Germophobia (Mikrop Korkusu)

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    22 May 2017 01:18

    Sayın Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti, referandum sonrasında yuvarlandıkça büyüyen büyüdükçe mecrasından iyice kopan garip bir hilkat garibesine dönüştü. Neyse ki bitti. Altı-üstü resmi bir ziyaretten bahsetmiyor muyuz? Diplomatik teklif ve beklentilerle şişirdiğiniz seyahat çantanızı hiç açamama ihtimali her zaman söz konusu. Birileri dananın kuyruğunu koparmak için çok ter döktü ama, bir şey çıkmadı.

    Gezi öncesinde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın huzur-u şahanelerine kabul edilmelerinin ezikliğiyle, başları önlerinde bir sonraki yazıları dikte ettirilen medya camiasının tükenmişliği içler acısı. Sıradan açıklamaları bile mecrasından çıkarıp, “Trump’a şu şartları koştu. Suriye’de ne yapılması gerektiğiyle alakalı Trump’ı uyardı. Amerika yanlış yapıyor. YPG’ye silah yardımı yapılmasına çok içerledim...” kalpazanlıklarına dökülüp, Saray Sofrasının diyetini ödüyorlar. Basına yansıyan resim, omurgasını kaybetmiş sözde gazeteci ve yazar örneği için çerçeveletip duvara asılacak kalitedeydi.

     

    Sayın Başbakan ABD’nin göz göre göre karşılıksız ve geri almamak üzere Ortadoğu’daki gruplara yaptığı ağır ölçekli silah yardımı karşısındaki çaresizliğini “ABD’ye savaş açacak halimiz yok!”  çaresizliğiyle dile getirdi. Ha şunu bileydiniz! Nasırınıza her basıldığında, Mehter Marşı eşliğinde öyle harb-i umumi falan ilan edilmiyor. Bu aynı zamanda, geçtiğimiz haftalarda, Amerikan askerlerine yönelik dil altı bir komplo teorisini seslendiren Cumhurbaşkanı danışmanına da manidar bir cevap teşkil etti. Acaba bu Saray’a da bir gönderme miydi?

     

    Hafta içinde kulis dedikodularını manşet yaparak vakit geçiren yandaş medya mensupları, beklediklerini bulamamanın şaşkınlığını üzerlerinden atamadılar. Neyi tutsalar ellerinde kalıyor. Daha başlangıçta kendilerini zorladıkları ‘Tarihi bir gezi olacak!” beklenti ve ümniyesi Aydın Havası gibi kısa ve gösterişsiz oldu. Görüşmeyi darası ile bile tarttığınızda altı-üstü yirmi dakika. Yarısını taraflara tercümeye harcasanız, on dakika. Anlayacağınız, hal-hatır sormaya bile vakit kalmamış.

     

    İş yine vücut dilinden mana çıkaran modern kahinlere kaldı. Dikkat çeken iki resim; birisi, Erdoğan-Trump’ın basına verdikleri tokalaşma karesi, diğeri Türk ve Amerikan heyetlerinin yemek masasındaki görüntüleri.

     

    Erdoğan-Trump görüşmesi öncesinde, ev sahibinin, Türk Misafirinin elini sıkmaktaki isteksizlik ve üstünkörülüğüne ikna edici bir yorum bulunamayınca, Trump’ın “el sıkma tarihi!”ne sığınılmış. Öyle ya, adam, Almanya’nın Demir Lady’sine bile elini uzatmadı. En azından Sayın Cumhurbaşkanı’na elini uzatma nezaketini göstermiş. Daha ne yapsın? Saray Medyası memnun olsun diye, kırk yıllık ahbap gibi sarmaş-dolaş olacak halleri yoktu ya! Bizim divaneler, dünya liderlerinin hepsini Kasımpaşa Futbol kulübünde top koşturdu falan zannediyorlar her halde.

     

    Michael Kranish ve Marc Fisher’in  geçtiğimiz aylarda yayınladıkları “Trump Revealed” adlı Trump biyografisinde, 45. ABD Başkanı’nın Narsist saplantısı yanında gençlik yıllarından itibaren kurtulamadığı ‘germphobic’ takıntısına kitabın bir kaç yerinde atıfta bulunuyorlar. Trump insanlarla ya hiç tokalaşmıyor ya da tokalaştıktan sonra, ellerini itina ile dezenfekte ediyormuş. “Misafiriniz hasta ise, tokalaştığınızda, hastalık size de bulaşır!” ifadeleri Trump’a ait. Şimdiye kadar itina ile koruduğu hassasiyeti, ABD Başkanlığı hatırına istemeye istemeye de olsa, bırakmak zorunda kalmış. Trump da olsa siyasi nezaketin gereklerine harfiyen riayet etmesi ilginç.

     

    ABD ziyaretini ille de tarihi bir zemine kondurmaya karar vermiş Saray eşrafını, Erdoğan-Trump tokalaşmasına “Tarihi bir kılıf!” geçirememe sıkıntısından kurtarmış olalım. Bu iyiliğimizi unutmasınlar!

     

    Kanadına çok büyük ümitler takılan ABD gezisi, beklenenin çok hem de çok altında sönük geçti. Bir önceki hafta, Rus Dış İşleri Bakanı’nın Trump ile yaptığı görüşme daha sansasyonel oldu. Hatta, görüşmenin basına sızan görüntüleri FBI Başkanı’nın başını yedi. Hadisenin kopardığı fırtınadan kimse de “Trump, Rus devlet adamının elini sıktı mı?” sorusunu sorma ihtiyacı duymadı.

     

    Yabancı basın, Cumhurbaşkanı korumalarının estirdiği terör havasına “Erdoğan’ın korumaları suç işleme konusunda tarih yazdılar!” yorumumu yaptı. İlle de tarihe geçeceklerdi, şimdilik bununla yetinsinler.

     

    Kadir Gürcan

    [email protected]

    22 May 2017 01:18