BM'yi kim salladı?

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    25 Eyl 2023 07:39
    Saray daha Türkiye'den ayrılmadan, hazret dönene kadar muhalefetin sade suya tirit meseleleri ile uğraşmayı gazetecilik, yazarlık ya da yorumculuk zanneden maaşlı kesimin zihni hafifliği evlere şenlik. Bir hafta boyunca G20'ye katılan tek lider hissi vermek için, Saray'ın ya eski fotoğrafları ya da yüz detaylarının seçilemeyeceği mesafeden alınan kareleri paylaşmışlardı. Son iddiamın ciddi sebepleri olmalı. Merak etmeyin peşindeyim. Turkish Airforce One'da bile hazretin masanın ucuna iliştirilmiş gibi durduğu fotoğraf karesinde kafasının mercimek tanesi kadar küçük kaldığı sadece benim mi dikkatimi çekti ne?


    Aslında geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken konusu, Saray'ın AB ile alakalı açıklamasıydı. Son yedi-sekiz ay, Avrupa ülkeleri ile başlayan iyi ve ümit verici ilişki eğilimi, yayınlanan son AB Raporu ile düğün arifesinde yüzük atma gibi oldu. İktidarın “Bizi böyle sevin!” dayatması çok kötü bir fren yedi ve balataların bütünüyle yandığı Saray'ın tepkisinden belli. Yoksa Saray'a iyiden iyiye alışıp, yapacak bir şey kalmadığına ikna olan tatlı su entelektüelleri de AB ile yolları ayırmayı kanıksadılar mı dersiniz? Ya da, hazretin gelip geçen kızgınlıkları dünyada olduğu gibi iç siyasette de artık ciddiyetini kaybetmiş olmasın!


    AB üyeleri “Demokratik bir kulüp” olduklarını ifade ediyorlar. Kritik dönemlerde geo-politik dayatmaların zorladığı ilişkiler, uzun vadeli proje ve birlikteliklerin kurallarını esnetmeye yetmiyor. Türkiye'nin “dediğim dedik!” inadında ayak direttiği sürece, yetmiş yıllık AB beklentilerinin uzayacağını tahmin etmesi gerekiyordu ama nerede o iz'an. İktidar ve Saray'ın yan yana durduğu köhne muhafazakar eğilim ve döküntü Marksistlerin Türkiye'yi dünyadan koparıp üçüncü lig ülke kategorisine hapsetmeye ne kadar meraklı olduklarını söylemeye gerek var mı? Saray'ın dil ucuyla “AB ile yolları ayırırız!” blöfünü havada kapmak için birbirlerinin omuzuna çıktılar.


    İlginçtir, muhafazakar kesimin “Hristiyanlar kulübü” Marksist kesimin “Kapitalist-Emperyalist kulüp” diyerek kendi seçmen tabanlarını üç çeyrek asırlık dönemde meşgul etmeleri garip bir ironidir. Hem ülkenin AB eğiliminin meyvelerini ölesine yiyip sonra da düşmanlıkla siyaset yapmanın dayanılmaz hafifliği ortada. 


    Saray ve iktidarın BM (Birleşmiş Milletler) görüşmelerine eli boş gittiği halde milli takım ağzı ile “Bu maça iyi hazırlandık” heyecanına yatırım yapması pek uzun nefesli olmadı. Maç sonunda sahadan sedye ile çıkarılmak da var. Medya ile paylaşılan mesajlar tamimiyle lokal ve tek taraflı. Turkish Airforce One'a binemeyen ve salya-sümük arkadan el sallayan besleme takımı “Sayın Cumhurbaşkanımız ABD'ye gitti” ve “BM'yi salladı!” iyi dileklerini arkadan göndermeyi ihmal etmiyorlar. Yakından takip ettiğimiz dış basından BM'nin Türkiye tarafından sallandığına dair bir izlenim almadım. Dahası, dış basın Saray'ın Türkiye sınırları içinde veryansın ettiği Yunanistan ve İsrail ile kuzu sarması dolma samimiyetiyle daha fazla ilgilendi. İktidar ve Saray'ın dış siyaset konusundaki tutarsızlığını bundan daha iyi anlatan haber olabilir mi? 


    Son bir kaç yıldır BM görüşmelerinin ana konusu Rusya-Ukrayna krizi ve savaşın gidişatı hakkındaki belirsizlikler. Dolayısıyla çözüme katkısı olanlara kulak veriliyor. Ukrayna Devlet Başkanı bu yıl görüşmelere katılma şansı yakaladı. Diplomatik görüşmelerde krizin çözülmesi yolundaki gayretleri genç devlet başkanına hem NATO hem de AB yolunu açtı. 


    Ukrayna, Zelensky önderliğinde Rus diktasına karşı savaş veriyor ve dünya ülkeleri de buna inanıyor. BM Güvenlik Sekreteri Danışmanı ve eski NATO yetkilisi James Stavridis, Ukrayna Devlet Başkanı'nın BM konuşmasını “Zelensky iki açıdan çok etkileyici bir performans sergiledi. Bir; “Bizim başımıza gelen herkesin başına gelebilir!” uyarısı liderler için ciddi bir hatırlatmaydı. İki, Birleşmiş Milletler’in vicdanını bir kez daha sallamayı başardı.” dedikten sonra “Zelensky gerçekten etkileyiciydi!” itirafında bulunmuş. 


    “Sayın Cumhurbaşkanı (!)” Türkiye'den ayrıldıktan sonra Saray medyası, BM görüşmelerinde Putin ve Rusya aleyhinde oluşan havadan rahatsız olmuşlar ki, Zelensky'nin akibetini merak ediyorlar. Akıllarınca, Zelensky'nin performansını değersizleştirip, Saray'ı memnun edecekler. Öyle ya hem Saray'ı BM'ye davet edeceksiniz hem de Yalova Kaymakam'ı gibi ikinci lig görüşmelerde harcayacaksınız! Saray'ın tasarruf etmediği tek şey itibar idi, o da TL gibi dibe çakıldı. 


    Aslında Saray, bu yılki BM görüşmelerinde dikkat çekmek için elinden geleni ardına koymadı. “Batı devletleri kadar Putin'e de güveniyorum!” bile dedi. Bilmeyen mi var ayol! Hatta Putin'in Kutsal Savaş ilan ettiği LGBTQ konusuna dalarak bombastik bir trend yakalamaya çalıştı ama nafile. Türkiye'nin Putin'i ikna etme konusundaki başarısızlığı Saray'a olan güveni çok ciddi sarsmış olmalı. Biden ile de bir görüşme gerçekleşmedi. Beyaz Saray “G20'de görüştük, işin suyunu çıkarmayalım!” demiş olabilir.


    Zelensky, Putin karşısındaki milli direnişi hem moral hem de lojistik olarak sürdürmek zorunda. BM'ye katılan ülkeleri Rusya'nın saldırganlığı ve Ukrayna Halkı'nın haklılığı konusunda ikna etmede oldukça başarılı. Öyle olmalı ki, Beyaz Saray'da Biden ile görüşmesinin ardından ABD Senatosu'nda konuşma yaptı. Dahası, Biden sözverdikleri tankların en yakın zamanda ellerinde olacağı müjdesini bizzat kendisi ile paylaştı.


    Ukrayna Devlet Başkanı'nın BM'yi sallayıp sallamadığını umursadığını zannetmiyoruz ama ülkesine iyi bir kazanım ile döndüğünde şüphe yok. 





    25 Eyl 2023 07:39