Sevgili dostlar, farkında mısınız bilmiyorum, irşadın ışığı her geçen gün azalıyor. Yavaş yavaş alacakaranlığa doğru yol alıyoruz..
İrşad vazifesi gören o güzelim müesseseler kapatılınca yerini kop koyu bir küfür kaplamaya başladı. Önce şüphe ve tereddüt ile başlıyor, sonra içinde depreşip duran sorulara cevap bulamayınca yavaş yavaş uzaklaşma başlıyor.
Bizler kendi dönemimiz adına belki de şanslıydık. Önümüzde, yanı başımızda bize rehberlik yapan, her sorumuza ikna edici cevaplar veren mürşidleri bulduk. Ama günümüz maalesef öyle değil. Bu günün nesli bu anlamda çok ama çok talihsiz. Her geçen gün onları koyu bir cehalet kuşatıyor. Güneş tutulduğunda nasıl etrafı alacakaranlık kaplar tıpkı öyle.
Pozitivizmin etkisiyle yeni jenerasyonda inanca olan ilgi, alaka her geçen gün zayıflıyor. Öldükten sonra dirilmeye ve hesap vermeye inanma oranı her geçen gün daha bir azalıyor.
Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda özellikle siyasetçilerin, idarecilerin bir kısım uygulamaları, bırakın islamdan uzaklaşmayı, islama ve müslümana nefret duygularına bile sebep olabiliyor.
Günümüzde yeni kuşaklar maalesef ki Kur’an’dan alması gereken irşadı alamadığı ve önlerinde hakiki rehberleri göremediği için Kur’an öncesi cahiliye çağına geri dönüyor.
Deizm, ateizm, nihilizm gibi akımlara kapılıp, inkarın karanlık dehlizlerinde kaybolup gidiyor...
Neslimizin birer birer kaybolup gitmesi karşısında acı ve ızdırap duyanlar elbette bir gayret içine gireceklerdir. Bu konuda çaresiz de değiliz. Elimizde o kadar çok malzeme var. Yapılması gereken onları bu günün diliyle yeniden ambalajlayarak sunmak gerekiyor.
İletişimin bu kadar yaygınlaştığı bir çağda Kur’an’ın akılları ikna eden mantığının yeni nesillere süratle ulaştırılması gerekiyor.
Bu konuda Kaf suresindeki şu ayetlere bir bakalım.
Kur’an önce her devrin insanını meşgul eden problemlerin tesbitini yapıyor:
“Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp irşad etmek için peygamber olarak gelmesine şaşırdılar da inkarcılar: “Bu, ne tuhaf şey!” dediler, “Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!” (Kaf suresi, 2-3)
Sonra da akılları inanmaya ikna eden delillerini ortaya koyuyor.
Yasin suresindeki şu ayetlerde, öldükten sonra dirilmeyi inkar eden insana, ilk yaratılış hatırlatılıyor:
“İnsan şunu hiç görüp düşünmedi mi:
Biz kendisini bir nutfeden yaratmışken, yaman bir hasım kesildi Bize.
Nasıl yaratıldığını unutarak, bir de misâl fırlattı Bize:
“O çürümüş kemikleri kim diriltecek!” diye.
De ki: “Onları ilk defa yaratan diriltir, hem O, yaratmanın her türlüsünü bilir.” (Yasin suresi, 77-79)
Yani “Allah, yaratmanın her türlüsünü, hayale bile gelmez şekillerini, mekanizmalarını bilir.” demektir.
Canlı, cansız bütün varlıkların muhteşem sanatlarla donatılarak yaratılması dikkatlere arz ediliyor.
Yine, bir yönüyle ölüme benzeyen kıştan sonra bahardaki diriliş, öldükten sonra dirilmeye örnek olarak gösteriliyor:
“Gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilen ekinler, salkım salkım meyveleriyle ulu hurma ağaçları yetiştirdik. Bütün bunlar kullarımıza rızık vermek içindir. Hem o su ile ölü toprağa hayat verdik. İşte ölmüş insanların diriltilip mezarlarından çıkışı da böyle olacaktır.” (Kaf suresi, 9-11)
“Biz ilkin yoktan yaratmada bir âcizlik, becerisizlik mi gösterdik ki bu tekrar yaratmada acze düşelim?
Hayır! Öyle değil, onlar da böyle olmadığını bilirler. Ama yine de onlar bu yeniden yaratılıştan (dirilmeden) şüphe içindedirler. (Kaf suresi, 15)
Tefsiru’l- Münir sahibi Prof. Vehbe Zuhayli bu ayetin tefsiriyle ilgili şunları kaydediyor:
Allah Tealâ yeniden dirilişin mümkün olduğuna dair bizzat muhatapların kendilerinden bir delil zikretmiştir. Şöyle buyurmuştur:
"İlk yaratmada acizlik mi gösterdik? Hayır, onlar yeni bir yaratma hususunda şüphe içindedirler." Yani hiç mevcut değillerken onları yoktan ilk defa yaratmamızda biz acziyet mi gösterdik? Hayır! O halde yeniden diriltmek ve onları tekrar yaratmak konusunda acizlik göstereceğimizden nasıl bahsedilebilir? Hem bir şeyi tekrar yapmak ilk defa yapmaktan daha kolaydır.
Nesillerin kaybolup gitmesi karşısında bu gün yapılması gereken şey, kaynaklarımızda var olan bilgilerin yeniden ele alınarak buna muhtaç nesillere arz edilmesi, bununla birlikte her bir varlıktaki sanat ve mükemmelliğin ortaya konmasıyla, öldükten sonra dirilmeye inanmanın ispat edilmesidir.
Yeni nesillerin ikinci dirilişe inanması ve hayatını buna göre yaşaması buna bağlıdır...
O ispat edilmeden de dünyada nizamı sağlamak mümkün olmayacaktır...
Hüseyin Yağmur