Bu savaş kimin, bu savaşı kim kaybedecek?

  • Faruk Mercan
  • Faruk Mercan
    25 Eki 2016 15:52


    “Eğitim seviyesi düşük geniş yığınları arkasına alan siyasal İslam’ın; eğitimli ve entellektüel İslam’a karşı savaşı...”

    “Darbe” ve “Strateji” kitapları bütün dünyada onlarca dile çevrilen Edward Luttwak, 15 Temmuz darbe teşebbüsünü anlattığı yazısında, Türkiye’de yaşanan olaylara bu teşhisi koyuyor. 

    Sosyal bilimci Edward Luttwark’ın, “Foreign Policy” dergisinde yayınlanan makalesi, Türkiye’de üç yıldır yaşanan sürece dair en çarpıcı tesbiti içeriyor.

    Yakın tarihe bakın, siyasal İslamın başarılı olduğu hiç bir devlet yok...

    İslam devleti kurmak için yola çıkan siyasal islamcılar, İslam coğrafyasının her tarafında başarısız oldular.

    Harvard Üniversitesi Hukuk Profesörü  Noah Feldman, 2008’de yayınlanan ve ödüller alan “İslam Devleti’nin Yükselişi ve Çöküşü” kitabında, siyasal islamcıların islam dünyasının her tarafında “ulema sınıfı” ile nasıl çatıştıklarını anlatıyor.

    Kitabın yayın tarihi 2008...

    Ama bugünkü Türkiye’ye aynen uyarlayabilirsiniz.

    Siyasal islamcılar için makbul olan alim, onların otoritesini kabul etmiş alimdir. Biat etmeyen alimin siyasal islamcıların nezdinde hiçbir kıymeti yoktur.

    İslam’da alim, bilginin ve ahlakın temsilcisidir.

    Siyasal İslamcılar, alim sınıfını tasallutları altına almakla, aslında bu iki değeri yok ettiler. Böylece içi boş “İslam devleti” projeleri çöktü.

    Bilgi ve ahlaktan mahrum her siyasi proje yıkıcıdır. Türkiye’nin siyasal islamcıları da işbaşına geldiklerinden beri herşeyi yıkıyorlar. Hizmet Hareketi’nin 50 yıllık birikimini yıkmak için üç yıldır canla başla çalışıyorlar.

    Cahil, cesur olur. Cahil çok kolay yalan söyler. 2003 yılında iktidara geldiler ama, Hizmet Hareketi’nin 50 yıllık kurumları için, “O okulları ve arsaları biz verdik” dediler. Sanki partinin kasasından vermişler...

    Türkiye’nin siyasal islamcı kadrosu, hangi projesi ile tarihe geçecek? Yaptıkları köprüler ve hava alanları ile mi? Hayır... Hiç şüphesiz en büyük projeleri Cemaati yıkmak...

    Ama, tıpkı diğer siyasal islamcı hareketler gibi, Türkiye’de adım adım “Hilafet Devleti”ne doğru gittiğini zanneden siyasal islamcı kadro da başarılı olamayacak.

    Harvard profesörü Noah Feldman’ın Türkçeye de çevrilen kitabını bulup okumanızı tavsiye ederim. İçi boş hiç bir siyasal İslamcı proje başarılı olmadı. Türkiye’nin yıkıcı siyasal islamcıları da başarılı olamayacak...

    Türkiye’nin bugünkü manzarasına bakınca, bu cümleler size çok iddialı gelebilir.

    Ama tarihten iki örnek vereyim.

    Naziler Almanya’da iktidara geldiklerinde, Albert Einstein’in evini bastılar, Einstein’in evinde komünistlerin silahlarını aradılar. Einstein, “Benim evimde sadece ekmek bıçağı var” diyordu. Einstein Almanya’da değildi, onun yerine akrabaları hapsedildi, öldürüldü.

    Einstein, Nobel ödülü aldı, 20 yıl boyunca Princeton Üniversitesi’nde itibarlı bir şekilde öğretim üyeliği yaptı. Hitler tehdidine karşı atom bombasına öncülük eden fizikçilere öncülük etti.

    Bugün, Einstein’ın insanlık tarihindeki yerine bakın, bir de Hitler’in... 

    Kim kazandı, kim kaybetti?

    “Din olmadan bilim topal, bilim olmadan din kördür” diyen Einstein, dünyada bilimin sembol isimlerinden... Hitler ise bir sığınakta intihar etti. Geride ülkesi adına dev bir enkaz bırakarak...

    İkinci örnek...

    Bu yılın bahar aylarında Orta Asya ülkelerinde gittiğimde, Kırgızistan’daki Hizmet okullarının çoğunu ziyaret ettim. Bişkek’teki lise, büyük Kırgız edebiyatçı  Cengiz Aytmatov’un adını taşıyor. Cengiz Aytmatov’un, ölümünden önce ziyaret ettiği son kurum burası... Kırgızistan’daki okullar için, “Benim romanlarımda aradığım kayıp nesil, şimdi bu okullarda yetişiyor” diyordu.

    Kırgızistan’daki okulların birini, Cengiz Aytmatov’un kız kardeşi Rosa Aytmatov ile birlikte ziyaret ettim. Rosa Aytmatov, o gün öğrencilere bir konuşma yaptı ve ailesini anlattı.

    Cengiz Aytmatov’un babası, Stalin döneminde “vatan haini” damgası yemiş ve bir gece kurşuna dizilmiş 127 Kırgız aydından biri... Cesetleri Aladağ eteklerindeki bir tuğla ocağına gömüldü. Kırgızlar şimdi şehitlik olan buraya “Ata Beyt” diyorlar. 2008’de vefat eden Cengiz Aytmatov da devlet töreniyle buraya defnedildi.

    Rosa Aytmatov o gün anlattı. Cengiz Aytmatov ve erkek kardeşi, “vatan hainin çocukları” diye bir süre okula alınmamışlar. Onlar da her sabah  okula gider gibi evden çıkar, akşam eve dönermiş. 

    Rosa Aytmatov, “Ama şimdi abimin ismi Kırgızistan’ın her tarafında yaşıyor” dedi.

    Hem Cengiz Aytmatov hem Einstein, “devlet başkanı” olma tekliflerini kabul etmediler. Onlar bilgi insanlarıydı.

    Stalin mi kazandı, Cengiz Aytmatov mu?

    Geçtiğimiz yıl Moskova’da katıldığım bir toplantı, Stalin’in yazlık sarayında yapılıyordu. Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı kurulmuş “Rusya İslam Dünyası” organize etmişti toplantıyı.... İslam ülkelerinden gazetecilerin davet edildiği bu toplantıda, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin teröre bakışını anlatan bir sunum yaptım.

    Evet, hiç şüphesiz Stalin kaybetti, Cengiz Aytmatov kazandı. Yakın tarihte fırtınalı zamanlar yaşayan Kırgızistan bugün, Cengiz Aytmatov’un vizyonuna sahip bir cumhurbaşkanına sahip: Almazbek Atambayev...

    Bugünün Türkiyesi, bir başka açıdan daha Stalin dönemini andırıyor: Hapishanelere atılan, çocuğunu emzirmesine izin verilmeyen ve işkence gören kadınlar...

    Stalin de öyle yapmıştı. Sovyetler Birliği genelinde, vatan hainlerinin eşleri, kızları ve yakınları diye 17 bin kadını toplama kamplarına gönderdi Stalin... Kazakistan’ın başkenti Astana yakınlarındaki bu kamplardan biri şimdi müze... Bu müzeyi gezdiğinizde, bir kaç günde saçları beyazlaşan genç kadınların hikayelerini görüyorsunuz... Bir barakada, kucağındaki çocuğu almaya gelen askere karşı ranzasındaki kadının çaresiz duruşu canlandırılıyor. O mazlum kadınlardan geriye kalan eşyalar ve hikayeleri sergileniyor o müzede.... 

    Bugünkü Türkiye’ye bakın...

    Cumhuriyet tarihinde Atatürk ve İnönü dönemleri dahil, dindar kimlikleri sebebiyle kadınlara bu muamele hiç yapılmadı. İstiklal mahkemelerinde bile böyle bir olay yaşanmadı. Türkiye Hizmet Hareketi’ne gönül vermiş dindar kadınlar için bugün Stalin dönemini andıran bir toplama kampı gibi...

    Ama, Hitler gibi Stalin de kaybetti. Geride tarihin en büyük insan kıyımlarından birini bırakarak...

    Ülkelerin ve milletlerin tarihinde üç yıl, beş yıl çok uzun zaman dilimleri değil...

    Bugün Türkiye’ye tam hakim gibi gözükenler de bir gün mutlaka bu güçlerini kaybedecek... Geriye Hitler ve Stalin gibi devasa bir enkaz bırakarak...

    Uzun yıllar New York Times’ın Orta Doğu muhabirliğini yapmış Robert Worth, yeni yayınlanan “A Rage For Order” kitabında Mısır, Suriye, Libya ve Tunus’ta yaşananları anlatıyor.

    Maalesef bu ülkelerde yaşanan gelişmelerde de Türkiye’deki siyasal islamcı kadronun parmağı var.

    Sadece Türkiye’ye zarar vermedi bu siyasal islamcı ekip, İslam coğrafyasına da çok büyük bir kötülük yaptılar.

    Ve geride çok büyük bir enkaz bırakarak kaybedecekler...

    Türkiye’nin siyasal tarihine en büyük “yıkımcılar” olarak geçerek...
    25 Eki 2016 15:52