Eski “Neşe ve sevinçler” ne oldu?

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    02 Eki 2016 20:54

    Yurt dışı gezilerinin olmazsa olmaz rutuni toplu verilmiş pozlar, bu ABD gezisinde de de ihmal edilmedi. Bir ay önceden anons edilmeye başlayan dış seyahat hazırlıklarına, zat-ı şahanelerinin BM’de yapacağı konuşma da eklenince, gezide yol arkadaşlığı edecekler kimbilir ne kadar sevinmişlerdir. Hem seyahat izlenimlerini okuyucularıyla paylaşacaklar hem de tarihi (!) bir konuşmaya şahit olacaklardı. Bir gazeteci için bundan daha iyi gerçekleşen rüya ve zengin altın damarı bulunur mu?

    Gerçi kadro belli, yüzler hep aşina ama, onların yerinde olmak için ter dökenlerin haddi hesabı yok. Taksim Meydanı konseptinde birbirlerini vasfettikleri düşük kalibreli edebiyatın seviyesinden, yarışın geldiği noktayı tahmin edin. Saray’a yakın olabilmek için bu akli rahatsızlıklar makbul. 

    Bilmem sizin de dikkatinize takıldı mı?  Gezi dönüşü verilen toplu fotoğraf karesinde neşeler sönük, çehreler asık ve aşırı bir yorgunluk hakimdi. Daha heyet ABD’de iken “Dünyaya haddidini bildirdi. BM’ye ders verdi!” haberleri yapan iktidar bültenleri, nasıl oldu da böyle neşesi kaçmış bir resmi servis etme gafletine düştüler, gerçekten şaşırtıcı.

    Tatil ve gezilerden yorgun dönülüp, Pazartesi Sendromu’na uyanmak herkes için sözkonusu ama, gündemi, kuralları, siyaseti ve günlük işleyişi gönlüne göre dizayn edebilenler, algıları zapt-u rapt altında tutabilenlerin herhangi bir sendrom endişesi yaşayabileceklerine kim ihtimal verir? Uçaktan verilen dönüş karesi işte böyle bir yorgunluk haliydi.

    Aslında bu ABD gezisi ta başından itibaren ağır havaların günlerce yağmur biriktirmesi gibi, sürekli stres biriktirdi. Daha yola çıkılmadan Altan Kardeşler’in sudan sebeblerle on gün boyunca sorgulanıp sonra da tutuklanmaları, anti-demokratik uygulamaların en güncel olanıydı. Türkiye’nin en hatırlı gazeteci ve yazarlarını hapishanelere dolduran bir iktidarın BM’de söyleyecekleri ta baştan inandırıcılığını yitirmişti. 

    Malum medyanın verdiği haberlere göre, Sayın Cumhurbaşkanı, BM’de söylediklerinin benzerini, ABD Başkan Yardımcısı Biden’a da anlatmış. Güya Biden da “Ben o kadar bilmiyordum!” demiş. Aradan bir hafta geçti, bu kısa cevabın ne derece doğru olduğunu test edemedik. Ancak, cevabın kısalığı bize, Merhum Kemal Sunal’ın Süt Kardeşler filminde, Gülyabani görünce dili tutulan hizmetçi kadının uzun uzun konuşup, etrafındakilerin Kemal Sunal’a dönerek “Ne diyor?” diye sorduklarında merhum’un “Hiiç?” cevabına benziyor. 

    Biden’dan bahsediyorsanız, biraz oturup düşünmeniz gerekiyor. ABD meclisinin en kurt ve tecrübeli siyaset adamının, sekiz yıllık başkan yardımcılığı, hem de ABD’nin ekonomik olarak en sıkıntılı olduğu bir zaman diliminde Beyaz Saray’ın ikinci figürünün, Türkiye hakkında ilgisiz görünmesini başka türlü anlamak gerekiyor. Hem de en kritik dönemlerde Türkiye’yi iki kez ziyaret ettiğini bile bile. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendini paralarcasına anlattığı meselelere, Biden mütercim’in kulağına eğilip “Ne diyor?” dediğinde zavallı mütercim sizce ne cevap vermiş olabilir.?

    Bu ABD ziyaretinde, tarihi bir dönüm noktası yakalamak hayal edilirken, ciddi bir hüsran yaşanmış gibi bir hal var. Eğer aradıklarının on da birini bulsalardı, seyahat sonrası yazıların her tarafından bal damlar, zat-ı şahanelerine sitayişler arş u alaya yükselirdi. Bir uçak dolusu gazeteciden birisi de geziden bahsetmez mi canım! Belli ki neşeleri yok!

    Uçak’tan verilen dönüş karesinde, zat-ı alilerinin omuzbaşını tutup, her fırsatta Saray’a yakın olduğu imajı veren zavallı bile gezi dönüşü yazacak hikaye bulamadı. O da 15 Temmuz gecesinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın sığınağa inmeyip, namazını bulunduğu yerde kıldığını yazarak, yurtdışı mağlubiyetini yurtiçi galibiyetine çevirmeye çalıştı. O kadar afallamış ki, gezi esnasındaki bir namazı destanlaştıracak mecali bile kalmamış. Gezi de hiç mi ibadet etmediniz be birader?

    “Sana ne!” diyebilirsiniz de, biz, eski neşeli ve abartılı heyecanlar yavaş yavaş siliniyormuş gibi bir izlenim aldık. 

    Kadir Gürcan

    02 Eki 2016 20:54