Muhalif ve günahkarlar(!) kime oy verir?

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    18 Mar 2024 14:13
    Putin'in Rusya'sında seçimlerin demokratik görünümün bir aksesuarı olduğu bizzat Dmitri Peskov tarafından deklare edildi. Aylar önce seçim tarihi hakkındaki belirsizliği dile getiren Peskov sonucu belli olan bir seçim için onca masrafın luzumsuz olduğu konusunda da haksız değil. Öyle ya, kazanacak belli olduktan sonra seçimin sıradan bir seromoni olmanın ötesinde ne değeri var?


    Belirli zamanlarda sırf adet yerini bulsun diye yapılan bu tür göstermelik seçimler, demokratik ortamın sunduğu ve o ülke insanlarının hem iktidar hem de muhalefete bayrak yarışı heyecanı yaşattığı el değiştirme zevki vadetmiyor. Yakın zamanda Azarbeycan'da yapılan seçimlerde başlarındaki sevimsiz lider neredeyse yüzde yetmiş oy ile yerini sabitledi. Ne kendisi sevinebildi ne de sözümona seçmenleri. Tabii ki, oylar sayıldı mı, o da meçhul. 


    Cümle alemin gözü önünde teşhir edilen düşük kaliteli demokrasi tiyatrosu diktatör severler için lidere bağlılığın tazelenmesi manasına geliyor. Putin'in seçime beş kala Rus halkına “Vatanperverliğinizi göstermek için sandığa gidin!” çağrısı işte bu bağlılığın tescili. Rusya'ya bağlılık ve Putin için ölmenin iki ayrı şey olduğunu ayırt edebilmek herkese nasip olmayacak.


    Sadece Rusya da mı? Yok canım! Saray'ın maaşlı holiganları, paşababalarına oy vermeyenleri “Günahkar Müslümanlar!” kategorisi ile isimlendirip “Günahkar Müslümanlara da ihtiyacımız var!” diyerek oy dileniyorlar. Sloganın açılımı “Saray'a oy vererek günahlarınızı hafifletin!” şeklinde olsa gerek. Muhalif ve günahkarların sessiz kalmalarından ya da olmadık bir refleks göstermelerinden ödleri patlıyor. Eh, madem Saray'a eman ve bey'at tazelenecek, geride kalanları toparlamak da partinin meczup takımına düşen bir görev.


    Putin muhalifi Navalny'nin hapiste sürpriz olmayan ölümünden sonra Peskov bu kez “Rusya demokrasisi dünyanın en gelişmiş demokratik yapısıdır. Ona dil uzatanlara asla müsamaha gösteremeyiz. Demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz!” demez mi?. Demek ki, Kremlin'in muhalif avcılığının haklı(!) bir sebebi varmış. Buna hem Putin hem de Peskov gönülden inanıyor olmalı. Son yapılan seçimde, sandık merkezlerinde seçmenlere her türlü izzet-i ikram sunulmuş ancak seçmenler oy pusulası ve mühür bulmakta epey zorlanmışlar. Şaka gibi değil mi? Putin Demokrasi'si öyle istiyorsa, seçmene konu mankeni olmanın ötesinde başka bir rol düşmüyor.


    Rusya'da yapılan seçimlerde Putin'e karşı yarışa girecek olan üç muhalif siyasetçiye, Kremlin ve patronunu eleştirmeyecekleri garantisi ile adaylık lutfedildi. Seçim öncesinde Putin'i eleştirenlerden biri hapiste diğeri de vergi müfettişlerinin gazabına uğrayıp oyun dışı bırakıldı. Rusya demokrasisinde işler sandıkta değil, kutup soğuğundaki nezarette bağlanıyor.


    Seçim öncesinde yürütülen bir başka propaganda da ABD'nin Rus seçimlerine müdahale edeceği söylentisiydi. Kremlin kendi seçmen tabanı arasında safları sıkılaştırmak için anti-Amerikan ve ABD düşmanlığını taze tutmayı ihmal etmiyor. İyi de sonucu belli ve kazananı kesin bir seçim için nefes ve enerji tüketmek pek akıllı bir yatırım değil ki. ABD'nin de çok umurunda olmadı. Bu yüzden olsa gerek aynen Kremlin seçimleri gibi İran seçimleri de Çemişgezek muhtarlık seçimleri kadar ilgi uyarmadı.


    Birkaç hafta önce, Cumhuriyetçi Parti'nin baba-kız duayen yüzlerinden Liz Cheney'nin kendi partisindeki radikal Trumpseverleri, Swift Taylor'a “National Trasure'dır ona dokunmayın!” diyerek uyardığını paylaşmıştık. Cheney, kendi partisinin muhtemel başkan adayı Trump'ın seviyesizce sataşmalarına karşı genç sanatçı ile aynı safta bulunmayı günah saymıyor. Rus muhalif  Navalny'nin Kremlin tarafından infazından sonra şu an Putin'e muhalefeti ile bilinen tanıdık sima, dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov. Seçimden bir kaç gün önce Putin bu muhalifini de terörist listesine aldı. Rusya için önemli bir kıymet olması gereken Kasparov'a şimdiye kadar kendi ülkesinden sahip çıkan olmadı. Dikta rejimlerde tiran ve despotlara bağlılığı dindarlığın bir parçası haline getirenler igrenç de olsa mevcut sistemin devamına razı olmayı dine ve vatana bağlılık sayıyorlar. 


    Muhalif ve günahkarlara(!) lider kültü devrilip, seçimlerin yeni değişimlere kapı aralayan bir vasıta haline gelene kadar arayışlarını sürdürmekten başka çare kalmıyor. İran ve Rusya'da olduğu gibi, seçmenlerin sandık ve oy kullanmaya gitmeme tercihleri ülkeye musallat olan diktatörleri bu yüzden endişelendiriyor olabilir. “Acaba başka arayışlar mı var?” endişesinin derinliğini tahmin bile edemezsiniz. Sandıktan yüzde doksanlık bir skor ile de çıksalar rahat değiller.


    Başına buyruk ve isyankar Nietzsche'nin çilesi hala bitmemiş! Tıka basa doymuş ve kazanmış olmanın rahatlığı ile alemi hizaya getireceğine inanan budala takımından nefret etmekte yerden göğe haklıymış! Bu akıl fukaralarının merhamet, ulufe ve bağışlarına muhtaç olmaktansa muhalif ve günahkar kalıp modern diktatörlerin uykularını kaçırmanın dayanılmaz konforundan asla vazgeçmeyelim.

    18 Mar 2024 14:13