Bakalım ne kadar gösterimde kalacak!

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    16 Eki 2023 08:05
    Hamas'ın İsrail'e gerçekleştirdiği saldırı sonrası gelişmeler için “Bildik ve alışıldık ajitasyonlar!”  diyeceğim ama olay taze olduğu için okuyucu ve kamuoyunun sinir uçlarına dokunmak istemiyorum. Duygusallık ve hissiliğin zirve yaptığı ortamda taş atıp göz çıkarmayalım. 


    Bu yüzden giriş taksiminde tiz'den mi alsam yoksa hep pes'de mi kalsam tereddütleri yaşadım.  Daha işin başında “işbirlikçi, emperyalist!” damgasını yemeniz işten bile değil. Aslında, kendinizi günlük akıntıya salıp, zihni konforunuzu sürdürmek gibi bir tercihte var ama neylersiniz! İlerleyen satırlarda, İsrail-Filistin çatışmasını konu alan ve harc-ı alem ve kumarbaz müsrifliği ile kullanılan dini referansları göremeyeceğiniz için şanslı sayılırsınız. 


    Manzara hangi taraftan bakarsanız bakın ürkütücü. Çatışmanın, elli yılın en büyüklerinden biri olduğu söyleniyor. Bu süre içinde yaşanan orta ölçekli trajediler artık hatırlanmayacak. Zaten herkesin istediği de bu idi. Kısa süreli de olsa yumuşama ve barış havalarının esmesi komşu ülke despot ve tiranların işine gelmedi. Bir avuç Filistin bir kez daha altında ezildiği dini duyarlılığın sembolü rolleri oynamak zorunda. Yeni oyun, yeni heyecan ve adrenalin seviyesini yükseltecek numaralar için hava müsait hale gelmiş oldu.


    Geçtiğimiz hafta içinde, olayın mana ve ehemmiyetine dair organizasyonlar birbiri ardına tekrar edildi. Bayraklar yakıldı, İsrail aleyhinde sloganlar atıldı, hadisenin vahametini gözler önüne seren görüntüler paylaşıldı ve konu hakkında hissi kırılganlığı köpürtecek provokasyonlarda kusur edilmedi. Müslüman vicdanının derin yara aldığı anlarda mazoşizmin dozajındaki bu artışa bünyeler müsaittir, overdose'dan kimse ölmez. 


    Filistin Meselesi yeni bir problem değil. Ne var ki, son yetmiş senedir Ortadoğu'da her genç kuşak kendisini konunun bir parçası hissedip meseleye dahil olur ve beş yıllık periyodlarda alışılmış “Filistin Meselesi Ritüelleri” ile şöyle kendisini bir dener. Geçen süreye kaç kuşak sıkıştırılır ve Müslümanların en uzun yüzyıllarından biri sayılan bir döneme neler konabilir okuyucunun takdiri. Aslında Filistin için zaman yetmiş yıl önce durdu desek daha isabetli olur. Bir fikir vermesi açısından İsrail'in bu geçen süreye koca bir devlet sıkıştırdığını düşünün. Coğrafyanın diğer kısmını dolduran Ortadoğu ülkelerinin bu kronik problemde bir arpa boyu mesafe aldıklarını söylemek oldukça zor. 


    1979 İran Devrimi'nden sonra farklı bir hal alan mesele, Şii düşüncenin ürettiği terör imajı ile birbirine karıştı ve uluslararası “terör” tarifi için gerekli bütün malzemenin temini hususunda hiç sıkıntı çekilmedi. Hala da öyle. “Siyonist” kullanımının etnik temizliğe meraklı tiranlar tarafından ne kadar çok kullanıldığına bir bakın. Bölgedeki terör eylemlerinin destekçisi olmaktan pek rahatsızlık duymayan İran'ın Filistin dahil Ortadoğu karmaşasında başrol oynadığı zaten biliniyor. Hafta başında yaptığı açıklamada da bölgede İsrail merkezli bir barış havasından rahatsızlıklarını dile getirmekten çekinmedi.


    Kendisini Filistin'in varisi zanneden ve İran'ın kolluk işlerine pek meraklı Saray yine Selahaddinvari konuştu ama bir şey demedi. En son Mavi Marmara'dan aldığı öldürücü darbeden sonra ne kadar temkinli ve ağır davrandığı gözlerden kaçmıyor. Öyle de olsa “Herkesten daha çok dindar, çok duyarlı ve alem-i İslam'ın derdi ile oturup kalkan!” lider rollerinin bu günler için olduğunu hepimiz biliyoruz. Biri bitmeden diğerinin sahne aldığı bu tür tiran galerisi için Ortadoğu çok münbit bir arazidir. Saray'ın iki kez Gazze'ye gitme sözünün tutamadığını o Saray'ın dilleri olsa da söylese. 


    Filistin'den orta sahaya seken topa kimlerin girdiğine şaşmamak elde değil. Putin hadi neyse de, yanında beslediği Ramazan Kadirov'a ne diyeceksiniz? Kremlin'in kanatları altında iyice dökülen cilaları için yeni zeminler arayışında. Kimbilir belki sofrada tuzu bulunsun diye düşünüyordur; “Bölgeye savaşçılarımızı göndermeye hazırız!” diye höykürüyor. Ukrayna bir kaç gün gündemden düşünce, unutulmaktan korkuyor da olabilir.


    Dünya Terör Örgütü Listesi’nde yer alan Hamas, İsrail ile yeni bir savaş başlatma niyetinde olduğunu gizlemiyor. Son operasyonlarındaki asıl amacın Arap Dünyası'nı yeni bir İsrail çatışmasına sürüklemek olduğunu bizzat kendileri dile getirdi. Militanların Filistin Bayrağı arkasındaki yüzleri seçilemediği için iddianın kime ait olduğu konusunda bir açıklık yok. Rus Devlet Kanalı'na açıklama yapan Hamas yetkilisi saldırının arkasında “Shadowy” gölge bir gücün olduğunu iddia etti. Anlayacağınız davul birinin elinde tokmak bir başka Ortadoğulu tiranın.


    Hamas'ın yeltendiği yeni bir Arap-İsrail Savaşı Projesi bölge ülkeleri için kabuk bağlamış ve unutulmaya bırakılmış bir utanç tecrübesi. “Mescid-i Aksa'da Cuma Namazı” niyeti ile yola çıkan “6 Gün Savaşı” Arap Liderleri ülkelerine ağır bir yenilgi ve derin bir hayal kırıklığı ile dönmüşlerdi. Ortadoğu'nun kötü talihinden olsa gerek aynı Arap Liderler kalan ömürlerini, aldıkları utanç verici yenilginin öfkesini kendi halklarına uyguladıkları otoriter ve baskıcı rejim ile tamamladılar. Nasıl olsa başarısızlıklarını fatura edecek dış düşman her zaman yakınlarındaydı.


    Filistin Bayrağı ile yüzlerini gizleyen militanlar, bölgedeki tiran ve despotları memnun etmek için bir kez daha başarı şansı olmayan, alışılmış senaryonun kötü figüranları oldular. Artık iyice kanıksanan savaş enkazı görüntüleri ile kamuoyu oluşturacaklarına inanıyorlarsa, bu tür aksiyonların gişe yapmadığını anlamakta çok gecikmişler. Bu kadar pahalı yatırımın kaç hafta gösterimde kalacağını hepimiz göreceğiz. Birkaç hafta içinde az seyredilen platformların arşivine düşerse şaşırmayın!












    16 Eki 2023 08:05