Eski Genelkurmay Başkanı ve Saray’ın Savunma Bakanı olma gibi iki ayrı vazife tarifi ile tanıdığımız Sayın Bakan’ın son günlerdeki görünme çabaları sizin gibi yazarınızın da dikkatine takıldı. 15 Temmuz da dahil, sırtında taşıdığı ağır vebal ile iktidar tarafından kendisine bahşedilecek makamlar için hala emre amade ve hazır kıta olduğunu mu göstermek istiyor ne? Saray ile kalktığı dansta, hala gizemini koruyan 15 Temmuz Darbe Senaryosu kamburunu gizlemek için ilanihaye birbirlerini sırtında taşıyacaklarından eminiz ama o da akıbetinden endişe ediyorsa, bir şeyler tersine gidiyor demektir.
Lütfen bahşedilen ve iktidarların iki dudağı arasındaki makamlarda sandalyeler hep böyle sallanır. Eh, boşuna “Kalkacağın yere oturma!” dememişler. Sayın Bakan’ın görünme telaş ve panik atakları için ilk elden denediğimiz amatör teşhisi bir kenara yazın!
Seçim öncesinde Türkiye’nin atağa kalktığı teknolojik gelişme haberleri karşısında herkes şaşkın. İnsanın “Şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Kabiliyetlerinizin ortaya çıkması için ille de seçim mi olması gerekiyor?” diyesi geliyor.
Hani şikayetçi olduğumuzdan falan değil de, takipte zorlanıyoruz. Her taraftan fışkıran yeraltı zenginlikleri, milli muhafazakar(!) üretimin simgesi Togg, uzay araştırmalarındaki gelişmeler ve en son milli bir uydu olma özelliği ile paylaşılan İMECE görüntülerini takip etmek gerçekten heyecan(!) verici. Şunu sıraya koysaydınız da, Togg ile deneme sürüşü yapan korkuluk kılıklı Teknoloji Bakanı gibi sevindirik olmasak, iyiydi. Eğer böylesine sürpriz gelişmelerin rüzgarına yön verecekse seçim periyotlarını altı aya çekelim de 14 Mayıs’a ayarlı adrenalin seviyemiz aynı günün akşamında dip yapmasın!
Geçtiğimiz hafta İMECE’nin fırlatılması üçüncü kez iptal edildi. Uydunun fırlatılmasına 27 saniye kala meydana gelen beklenmedik gelişme, fırlatma işleminin ertelenmesine sebeb oldu. Bu tür pahalı yatırımlarda bütün risklerin hesaba katılması normaldir. Geçtiğimiz hafta Elon Musk mamulü 120 metre boyundaki dev insansız roketin fırlatılması da, tahliye vanalarından birindeki sorundan dolayı ertelenmişti. Perşembe günü gerçekleştirilen fırlatma işlemi yine öngörülemeyen bir hatadan dolayı başarısızlıkla sonuçlandı ve roketin taşıma aksamı infilak etti. Mars’a seyahatin önemli bir adımı şimdilik biraz gecikecek. Çılgın projelerde başarı kadar başarısızlığa da idmanlı Musk, yaşanan teknik arıza için “Komplo teorisi” budalalığına sığınma ihtiyacı duymadı.
Aceleye getirildiği belli olan İMECE’nin fırlatma törenini seçim şovuna çeviren Saray’ın yedeğindeki iktidar yüzleri bu tarihi vakanın şahidi olmaktan geri kalmamak için erkenden VP locasında yerlerini almışlardı. Teknolojiden sorumlu ama bir o kadar teknoloji özürlü bakan ve savunma bakanı deklanşörlerin odağındaydı.
Son anda hava muhalefetine bağlı bir gelişmenin netice verdiği iptal haberi Savunma Bakanı’nı geçici de olsa panikletmiş olmalı ki; “Burada şimdi komplo olabilir mi?” telaşı sadece bozuk Türkçe’ye değil açık mikrofonlara da yansıdı. Elbetteki bir komplo(!) var! Şubat depremi için ABD’nin eski bir askeri programı olan High-frequency Active Auroral Research Program (HAARP), depremin vebalini yüklemek için akıllarına gelen ilk uçuk mazeret olmuştu. Sayın Bakan’ın da dahil olduğu devlet beceriksizliği için üretilen komplo teorisi şimdilere unutuldu.
Tahminlere göre şubat depremi için 38 atom bombası gücünde bir enerji birikiminden bahsediliyordu. HAARP günlerce, “Biz böyle bir güç oluşturacak donanıma sahip değiliz. Depremle bizim alakamız yok!” diye basın açıklaması yapsa da iktidar dahil iktidar yalakalarını ikna etmede başarılı olamadı. Yazarınız sizin için yabancı basını takip etti; şimdiye kadar HAARP’in İMECE’nin fırlatılmasını geciktiren hava muhalefeti ile alakalı bir açıklaması yayınlanmadı.
Savunma Bakanı’nı panikleten “Komplo olabilir mi?” endişesi cevapsız bir soru olarak duruyor. Aslında HAARP “Herkes dursun. Kandıralı sen de dur!” esprisinde, Savunma Bakanı’na özel ve onun anlayacağı seviyede “Hava muhalefetinin sebebi biz değiliz!” deyiverseydi ne olurdu? Elon Musk’ın en son Mars roketi de işlerine yaramıyor, çünkü o hadise İMECE’nin ertelenen fırlatma programından bir kaç gün sonra meydana geldi. Anlayacağınız, savunma bakanımız panik atağına makul bir adres bulmakta oldukça çaresiz durumda.
Data mühendisi bir dostum, K9 adlı operasyon köpeklerini yetiştiren bir birimde eğitimcilerin gözünden kaçan bir ayrıntıdan bahsetmişti. Ciddi masraflarla aylarca eğitilen hayvanlar sahada kullanılmaya başlanınca, operasyona katılan görevli elamanlar eğitimli köpeklerin silah sesinden paniklediklerini ve kontrollerini kaybettiklerini farkederler ama iş işten geçmiş olur. Özel eğitimli bin beş yüz K9, üretim ve eğitim hatasından dolayı kullanılamaz raporu ile görevden azade edilir. Zavallı köpeklerin akibetleri hakkında kimse bir şey bilmiyor.
İktidarın seçim yatırımı olduğu her halinden belli teknoloji şovunu fazla ciddiye alan Sayın Bakan’ın teknik bir arızadan panikleyip “Komplo teorisi” endişesine düşmesi basit bir şey değil. Eski bir genelkurmay başkanından bahsediyoruz. Silahın, patlamanın, operasyonun, başarı ve mağlubiyetin bütün sürprizlerine hazır olunması gereken bir birimin en üst düzey yetkilisi...
Siyasi tarihimizin en gülünç darbe senaryosu sayılan 15 Temmuz’un önemli isimlerinden biri olan Savunma Bakanı’nın sürpriz gelişmelere karşı dayanıklılık eşiği oldukça sığ görünüyor. Bu durum mesleki hayatının tamamı için mi böyleydi yoksa 15 Temmuz’un kendisinde hasıl ettiği derin hasarın bir neticesi mi, bunu tespit etme şansımız yok. Her iki durumda da problemin ciddiyeti ortada.
Ne yani, teknik bir arızadan paniğe kapılan eski bir genelkurmay başkanı ile silah sesinden ürken K9’ları aynı kefede mi tartacağız? Elbette ki değil. Ancak, Sayın Bakan’ın sağlık kontrol rütinlerini daha kısa zaman dilimleri ile takip etmek kendileri için faydalı olabilir. Bir sonraki panik atak hem kendisi hem de ülke için önü alınmaz neticeler doğurabilir. Memlekete değil de Sayın Bakan’a yazık olur. Maazalllah!