NATO'ya devam!

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    15 Tem 2024 22:08

    Biden Hükümeti ile yıldızı bir türlü barışmayan Saray'ın, NATO vesilesi ile ABD'ye yaptığı resmi ziyaret, aradaki buzların eridiğine işaret etmiyor. Ancak mevcut iktidar şimdilik buna da razı. Aksi halde Amerika'ya giriş vizesi alamayan bazı devletliler gibi, “Biden'dan bir türlü davet alamıyor!” dedikodusuna malzeme olmaktan kurtulamayacak.


    Havuz medyası, hazret'i yolcu ederken yeni bir fetih debdebesi havasına giriverdi. Hollanda maçı sonrasında biraz neşeleri kaçtı ve Batı Fetihleri biraz gecikecek gibi ama olsun! O kadar yağlayıp gürlemek yanımızı kar kaldı. Sıradan bir maçı Doğu-Batı dikleşmesine çevirme gibi düşük ölçekli popülarismin derin tarihi köklerini deşelemeye niyetimiz yok. Bir buçuk asırdır sürdürülen Batı karşıtlığı jargonunun tatmin eşiği, sıradan bir maç galibiyetine kadar geriledi. Daha ne olsun? Kazansaydık Batı Emperyalizmi'ni kündeye getirmiş olacaktık.

     

    Mağlup olunca “Önümüzdeki maçlara bakacağız. Hakemler hakkında konuşmuyoruz ama, Batı bloğuna karşı iyi mücadele verdik!” avuntusu, bir sonraki milli maça kadar idare eder. Yaşadığımız coğrafyada malum idareciler elinde kaybetmenin kadere dönüştüğü gerçeğini tribünleri doldurup mehtere tempo tutan devletlilerden beklemek, biraz fazla iyimserlik olacak. Yenilgiden sonra nasıl teselli olduklarını tahmin edersiniz: “Aslında biz Haçlı ordularına karşı mağlup olduk!” Ne yani galibiyet olsaydı Salahaddin güzellemesi mi yapacaktık?

     

    Saray'ın NATO'ya devam mesajı verdiği anlaşılıyor

     

    Avrupa dönüşünde daha Air Force One'in motoru soğumadan ABD' ye yapılan ziyaret için önceden hazırlık yapıldığı belli. Basın ile paylaşılan ana başlıklardan, Saray'ın NATO'ya devam mesajı verdiği anlaşılıyor. İki başlıktan biri, NATO'nun bizzat müdahil olduğu Rusya-Ukrayna kirizi. Diğeri ise Saray'ın şahsi meselesi haline getirdiği Filistin-İsrail çatışması. Konu ile yakından ilgilenen ülkeler de Türkiye'nin bu konuyu iç siyaset için kullandığını fark etmiş olmalılar ki, Saray'ı işin dışında tutmaya özen gösteriyorlar. Konu hakkında Türkiye'nin kendisini konumlandırdığı yer, krizin sürmesini isteyen ancak herkesten çok barış taraftarı görünmeye çalışan ve bölgede teröre desteği bilinen ülkeler.

     

    İktidar ortağı milliyetçi kanadın, Batı ve ABD konusundaki omurgası biraz esnek. Hollanda maçı öncesinde “Milli takım maça çıkmasın, protesto edelim!” ucuzluğunu, “Biz niye gidiyoruz NATO ayağımıza gelsin!” restleşmesine çevirmediklerine dua edelim. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasından itibaren Kremlin tarafını tercih eden siyasi düşüncenin geçen süre içinde yeni pakt ve birliktelik arayışları pek netice vermedi. Milliyetçi ve döküntü Marksist dayanışması, şimdiye kadar NATO'nun alternatifi bir oluşum bulamadı. Saray'ın NATO çıkartmasına sessiz kaldıklarına göre “sukut ikrardandır!” hükmüne razı olacaklar.

     

    Öyle ya da böyle NATO'nun kuruluşu üzerinden üç çeyrek asır geçmiş. Dile kolay. İkinci Dünya Savaşı karmaşasının hemen ardından oluşturulan paktın modern zamanların en uzun soluklu beraberliği olduğu biliniyor. Doksanlı yıllarda Soğuk Savaşın fiilen bitmesinden sonra paktın ömrünü tamamladığı kanaatine varanlar, Putin’li Rusya için düşüncelerini tekrar gözden geçirmek zorunda kaldılar. Bu konuda kendi başına düşünme rüşdü gösteremeyen Türkiye ve Macaristan gibi pakta üye ülkelerin zaman zaman ortaya koydukları ikircikli tavırlara rağmen üyelikleri devam ediyor. Kimbilir belki de NATO'yu uzun ömürlü yapan, üye ülkelerin geçici hükümetlerine bel bağlamamış olması. Üç çeyrek asır içinde benzeri kötü örnekleri fazlasıyla görmüş olmalılar.

     

    Macaristan Devlet Başkanı Orban, Trump'ı ziyaret etmeye bayılıyor. Geçtiğimiz yıl içinde ABD'ye yaptığı ziyarette eski başkan Trump'ı Florida'daki meşhur malikanesi Mar-a-Lago'da görmeye gitmişti. Orban, geçtiğimiz hafta yapılan NATO görüşmelerinden sonra, 2024 ABD seçimlerinin Cumhuriyetçi Adayı Trump'ı ziyaret etmeyi ihmal etmedi.

     

    Havuz medyasında hayat sürüp NATO'ya rajon kesen akıl özürlüler, gelişmeleri takip edecek zihni insicamdan mahrumlar. “NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti!” diyen mi ararsınız “NATO bir yıl daha yaşamaz!” diyen Çin işi Nostradamus'lar mı? İyi de Saray, 2026'ta NATO'nun yıllık görüşmesinin Türkiye'de yapılmasını bir kazanım olarak imzaladı. Veliyyünimetleri ile ters düştükleri için kimbilir ne kadar pişman olmuşlardır.

     

    İsrail-Flistin meselesi neredeyse NATO ile yaşıt.  Bölgede bir Flistin Devleti Kurulması için üç çeyrek yüzyıl yetmedi. Krizin çözülmesini “İslam Ortak Pazarı, İslam Ülkeleri Paktı...” gibi içi boş ütopyalara bağlayan beceriksiz hükümet ve idareciler birer birer unutuldu. Diğer ülkeleri bilmem ama, hala seksenli yıllarda yaşayan ve havuz medyasının dini hislerini nakde çevirmeye çalışan içi geçmiş yazarlar 2023-2024 İsrail-Filistin meselesi için aynı ütopyoları tekrar etmekten utanmıyorlar.

     

    Bir şeye başlamanın en basit yolu, başkalarına bakıp benzerini taklit etmekten geçiyor. NATO'nun gereksiz olduğunu düşünüp, lokal problemlerine müdahale etmediği için anti-demokratik hırslarının hıncını pakttan çıkarmaya çalışanları kimse ciddiye almıyor.

     

    Yetmişbeş yıl çok badireleri geride bırakmayı başaran pakta ömür biçenlerin zihni kalitelerini görünce bir kaç çeyrek asır daha NATO ile yaşamaya devam edeceğimizden emin olabiliriz. Saray'ın da aynı kanaatte olduğunu tahmin ediyoruz.

     

    Bu arada NATO'ya üye ülkeler, olur da Trump ABD'yi paktan söküp alırsa, Amerika'sız bir NATO'nun yola nasıl devam edeceği konusunu çoktan görüşmeye başlamışlar bile.

    15 Tem 2024 22:08