bir çalışma iki dil bilen yaşlıların, tek dil bilenlerden 4,5 yıl sonra demans belirtileri göstermeye başladıklarını göstermiştir. Yabancı bir dil öğrenmenin, beyninizin öğrenme ve hafızadan sorumlu kısımları olan hipokampus ve serebral korteksin boyutunda bir artışa neden olur. Hiçbir şey beyni, dil öğrenmek kadar zorlayamaz. Anadil konuşulurken beynin sol tarafını kullanılır, oysa ikinci dil kullanımı belirli bir tarafla sınırlı değildir ve beynin her iki tarafı da kullanılır.


    Yabancı dil sizi farklı düşünmeye zorlar. Dil öğrenme dersleri beyin için jimnastik salonundaki kas geliştirme çalışmaları gibidir. Hafızanızı kaybetmemenin en etkili yolu, onu kullanmaya devam etmektir; bu, dil öğrenirken bir zorunluluktur. Diller, hafızayı güçlendirmenin yanı sıra genel bilişsel işlevleri de geliştirir, özsaygıyı artırır ve sosyalleşme fırsatları sunar; bunlar yaşlanan toplumlarda gerekli tüm becerilerdir. 


    Çocukların farklı dilleri kolaylıkla öğrenebileceğini düşünürüz ve maruz kaldıkları dili daha çabuk öğrendikleri doğrudur. Ancak konu yeni bir dil öğrenme olduğunda yetişkinler sandığınız kadar dezavantajlı değiller. Öğrenmeye devam ettiğiniz sürece her yaşta yeni nöron (sinir) bağlantıları oluşturabilirsiniz. Dil bilimciler, dil öğreniminde önemli olanın yaşınız değil, onu öğrenme şekliniz olduğunu belirtiyor. Çok pratik yaparsanız ve sürekli dile maruz kalırsanız, yeni dil öğrenmenin faydalarını her yaşta, özellikle de yaşlandığınızda görebilirsiniz. Beden ve zihin sağlığınızın ömrünüzün son anına kadar devam etmesi temennisiyle…

    [email protected]                          X:@esrabc

    23 Ağu 2023 05:20