Önümüzdeki seçimlere bir çok şey yetişmeyecek. Şunun şurasında bir seneden az bir zaman kaldı ama hala erken seçim ihtimali konuşuluyor. Muhalefet, bu boş tartışmayı bir kenara bırakıp asıl hedefi vursaydı, hiç olmazsa liste başına aldığı işleri bitirebilirdi. Zihni arızalı koltuk değneği muhalefetin reflekslerine yansıyan semptomlarla boşa vakit harcandı. O lider için mesele kronik, geçici travma falan değil.
Sabık Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki tepkisine ne kadar güldüm bilemezsiniz. Korkmuş, endişelenmiş, uykuları kaçmış, tansiyonu yükselmiş. Neden bir daha aday gösterilmemesi gerektiğine herkes ikna olmuştur artık. Adam korkuyor! Fazla üzerine gitmeyin. Çat diye ödü patlayıverirse, alın size bir demokrasi şehidi daha! Hazret’in takıntı derecesindeki ‘sağlamcı ve garantici’ olduğu biliniyordu da, son olay bu takıntının şizofreniye dönüşmeye başladığının izlerini taşıyor. Kolay dolduruşa gelmesi de bu ge-gitlerden olsa gerek. Sevenleri, yarenleri ve akıldaneleri, size sesleniyoruz! Lütfen hastayı kendi haline bırakın, belki zamanla düzelir.
Bereket versin, “Cumhurbaşkanlığına rüşdü ermiyor!” demiştik de, hazretin hışmından kurtulduk. Eski Cumhurbaşkanımız ile sadece bu konuda hemfikiriz. Gerçi o hala bir ümittir diye kapıyı açık bırakıyor ya, olsun! Şöyle ağzını doldura doldura “Ben bu seçimlerde aday değilim! Ulu-orta ismimi kullanıp durmayın! Yoksa sizi üzerim!” deme cesaretini gösterememesi bu yüzden. Son dakikada ayağına yuvarlanacak topu değerlendireceğine inanıyor. Etrafında olup hala ısrar edenler de bu yedikleri fırçadan sonra herhalde pes ederler.
Geçtiğimiz bir kaç ay içinde İngiltere siyaseti ilginç deneyimler yaşadı. Demokrasinin beşiği sayılan Britanya kültürü için bu tecrübeler kazanım sayılıyor. Parti içi liderlik el değiştirdi. Kraliçe Elizabeth hasta döşeğinde sembolik de olsa bu devir teslimin bir parçası oldu ve ertesi gün öldü. İngiltere bu soğukkanlı el değiştirme ciddiyetleri ile ABD demokrasi tecrübesine bile fark attı, tur bindirdi, nal toplattı. Bu mahcubiyeti, 2024 seçimlerinde bayan bir başbakan seçerek belki kapatabilirler. O da belki!
Liz Truss, Kraliçe II. Elizabeth’den aldığı başbakanlık görevini kraliyet ailesinin yeni sahibi sürdürecek. Truss, İngiltere demokrasinin üçüncü bayan lideri. Son iki bayan başbakan ile Iron Lady Mageret Thatcher’a çok şey borçlular. May ve Truss, iktidar partisindeki başkanların bir şekilde görevi bırakmak zorunda kaldıkları bir ortamda kendi partilerince başbakanlığa seçilmişler. May, James Cameron’un istifası, Truss da dağınık Boris’in görevden el çektirilmesi ile başbakan oldular. İlginçtir Cameron ve Boris Conservative Parti’nin liderleri ve görev sürelerinin sonlarını göremeden yarı devrede saha dışı kaldılar. Margeret Thatcher, genel seçim sonunda başbakanlığı elde etmekle May ve Truss’ın önünü açan Bayan Conservative Parti lideri! Gerçekten öyle, İngiliz siyaset bilimcileri, Thatcher tecrübesinin seçmen zihninde “Bu iş bayan ile de oluyormuş!” hissini uyardığını söylüyorlar.
Thatcher, 1979-1990 ve Theresa May 2016-2019 yıllarında başbakanlık görevini üstlenen bayan başbakanlar. Brexit Fırtınası’na pek fazla dayanamayan May yenilgiyi kabul etmişti. Thatcher seksenli yıllarda ABD Başkanı Ronald Reagan ile birlikte Cold War’ın sona ermesinde çok önemli rol oynamıştı. Soğuk Savaş’ın önemli figürlerinden biri olan Rus Devlet Başkanı Gorbaçov’da geçtiğimiz hafta öldü. İlginç tesadüflerin ardı arkası kesimiyor be birader! Truss’ın Thatcher’a benzetilmesi sadece bayan olmasına bağlı değil. Çiçeği burnunda muhafazakar Truss, kendini Putin’in başlattığı sıcak savaşın ortasında buluverdi. İngiltere'nin yeni başbakanını yakından tanıyan siyaset bilimcileri 47 yaşındaki Truss için “Güçlü, etkileyici ve ısrarlı!” olduğunu söylüyorlar. Bir liderde bulunması gereken özellikler bunlar değil mi?
İngiltere’de bir hafta içinde başbakanlık el değiştirdi ve beklenmedik bir şekilde yetmiş yıldır tahtını koruyan II. Elizabeth öldü. Ülkede ne ekonomi çöktü, ne dolar fırladı, ne iç savaş çıktı, ne “Kraliçe öldü. Hadi kraliyeti bitirelim!” akildaneleri piyasa tuttu, ne de şaşkın Boris seçim sonuçlarına itiraz etme görgüsüzlüğüne düştü. Ayrıca kimse yeni Başbakan Truss’ın sihirli bir değnek ile bir anda her şeyi düzelteceği ham hayaline yatırım yapmıyor ama, sistemin işleyeceği konusunda kimsenin şüphesi yok! Churchill’in çocukları, siyasetin mükemmelleri yapmak değil, imkanları değerlendirmek olduğunu biliyor. Daha ellisini bile doldurmayan “Güçlü, etkileyici ve ısrarlı” Liz Truss’ın bulunduğu bir ligde, yaşı yetmişini aşmış, hem de cumhurbaşkanlığı yapmış birinin bir kez daha aday olma konusundaki gel-gitleri, kafa karışıklığı, endişe ve yüreksizliği ancak bu kadar traji-komik düşebilir.
2023 seçimleri başına bir kaza gelmeden yapılırsa ve farz muhal yeni bir cumhurbaşkanı seçilirse, başta sistem değişikliği olmak üzere, iç savaş tehlikesi ve mevcut iktidarın hukuk ile yüzleşmesi gibi kritik meseleler gündeme gelecek. Adaylığını açıklayacak cesareti olmayan mıymıntı tiplerin bu tür meselelerle yüzleşecek cesaretleri olacağına inanasım gelmiyor.
Ayrıca, dindarlık ve muhafazakarlığın akıbetinden endişe edip, zorba, harami, müsrif lider müsveddelerine bel bağlayan muhafazakar ve dini yönü ağır basan seçmene yeni alternatifler içinde bayan liderler iyi bir çıkış yolu gibi gözüküyor. Demokrat olduğu kadar da dindar olan İngiltere, muhafazakar değerleri üç bayan başbakana emanet etmekte mahsur görmüyor! Biz de bir denesek, fena olmayacak!