Ramazan'da bedeninize kulak verin

  • Esra Büyükcombak
  • Esra Büyükcombak
    19 Mar 2025 10:35


    Ramazan ayı geldi, gidiyor. Ve pek çok kişi hala oruç tutmanın zorluklarını hissettiğini ifade ediyor. Farkında olmasak da, oruç sırasında yaşadığımız zorluklar aslında fiziksel açlıktan değil, yıllardır süregelen alışkanlıklarımızdan kaynaklanıyor. Sabah kahvesi içmeden güne başlayamayanlar için baş ağrıları, sık sık atıştırmaya alışkın olanlar için midede boşluk hissi, gece geç saatlere kadar oturup uykusuz kalanlar için bitkinlik… Oysa ki oruç, sadece yeme-içmeden uzak durmak değil, aynı zamanda vücudun nasıl çalıştığını, hangi alışkanlıklara bağımlı hale geldiğini ve gerçek açlık hissi ile psikolojik açlık arasındaki farkı keşfetme sürecidir. Bu süreçte, bizi asıl zorlayan şeyin açlık mı yoksa bağımlısı olduğumuz düzen mi olduğunu fark ederiz.

    Vücudumuz, normal şartlarda son öğünden yaklaşık olarak sekiz saat sonra açlık durumuna geçer. Oruç esnasında önce depolanmış şekerler kullanılır, ardından yağlara geçilir. Ramazanda, sahur ve iftar vakitlerinde enerji depolarını yenilemek için uygun zaman aralığı vardır. Ancak, yine de bu dönemde kafein yoksunluğu, düzensiz uyku ve kan şekeri dalgalanmaları gibi durumlar, bedenin alıştığı sistemin bozulmasıyla ortaya çıkan tepkiler olarak kendini gösterebilir. Bu nedenle süreç, yalnızca bir açlık değil, aynı zamanda sağlıksız alışkanlıkları gözden geçirerek daha dengeli bir yaşam tarzına adım atmak için bir fırsattır.

    Oruçla Artan Baş Ağrıları

    Ramazanın özellikle ilk günlerinde baş ağrısı ve yorgunluk hissi yaşar. Bunun en yaygın sebeplerinden biri ise fark edilmeyen kafein bağımlılığıdır. Çay, kahve, kola gibi kafein içeren içecekleri düzenli olarak tüketen kişiler, oruçla birlikte aniden bu maddeden yoksun kalınca kafein yoksunluk sendromu yaşayabilirler. Bu durum, özellikle migrene yatkın bireylerde şiddetli baş ağrılarına yol açabilir. Araştırmalar, kafeinin beyin damarlarını daraltarak baş ağrılarını azalttığını, ancak ani kesilmesi durumunda bu damarların genişleyerek "geri tepme baş ağrısı" (rebound headache) oluşturduğunu gösteriyor. Amerikan Baş Ağrısı Derneği (AHS) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan çalışmalara göre, kafein bağımlısı bireylerde, günlük kafein tüketimi aniden kesildiğinde ilk  24 saat içinde baş ağrısı, halsizlik, odaklanma güçlüğü ve sinirlilik gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Bir başka araştırmaya göre, günde 200 mg ve üzeri kafein tüketen bireylerin yaklaşık %50’sinde yoksunluk belirtileri görülüyor. Bu da yaklaşık iki fincan kahve veya 3-4 bardak çay içenlerin, Ramazan’da baş ağrısı ve asabiyet gibi belirtiler yaşama ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bu yüzden kafeinin aniden kesilmesi yerine, Ramazan öncesinde aşamalı olarak azaltılması, yoksunluk belirtilerinin daha hafif yaşanmasını sağlar. Ramazan’a yaklaşık 1-2 hafta kala kafein miktarını kademeli olarak azaltılmalı ve bu sürede bol su tüketerek vücudu desteklenmelidir.

    Şeker ve Karbonhidrat Alışkanlığının Oruca Etkileri

    Fark edilmeyen bağımlılıklardan biri de şeker ve karbonhidrat bağımlılığıdır. Gün içinde sürekli tatlı, beyaz ekmek, hamur işleri, bisküvi veya gazlı içecekler tüketenler, oruç sırasında ani kan şekeri düşüşleri (hipoglisemi) yaşayabilirler.

    Gün içindeki şeker tüketimi, kısa süreli bir enerji patlaması sağlarken, ardından ani bir düşüşe neden olur. Normalde gün içinde sık sık atıştıran bireyler, bu dalgalanmaları hissetmezken, oruç sırasında uzun süre aç kalındığında kan şekeri dengesizliği belirgin hale gelir. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göreşeker ve rafine karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireyler, uzun süreli açlık durumunda daha fazla yorgunluk ve sinirlilik hissediyor. Bunun nedeni, rafine karbonhidratların hızla sindirilerek kan şekerini aniden yükseltmesi ve ardından hızla düşmesine yol açmasıdır. Beyin, enerji kaynağı olarak glikoza bağımlı olduğundan, ani düşüşler sinirlilik, dikkat eksikliği ve baş ağrısı gibi belirtilere yol açabilir.

    Değişen Uyku Düzeni

     

    Ramazan ayında birçok kişi, sahur nedeniyle uyku düzeninin bozulduğunu fark eder. Gece geç yatma alışkanlığı olanlar ise sahurdan sonra uyumakta zorlanabilir ve gün içinde yorgunlukla beraber çeşitli ağrılar yaşayabilirler. Düzensiz uyku, vücudun biyolojik saatini etkileyerek enerji seviyesini düşürür ve gün içinde yorgunluk hissedilmesine yol açar.

    Ancak, gece uyanarak teheccüt namazı kılmayı alışkanlık haline getirenler için bu düzen çok da sıkıntı olmaz. Zira gece ibadetine aşina olanlar, sahura kalkmaya ve bölünmüş uyku düzenine vücutlarını önceden alıştırmışlardır. Teheccüt namazı kılanlar, uyku ve uyanıklık döngülerini daha bilinçli yönettikleri için Ramazan'daki değişimden daha az etkilenirler, hatta bu süreci manevi derinleşme açısından bir fırsata dönüştürebilirler. Bu durum, biyolojik saatlerini esnek hale getirerek gün içindeki enerji seviyelerini daha dengeli tutmalarına da yardımcı olabilir.

    Oruca farkındalıkla yaklaşarak hem maddi hem de manevi faydalarını  arttırabilirsiniz. Alışkanlıklarınızla yüzleşerek, uzun vadede, yılın diğer zamanlarında kendinizi daha iyi disipline edebilirsiniz. Değiştirmek istediğiniz alışkanlıklarınızın yerine yenilerini ilave edebilir,yeni bir düzen geliştirebilirsiniz. Böylelikle, bedeniniz ve zihniniz üzerindeki kontrolünüzü güçlendirebilirsiniz.

     

    Yazıyı dinlemek isterseniz:

     

    https://youtu.be/kLeVKxSdZfM

     

    https://creators.spotify.com/pod/dashboard/episode/e30bsir

     

     

    [email protected]   X:@esrabc

    19 Mar 2025 10:35