"Devletimizin bir dini olacaksa o adalet ve insaf olmalıdır"

  • Hüseyin Odabaşı
  • Hüseyin Odabaşı
    14 May 2023 10:33
    Türkiye'de seçime doğru giderken devlet ve millet olarak acilen hukuka ve adalete geri dönmekle alakalı beklentilerim var. Hukuk dışı uygulamalarla varlığını devam ettirmekte olan zulüm düzeni artık biter, son bulur diye ümit ediyorum. Belli mi olur devlet mekanizmasını emaneten işleten hükümetler, pazartesi sabahından sonra anayasamızın 2. maddesinde ifadesini bulan “hukuk devletine” uygun bir pozisyon alırlar. Öyle bir dönemin kapıları açılır ki yasama yürütmeye; yürütme de yargıya ayak bağı olmaz. Her kurum kendi işini insana fayda sağlayacak şekilde yerine getirmeye başlar.   


    Neden böyle bir beklentim veya ümidim var? Çünkü son 10 seneden beri adalet ve hukuk alanında yaşanan zulümler, 30’lu 40’lı yılların CHP'sinin iktidar olduğu dönemde bile yaşanmadı. Mesela CHP'nin iktidar olduğu o dönemlerde delilsiz mesnetsiz; hamile olup olmamalarına, bebeklerinin kendilerine ihtiyaçlarının olup olmadığına bakmadan hapishane köşelerinde binlerce kadın inim inim inletildi mi? En azından ağır aksak da olsa işleyen adli bir mekanizma vardı. Mesela Avukat Bekir Berk’in nurcu mazlumları savunması “terörü savunmak” olarak görülmedi. Öyle veya böyle her türlü olumsuz şartlara rağmen doğru ve bağımsız karar verebilen hakimler vardı. Ama bugün Türkiye’de vicdanının sesine kulak vererek siyasi erkin rağmına doğru karar veren hakimler veya savcılar “bizim istediğimiz gibi karar vermemek teröre destek vermektir” gerekçesiyle hapishanelere yollandı.  


    Adalet hem dini hem de fıtri bir ihtiyaçtır. Bediüzzaman Hazretlerine göre dinin yani Kuran’ın dört gayesinden biri adalet, tevhit, risalet ve ahrettir. (İşaratül-İ’caz, saf, 13) Dünyada yaşanan mağduriyetler ahrette giderileceğinden tam adalet ahret olmadan temin edilemez çünkü. Dünyada nispeten ancak temin edilebilen adaletin tam tahakkuku cennet veya cehennemde gerçekleşecektir. Haklının hakkını alması zalimin ceza görmesini şart koşan adaletin cennet gibi bir mükâfat yurduna, cehennem gibi bir ceza vadilerine telazumu izahtan varestedir. Bu bakımdan dünyada da olsa adaletin olduğu yerlerde hayat, cennet hayatı gibidir.


    Gel gelelim bugün bizde veya daha çok Ortadoğu memleketlerinde adalet ve hukukun neden gerçekleşmediği meselesine, konusuna... Hak yerini bulamıyor. Tabi bu hukuksuzlukların birden çok nedenleri var. Ancak yargının, adaletin gerçekleşmesine en büyük engel istihbarı faaliyetlerin hukuki kriterlerin aleyhinde işlemesidir. İstihbarat olmasın, iç ve dış tehditlere karşı zamanında önlem alınmasın diyemeyiz. Ancak İstihbarı bilgiler, fişlemeler dahil hâkim karar verirken ancak 10 delilden bir tanesi hükmünde veya kıymetinde olabilir. Hele İstihbarat ajansları elindeki bilgilere göre hukuki süreçleri atlayarak operasyon yapmaya kalkıyorsa orada hukuk katlediliyor, adaletin kanına giriliyor demektir. 


    Çünkü adli süreçleri atlayan bir istihbaratla hukuk arasında ters orantı vardır. Hukuki süreçleri hiçe sayan istihbaratların bir devlette kıymeti arttıkça hukuk ve adalet kıymetten düşer. Hukuk kuvvetlendikçe de istihbaratın gücü azalır.  Hukukun üstün olduğu ülkelerde muhaberatla meşgul olanlar ve onların faaliyetleri yargının konusu içine dahildir.  


    Ölçü şudur; istihbaratçılar veya onların yasal olmayan faaliyetlerinden dolayı savcı onları mahkemeye sevk edebiliyor mu edemiyor mu? Normal vatandaş için suç olan eylemler istihbaratçılar için de suç mu? Yok onlar suç teşkil eden eylemlerinden dolayı yargılanamıyor fail -i meçhul cinayetler dahil yaptıkları yanlarına kar kalıyorsa, o memlekette velev ki anayasasında “hukuk devleti” ibaresi yazsa da istihbarat, hukukun üzerindedir ve daha güçlüdür. Bu durum operasyon yiyen kişilerin haklarını alamamaları ve mağduriyetlerin giderilmemesi anlamına geldiğinden bu tür davranışlar, hukuki muhataplığı ortadan kaldırır. 


    Hukukun, kriminal bir olaya muhataplığının kalmadığı bir memlekette kimi kime şikâyet edebilirsin ki! Adam kaçırılır, izini süremezsin. İşkenceye maruz kalırsın ama ispat edemezsin. Senin haklı savunman karşısında hâkim, kanunlara değil de kendisine pusula ile fişleme bilgilerini getirenlerin gözünün içine bakar.  Bu durum bir memlekette adaletsizliğin ve zulmün anasıdır, kaynağıdır. Aslında bir tür anarşidir. 


    Bu bakımdan Türkiye'de yapılacak olan bu seçiminde (2023) anayasanın 2. maddesi gereğince hukuku baş tacı yapan bir anlayışın iktidara gelmesini veya iktidara gelen hükümetlerin bu prensibe titizlikle riayet etmelerini temenni ediyoruz. Hz. Ali Efendimiz’in ifade ettiği gibi eğer devletimizin bir dini olacaksa o din adalet olmalıdır, insaf olmalıdır. Çünkü adalet devletin dini, insaf da dinin yarısıdır.  


    “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” (Nisa, 4/58)


    Velhasıl! “El hayru muhtrehullah”.  Yani hayırlı olan Allah’ın tercihidir.  

    14 May 2023 10:33