Kim, neyi bekliyor?

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    02 Eyl 2024 00:53

     

    “Önümüzdeki kongre orada yapılacak?” haberini görünce şaşırdım. Bir kaç hafta önce Mahmut Abbas'ın TBMM'de yaptığı konuşmada “Neye mal olursa olsun Gazze'ye gideceğim!” sözünü hatırladım. “Acaba bizim devletliler de bir çılgınlık yapıp Gazze'ye mi gidecekler!” telaşına kapılmam bu yüzden. Asfalta yapışan iktidarın itibarını kurtaracak başka bir plan da aklıma gelmiyor doğrusu.

     

    Defalarca Gazze'ye gitme vaadinde bulunan Sayın Cumhurbaşkanı, Mavi Marmara faciasından sonra bir daha böyle bir meydan okumayı ağzına alamadı. Yalnız o mu? Ortadoğu'nun bilinen zorba liderleri Şam'da Cuma Namazı ya da Mescid-i Aksa'da Bayram Namazı gibi vaat ve içi boş tehditleri savurmaktan ölesiye haz aldılar. Şimdi hepsi de boş vaatleri gibi unutuldu. İyisi mi, işi fazla abartmadan koruma ordusu eşliğinde en yakın mahalle mescidinde farzı eda edip sünnetleri de evde tamamlamak daha az riskli görünüyor.

     

    Endişelerimiz yersizmiş. Meğer bir sonraki kongre için seçilen yer Bitlis'in Ahlat'ı imiş. Beldenin tarihi dokusu ve sahip olduğu nostalji açısından inkar edilmez bir hususiyeti olmakla birlikte, Saray eşliğindeki iktidarın yelkenlerine yeterli rüzgar sağlaması konusunda şüphelerimiz var. Daha dumanları üzerinde tüten Salahaddin-Kudüs edebiyatının bir süreliğine soğumaya bırakılıp Malazgirt-Alparslan kartına oynamak, biraz aceleye getirilmiş gibi. Kendini Filistin'de deneyen parti militanları için Malazgirt beklenen heyecanı uyarmaz. Çünkü orada üzerinde kan kokan antisemitizm yok.

     

    İktidar mensupları ağır bir rehavet içindeler ve kollarını kaldıracak kudretten yoksunlar. Hiçbir şey yapmayıp sessiz kalarak, Saray'ın kaç zamandır  “Yorulanlar varsa ayrılsın!” ikazlarını kulak arkası edip “Ben iyiyim!” pişkinliğe vuranların sayısı epey kabarık. Parti kurucuları birer birer dar-ı bekaya intikal ediyorlar. Hayatta iken isimlerini hiç duymadığımız “kurucu ekip” nedense vefatlarından sonra arkalarından naşiye ve methiyeler dizilen aziz haline geliyorlar. İsimleri öne çıkan “kurucu ekip”in popüler isimleri şu an birbirleriyle kanlı-bıçaklı. Şimdi onlar zavallı Baki gibi, “Kadrini seng-i musallada bilip ey Baki/ Durup el bağlayalar karşına yârân sâf sâf!” diye dövünseler az mı?

     

    ABD'de Kasım ayında yapılacak seçim hazırlıkları hızla devam ediyor. Demokratların seçime dört-beş ay kala aday değiştirmek zorunda kalmaları nadir, riskli ve endişe verici siyasi bir tecrübeydi. Birkaç hafta önce yapılan ve geniş ilgi uyaran Demokrat Parti Genel Kongresi (DNC) bu tehlikeli değişimin ilk önemli testi oldu. “Aday değişiminin kaosa sebep olacağını düşünüyordum!” diyen bir siyasi gözlemci, Trump lehine esen seçim rüzgarının görkemli bir kongre ile Demokratlar lehine çevrilmesinden sonra rahat bir nefes aldığını itiraf ediyor.

     

    Demokratik ortamlarda “Ceketimi assam kazanırım!” garantisi yok. Biden'in yaşa bağlı kusurları, 2024 seçimlerini demokratlar için risk oluşturduğu anda yeni bir adayın belirlenmesi kaçınılmaz oldu. Cumhuriyetçilerin joker olarak kullandıkları “Biden başkanlık için çok yaşlı!” kartı, kendi parti merkezlerine yuvarlanıverdi. Şimdi de “Demokratlar Biden'a çok ayıp etti!” diyerek ille de Biden'ı isteriz diye tutturuyorlar.

     

    DNC'de toplanan Demokratik Parti'nin eski ve yeni yüzleri seçmenin kaos endişelerini ortadan kaldırmak için özel gayret sarf ettiler. Kimler yoktu ki? Bill-Hilary Clinton, Barack-Michalle Obama, Madam Speaker Pelosi ve yüzüncü yaş gününü kutlayan Jimy Carter, başkan yardımcısı ve Kasım seçimlerinde demokratların başkan adayı Kamala Harris'i desteklediklerini geniş katılımcılar önünde bir kez daha deklere ettiler. Kamala, Biden da dahil hayattaki dört Demokrat Başkan'ın desteğini almış durumda. Bir hafta boyunca DNC programının otuz milyondan fazla kişi tarafında takip edildiği tespit edilmiş.

     

    Seçim kampanyalarına devam eden ve hükümet programlarından ziyade aşırı sağ, ırkçı ve popülist eğilimleri son bir kez daha oya dönüştürmeye çalışan Trump'ın DNC'ye olan ilgiye burun kıvırması, endişe ve korkularını gölgelemeye yetmiyor. Kurt siyasetçi Bill Clinton “Trump'ın konuşmalarında yalanlarını saymayı boşverin. Bir saatlik konuşmada kaç defa “Ben” dediğine bakın!” iması, eski Trump'ı küplere bindirmiş.

     

    Gerçekten de Trump seçim mitinglerinde sürekli kendinden bahsediyor ve yanında Cumhuriyetçi Parti'nin tanınan yüzlerinden kimse yok. Bush Kabinesi'nin şahin ismi Dick Cheney ve Liz Cheney, Trump'dan nefret ediyorlar. 2012'de Cumhuriyetçi Başkan Adayı Mitt Romney, Trump muhalifi oldu. Hayattaki tek Cumhuriyetçi eski Başkan oğul Bush ve o da ABD'nin en kötü üç başkanı olmaktan Trump sayesinde kurtulduğu için halinden memnun ve New Yorklu zengin ile aynı kareye girmemeye özen gösteriyor. Anlayacağınız, eski Başkan Trump'ın söyleyecek yeni bir şeyi olmadığı gibi parti içinde herkesle de kavgalı ve Cumhuriyetçi Parti'nin teorisyenlerini endişelendiren de bu.

     

    Türkiye'de ana muhalefet Partisi'nin yerel seçimlerde yakaladığı rüzgarı geniş katılımlı bir DNC ile devam ettirmesi mümkün. Muhalefetin yeni lideri partinin duayen yüzleri ile iktidara talip olduğu izlenimi vermek durumunda. Eski-yeni parti yüzleri yanında mevcut sistemin gadrine uğrayan binlerce KHK'lının da iştiraki toplantıyı çok daha ilginç hale getirebilir. Riskli bir strateji mi? Elbette ki öyle. Demokratik kültür, bu tür zorlu testleri vererek kazanılmıyor mu?

     

    Mevcut hükümetin üzerine serpilen ölü toprağından kurtulma şansı yok. Asıl problemi görmezden gelip tarihi motiflerden medet umması bu yüzden. Son hafta gösterime sokulan Malazgirt-Alparslan versiyonundan sonra, Selahaddin-Kudüs hamasetinin bir dahaki Filistin krizine kadar derin dondurucuya kaldırılacağı anlaşılıyor. On aylık dizi tekrarı herkesi bıktırdı.

     

    Sayın Cumhurbaşkanı'nın her fırsatta “Yorulanlar kenara çekilsin!” uyarısına hala bir aks-ı seda gelmedi. Herkes bir şey bekliyor gibi. Halihazırda hedefe konulanlar kimlerse, bu kez “Biz niye gidiyoruz, bu kez sen git!” iması yapıyor olmasınlar? Kadr-u kıymetlerinin seng-i musalla'da takdirine pek gönüllü değiller.

    02 Eyl 2024 00:53