ABD Başkanı Trump'ın hafife aldığı salgın, böyle bir şey kimse için kesinlikle istenmez ve istenmemeli ama, Beyaz Saray'a çok kötü vurdu. Başkan'ın virüse yakalanması, ABD'de, salgından ölenlerin ikiyüzbini aşmasından çok daha derin bir sarsıntıya sebep oldu.
Bir kaç gün önce, Kasım Seçiminin iki adayı arasında yapılan tartışmada Trump, virüs hakkındaki değişmeyen kanaatlerini tekrarlamış ve geniş seçim mitingleri yapmaktan vazgeçmeyeceğini de duyurmuştu. Trump'a oy verenler, aynen bizim Türkiye'de olduğu gibi, usturaya kafa atan ve maske takmamayı muhafazakarlık ve tevekkül sayanlardan oluşuyor. Açıklanan ölü ve vaka sayılarına rağmen, maske takmayarak Trump'ın bağnazlıklarına destek veren katı Cumhuriyetçiler yaptıkları hatadan nasıl döneceklerini bilemiyorlar. Zaten ironi de burada.
Şimdi mesele, romantik bağlılık, hissi tutku ya da “Yürüyüşüne kurban olmak” budalalıklarından daha çok, Covid-19'un Beyaz Saray'ın geleceği ile alakalı oluşturacağı ihtimaller karşısında devletin atacağı adımlara yoğunlaştı. İktidar ve otoritenin boşluk kaldırmayacağı yönündeki devlet tecrübesini kimse bir daha test etme hatasına düşmüyor. ABD Demokrasisi, şu an Trump ile yaşamayı öğrendiği gibi, daha önceki yıllarda suikasta kurban giden başkanları döneminde ya da Nixon gibi istifa etmek zorunda kalan bir başkandan sonra, Vice President (Başkan yardımcısı) ile hayatta kalmayı başarabilen güçlü bir bağışıklığa sahip. Bu yüzden “Cenaze kalkmadan, miras derdine düştünüz be divaneler!” duygusallığı yaşamaya kimsenin tahammülü yok. İşte o demokrasi, Trump ile birlikte Covid-19'a yakalanmak isteyenlere dahi geniş özgürlükler sunuyor.
Bir ay sonraki Kasım seçimleri Başkan Trump'ın bu sürprizi ile daha bir ilginç hale geldi. Seçim kampanyalarının en hararetli zamanında en az onbeş günlük bir boşluk seçmenler açısından farklı eğilimlere kapı aralayabilir. Başkan Trump 74 yaşında. Obez ve yaşlılığın getirdiği bazı hastalıkları da var. 65 yaş üzeri olanlarda görülen zor iyileşme herkesi endişelendiriyor.
Trump'ın başkanlık görevini kısa süreli ya da uzun süreli yerine getirememe durumunda yürürlüğe girecek uygulamalar şu an masada. Başkan yardımcısı Mike Pence hükümet işleyişinde söz ve yetki sahibi. Seçim kampanya çalışmalarını da yürütecek. Trump Hükümetinde, dış kapının mandalı olarak duran Pence, muhafazakar ve milliyetçi Amerikan halki için bir güvence. Başarılı bir radyo vaizi. Başkan Trump'ın favorisi değil. Hatta Başkan Trump, yardımcısından ne kadar uzak kalırsa o kadar memnun oluyor. Söylentilere göre, derin Cumhuriyetçi kesimin Beyaz Saray'daki sigortası Mike Pence.
Mike Pence'in, Trump ile arasındaki mesafe bu kez işe yaradı. Başkan'a Covid-19 teşhisi konulduktan sonra, baştan ayağa testten geçen Beyaz Saray sakinleri arasında Pence de var. Bereket versin Pence'in test sonucu negatif. Dört yıldır hayalini kurduğu ABD Başkanlığı'na kısa süreli de olsa vaziyet etmiş olması, siyasi kariyeri konusunda önemli bir referans olacak.
Şu an ihtimal dahilinde olmasa bile, Mike Pence'in başına bir şey geldiğinde Beyaz Saray'ın yetkileri Pelosi'ye geçiyor ve başkanlık yetkileri aksamaya uğramadan devam ediyor. Eğer, Trump Covid-19'dan kurtulursa, Pelosi'yi başkan olarak görmeye dayanamayabilir. Dedik ya, uzak bir ihtimal ama demokrasi tecrübesi açısından önünü açık tutmakta fayda var.
Kasım seçimleri için son turların yapılmaya başladığı bir anda, Trump'ın yaptığı bu sürpriz küllenmeye başlamış komplo teorilerine yenilerini ekledi. ABD'nin muhafazakar partisi olarak kabul edilen Cumhuriyetçiler, bizdeki Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetini temsil ediyor. Aralarındaki fark, Cumhuriyetçilerin iktidar adayı olmaları. Bizdeki Halk Partisi zihniyeti bu hissini çoktan kaybetti.
Söylentilere göre, Cumhuriyetçi Parti, uzun bir süredir Trump'ı sırtından atmanın yollarını arıyor. Başkan'ın şahsi hırsları ile devlet işlerini birbirinden ayıracak beceriyi gösterememesi, herkesi ürküttü. Herkesle kavgalı olan Trump'ın demokratik kurumlara verdiği hasar tamir edilecek cinsten değil. Devletin en önemli ve güvenilir kurumları olan Pentagon, CIA ve FBI'ın Trump ile arası açık. Bu kurumlar genel olarak, vatanseverlik ve ülke çıkarlarına bağlı Cumhuriyetçi Parti'ye oy veren kadrolardan oluşuyor. Başkan Trump'ın ülke çıkarlarına zarar veren kararları, bir şekilde geçersiz kılınıyor. Suriye ve Nato konusundaki gelişmeler, Trump'ın isteği dışında gerçekleşiyor izlenimi vermesi bu yüzden.
Cumhuriyetçi Parti'nin aksakallıları, Başkan'ı, Yüce Divan'ın elinden almayı başarsalar da, Rusya konusundaki endişeler hala temizlenemedi. Bu yüzden, Kasım seçimlerine Trump ile değil Mike Pence ile gitmeyi düşünmüşler. 2020'nin bahar aylarından itibaren, bu ihtimal kulislerin en heyecanlı konusuydu.
Komplo teorilerinin en yenisi, Trump'ın Covid-19'a yakalanmasından sonra yürürlüğe girdi. Teoriye göre Başkan Trump, güya salgına yakalanmış gibi yaptıktan sonra, sağlığına kavuşacak ve kaybettiği sempatiyi tekrar kazanacak. Bu da bir ihtimal ve Başkan Trump'ın Kasım seçimlerini kazanmak için böylesine ucuz bir riski göze alabileceğine kimse “Hadi ordan, canım!” demiyor.
Dile getirilen onlarca senaryo ile birlikte, ABD Demokrasisi yeni çareler üreterek yoluna devam ediyor. Trump'ın geceyarısı medyaya servis edilen hastalık haberinden sonra, prosedür işlemeye başladı. JFK'in öldürülmesi ve Nixon'ın istifaya zorlanması tecrübelerinin demokrasiye kazandırdığı bağışıklık direncini hep birlikte göreceğiz. Hollywood'un üretkenliği konusundaki başarısına Demokrasi'nin Limbo'da (A'raf) Dansı ile neler katacağını herkes merak ediyor.
Saray ve İktidar'ın kalitesiz rejim egzersizleri ile tatmin olan Türk Siyasi hayatının, demokratik refleksleri anlama ve yerli yerine koyma sansı hiç olmayacak. Televizyon ekranlarının, devlet destekli, seviyesiz yerli-senaryolar ile dolup taşmasına artık şaşırmıyorum. Ne acı!
Kadir Gürcan