Hangi Şarkıyı Dinletiyorsunuz?

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    28 Ara 2020 11:54
    Merak bu ya! Yükselişe geçen ve popülerliği artan mesleklere arada bir de olsa göz atıyorum. Bu yaştan sonra yeni bir kariyer, meslek ve idealist gelecek planlaması yapacak halimiz yok ama, neylersiniz ki, “Yıkılası hanede evlad-u ıyal” var. Malum, günümüz Türkiyesi'nde bile liseyi ıkına-sıkına zor bitiren aklı kıt oğlanlar askerden geldikten sonra ne yapar diye düşünmek yine büyüklere kalıyor! 

    Arz ve talebin çoktan yön değiştirdiği modern piyasalarda baba mesleğini sürdürmeye kararlı olanlara sempati ile yaklaşmak gerek. Şehrin son bakır kalaycıları için, önümüzdeki yıllar pek gelecek vadetmiyor. Popüler meslek listelerinde isimleri geçmiyor. Ben bile bu yaşımda, kalaylanmak üzere istif edilen bakır kap-kacak'ı zor hatırlıyorum. Hele alüminyum'un ömrü, ikindi güneşi gibi kısa oldu. Mutfaklara çelik malzemenin girmesinden sonra, bakır, çinko ve alüminyumun yüzüne kim baksın? Konfor bu azizim, insani alışkanlıkların geri işlemeyen garip bir değişim ve intibak gücü var. Mesleklerin de öyle! Arz'ın nostaljisi talep'i cezb etmiyor!

    Yazma-çizme işlerinin kaderi de bakır kalaycılığından çok farklı değil. Futbol ve spor yazarlığı ile işe başlayıp sonra da eş, dost, hemşehrilik, hısımlık, yandaşlık ve sıhri akrabalık kadrolarından iş garantisi ile ömür süren yazar ekibi açısından çok zenginiz. Türkiye'de medya esnafının akraba ilişkilerini bir takip edin, en az benim kadar şaşıracaksınız. Yani tavukları, kümesi ile beraber pazarlık ediyorlar. Öyle olmasa, koskoca medya kadrosunun hep aynı şeyleri yazıp, sürekli aynı şeylerde ısrar etmelerinin aklı bir izahı imkansız? Hepsine yakını, hem ruh hem de tek yumurta ikizleri...

    Akşama kadar oturup, Türkiye'nin kaderi hakkında Saray'dan mesaj bekleyen medya esnafının, tesadüf bu ya spor merakları da aynı; futbol. Futbola ederinden fazla değer yükleyip, felsefi altyapısı oluşturmaya çalışan budala takımı, ortaokul ya da lise terk bir avuç okuma özürlü. Aynı okuma-engelli takım, Türkiye'nin siyasi çehresine de şekil vermeye çalışıyorlar. Ben diyeyim yetmiş sene, siz deyin seksen. Kalifiyesiz, kalibresiz, dahası bir o kadar omurgasızlar...Durum bu kadar kötü olunca Türk Futbolu ve Türk Siyaseti'nin acınası durumu izah etmekte zorlanmıyoruz. 

    Tribün holiganlarından, spor programı konuklarından, emekli hakem döküntülerinden yazar ve düşünce adamı çıkarmak neredeyse imkansız. Olmayınca olmuyor! Oynanmış maçları bir sonraki akşam yorumlamaya çalışan akıldanelerden ne beklenir ki? Bu programların çok seyrediliyor olması, program sunucu ve konuklarının IQ'lerini yükseltmiyor. Ekran ışıklarından cild renkleri değişen insanlar otuz yıl önce nerede duruyorlarsa hala oradalar. Cümlelerine “Nerede o eski Galatasaray, Fenerbahçe...” diye başlayanlar, hep aynı ucuz kumaştan üretilmişler. Şimdiki gençler, iç geçirip “Ne güzel günlermiş!” deyip hayıflanmasınlar. O zaman da, hem Türk Futbolu hem de Türk Siyaseti, aynen bugünkü gibi berbat ve işe yaramaz durumdaydı.

    Zor geçen 2020 yılının son günlerinde, Covid-19 aşısı yılın en sevindiren haberi oldu. Dünya ülkeleri, aşının en kısa zamanda temin edilmesi, sevkiyatı, aciliyet durumuna göre hastalara uygulanması, yan tesirleri ve muhtemel komplikasyonları üzerinde yoğunlaşıyor. Yıllarca Pharmacology(İlaç Üretimi) şirketlerinde Data Analiyst'i olarak çalışmış bir dostum “Aşılar yüzde yetmiş başarılı ise bu, dikkate değer bir oran kabul ediliyor ve hastalara uygulanmasına izin veriliyor. Covid-19, aşı tarihinde en hızlı bulunan aşılardan biri ve yüzde doksan beş oranında tesirli. Bu ciddi bir başarı. Bu yüzden ümitliyim!” diyerek sevincini paylaştı. 

    Başkan Trump, ilkokul çocukları gibi aşı günü okulu asarak, aşı olmaktan şimdilik kurtuldu. Herkes ona aklı ölçüsünde muamele ettiği için, okulu bir gün asmasını kimse yadırgamadı. Covid-19 konusunda riskli yaş grubuna giren yeni Başkan Biden ise aşısını oldu. Aşı olmadan önce “Sıramı beklemem gerektiğini biliyorum ama, Amerikan Halkı'nın tereddütlerini izale etmek için aşı olmam gerekiyor!” deme nezaketini de ihmal etmedi. Gerçekten de, First Lady Jill, aşı olanlar arasında yoktu! Biden'in kabinesine  aldığı ilk danışmanlardan biri olan Dr. Fauci de aşı oldu. Onun haricinde herkes, ülke çapında aşı olma prosedürü ne ise ona uymak için azami dikkat gösteriyor. Dikkatli yazar ve çizerler, az bir ihtimal de olsa, aşı dağılımında sıraya 'kaynak' yapacak olanları “Sakın ha, kurnazlık etmeyin. Herkes sırasını bekleyecek. Gözümüz üzerinizde!” diye uyarıyorlar. Gazeteciler görevlerini yapıyor.

    Gelişmiş ülkelerin aşı siparişleri, adreslerine postalanmaya başlandı. Milyar dolarlık anlaşmaların öyle bürokrasiye takıldığını falan da duymadık. Türkiye'ye Çin'den gelecek aşının hangi üst düzey prosedüre(!) takıldığı konusunda resmi bir açıklama yapacak aklı selim yok. Uluslararası sağlık ödemelerinde gırtlağına kadar borca batmış olan Türk Hükümeti'ne kimse yeni bir hesap açmak istemiyor olmalı. 

    Tam bu noktada, Havuz Medyasının duayen(!) spor yazarlarına, orta sahada top çevirme gibi çok önemli görevler düşüyor. Kur'an'ın Türkçe okunma dedikoduları, Aşının milliyetçi-muhafazakar düşünceye kısa ve uzun vadeli tesirleri, Halk Parti zihniyetinin cami düşmanlığı, modası geçmiş ilahiyatçıların cami teneşiri önü simsarlıkları gibi Made In Saray haberleri ile ter atmak, bunama yaşı girmiş yazar-çizer takımının ekranları meşgul ettiği değersiz konulardan sadece birkaçı!

    Geçtiğimiz hafta Covid-19'un mutasyon geçirdiği haberlerine cevap, aynı gün içinde yine bu çok bilmiş Saray ekibinden geldi; “Çin aşısı, bu mutasyonlara karşı da tesirli!”. Dünyanın itibar etmediği Çin aşısına toz kondurmuyorlar. Türkiye'nin aşı alamayacağı Moderna firması hafta sonuna doğru “Böyle bir mutasyon bekliyorduk! Ürettiğimiz aşı bu komplikasyonlara karşı da tesirli!” açıklaması ile gönüllere su serpti. Allah kimseyi, yaşlandığını fark etmeyen, eskinin tribün holiganı, şimdinin köşe yazarı, maç yorumcusu, ekonomik danışman, Saray müdavimi durumuna düşürmesin! İnsanın, kendini rezil ettiğini fark edememesi ne acı!

    Bir Alman Şirketi'nde aşıyı bulan Türk Ailesi, Saray'ın tebrik telefonlarına çıkmamakta ısrar ediyormuş. Aşıyı bulamayan Saray, Alman vatandaşlarından ihkak-ı Hakk iddiasına düşmüş. Alman Başbakanı Merkel ile sürekli görüşen aile, daha önce Türk Asıllı Alman futbolcunun politize olup, spekülasyonlara malzeme olması tehlikesinden kendilerini korumaya çalıştıklarını söylemişler. Aşı çıktıktan sonra, Türk yetkililer “Alman ve Amerikan aşılarının Türkiye'ye gelme ihtimali olmadığı!” konusunu kendileri açıklamışlardı. İş konuşmayacaksanız, akıllı insanları ne diye rahatsız ediyorsunuz? Gerçi, Almanya'dan Mart Ayı sonu itibariyle bir aşı siparişinden bahsediliyor ama, parayı ödeyip ödemedikleri daha netleşmedi.

    İş bulmak için şimdiden telaşlandığımı gören oğlan, annesine “Telaş etmeyin, eniştem beni Belediye Fen İşlerine sokacak!” diyesiymiş. Al birini vur öbürüne! Başladığı bütün işleri eline yüzüne bulaştıran damat şimdi de başkalarına referans olacak öyle mi? En son başladığı tavukçuluk işinde, hastalıktan telef olan hayvancıklara ilaç alamayınca, nereden duyduysa, “Tavukların psikolojisi bozulmuş!” diye Tarkan Şarkıları dinleten de aynı damat değil mi? Allah aklıma mukayyed olsun!

    Malumunuz, damat meselesi milli bir meseledir. Ben şu popüler meslek sitelerini bir kez daha gözden geçireyim, oğlanın adam olacağı yok, hiç olmazsa kızdan bari olmayalım!

    Kadir Gürcan
     
    28 Ara 2020 11:54