Mazlumdan zalime dönüşümün ibretlik fotoğrafı

  • Ethem Çelebi
  • Ethem Çelebi
    21 Mar 2022 14:43

    Moda tabirle 40 yaş üstü olanlar, 28 Şubat sürecinde yaşananları dün gibi hatırlar. Üniversite kampüslerinin önünden oluşturulan polis ve jandarma barikatları, aramalar ve başörtülü öğrencilere yapılan zulmün görüntüleri zihinlerimizdeki tazeliğini koruyor. Gerçi son 6-7 yılda, bebeğinden yaşlısına toplumun her kesiminden yüz binlerce insanın çok daha ağır zulümlere maruz kaldığını gördük, bizzat yaşadık. Kendilerine İslamcı diyen zalimlerin gaddarlığının 28 Şubat’ın apoletlilerine nasıl rahmet okutabileceğine şahitlik ettik.

    Erdoğan’ın zulümlerine kıyasla hafif kalsa da başta da ifade ettiğim üzere, evet o günler de çok zordu. Polislerin başörtülü kızları çembere alıp tartakladığını ve kadın polisin bir öğrencinin başından örtüsünü nasıl yolup aldığını gösteren o fotoğraf, zulüm döneminin sembolü olmuştu.



    Zaman su gibi akıp geçti, muktedirler değişti; hatta yeni muktedirler acayip şekilde dönüştü.  28 Şubat’ın mazlumu başörtülü öğrenciler bakan oldu, milletvekili oldu, hakim oldu, savcı oldu, polis oldu ve subay oldu. İktidarı ele geçirince, 28 Şubat’ın mazlumlarının içinden bambaşka bir insan profili çıktı.
    En az 28 Şubat’ın muktedirleri kadar zalim, en az onlar kadar gözü dönmüş gaddarlar olarak çok daha ağır zulümleri icra etmeye başladılar. Binlerce kadını çocuklarıyla, bebekleriyle birlikte hapishanelere doldurdular.  Ömrünün son demlerini yaşayan anneleri, yavrularından ayırıp cezaevlerine tıktılar.

    Soykırım uygulamalarının en acımasız örneklerini tatbik ettiler.
    Milletvekili olarak zulme yol veren yasaları çıkardılar, hakim ve savcı cübbesi giyip kadınları tutuklayıp cezaevlerine gönderdiler, polis olarak da jopladılar, dövdüler, işkence ettiler, kan revan içinde bıraktılar.


    Firavun yönleri, gücü ele geçirince gün yüzüne çıktı.Kur’an-ı Kerim’de Firavun’un İsrailoğullarına hangi yöntemlerle zulmettiği misalleriyle ifade buyurulur. İslamcı zalimlerin tatbikleri, Firavun ve avanesinin uygulamalarından farklı değildi. Bir yandan gücü ele geçirdikçe, diğer yandan da iktidarı kaybetme korkusu yükseldikçe, zulümleri de arttı, şiddetlendi. Zulümlerde başörtülü kadın polisler en ön safta yer alır oldu. Adana’da dün Furkan Vakfı gönüllülerine yönelik polis vahşeti, vicdan sahibi herkesin yüreklerini kanattı.

    Yere yatırdıkları insanları postallarıyla tekmelediler, jopladılar, yüzlerine yakın mesafeden gaz sıktılar. Hele bir görüntü vardı ki, tiksinti ile acıma hislerini beraber hissettirdi görenlere. Başörtülü bir kadın polis, kendi halinde yürüyen bir kadını koşup var gücüyle itti; neye uğradığını şaşıran kadın yüzükoyun yere kapaklandı.

    Nereden nereye…

    28 Şubat’ın mazlumları, kendilerine zulmedenlerin keyifle izlediği zulümlerin failleri haline geldiler. Doğu Perinçek’in Erdoğan’ın eliyle devam eden zulümleri bir bir sıralayıp “28 Şubat halen devam ediyor” demesi, Çanakkale’deki köprü açılışında da olduğu üzere, Erdoğan’ın yanından ayrılmaması boşuna değil. Belki de Allah, kendilerine İslamcı diyen bu saltanat düşkünü zalimlerin gerçek yüzlerinin unutulmaz bir şekilde zihinlerde yer etmesi için mehil üstüne mehil veriyordur onlara, bilemiyoruz. 

    Ancak şu net bir hakikat ki;  Artık vicdan, merhamet, adalet, hakkaniyet, kul hakkı ve benzeri İslam değerlerinin İslamcıların semtinde yeri, esamesi yok.

    Varsa yoksa para, rant, makam ve milletin cebinden çalınanlarla teşekkül ettirilmiş lüks hayat. 50 yıldır dava dedikleri şey, sadece saltanatmış, saraylarda yaşayıp Mercedes filolarıyla ve koruma ordularıyla günlerini gün etmekmiş. Onların payına 50 bin dolarlık el çantaları, vatandaşın hissesine ise geçiş ücreti “200 liracık” olarak beşli çetenin Deli Dumrul köprüleri düştü.

    Doymadılar; ne zulme ne de yemeye…Çünkü harami saltanatların devamı zulüm ile baki idi. Ta ki gerçek Kudret Sahibi (cc) nihai hükmünü verene kadar…

    21 Mar 2022 14:43