Pek “yakınsamıyor!” gibi!

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    08 Eyl 2024 23:44


     

    Ana diliniz de olsa, bilim dallarının geliştirdiği terminolojinin çoğunu anlamakta zorlanmamız gayet normal. Sahanın uzmanları bir meseleyi izah ederken meramlarını anlatmakta ellerinden geldiğince aşina tabirleri kullanma durumundalar. Aksi halde bir şeyler konuşup hiçbir şey söylememek her zaman mümkün. Tıp öyle. Computer teknoloji öyle. Ekonomi bütünüyle öyle.

     

    Günlük hayatın dışında olan bir çok konuda fazla literatüre ihtiyacımız olmuyor. Doktorun yazdığı reçetedeki ilaçların muhtevasını merak edip de araştırmaya pek vaktimiz yok. Ağrımızı dindirmesi ilk önceliğimiz. Ekonomi için benzer şeyi söyleyemeyeceğiz, çünkü hayatımızın her yerine sirayet eden gelişmeleri yakından takip etmek günlük ebeveyn olmanın en birinci şartı ve vazgeçilmez günlük itiyatlarımızdan. Malum, “Yıkılası hanede evlad-u iyal var!” Sayın Ekonomi Bakanı'nın “Beklentiler hedefimizi yakınsıyor!” tabiri ile neyi anlatmaya çalıştığını bu yüzden merak ettik. Bunda anlamayacak ne var? Üç kelimeden oluşan bu izahın bütün kelimeleri Türkçe değil mi? Öyle de “Yakınsama” tabirinin maksadı ifadede yeterli olmadığı gün gibi aşikar. Eğer Sayın Bakan bununla, yeni hükümetin bir buçuk yıllık ekonomi karnesini ima ediyorsa ve biz de bunu doğru anladıysak o zaman “Beklentiler hedefleri pek yakınsamıyor gibi!” demek durumdayız.

     

    Ülkenin gerçek gündemi olan ekonomi ve hayat pahalılığı elden geldiğince gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor. Bahane tamamıyla akıl dışı; halkın psikolojisi bozulmasın! Eğer rakamlar abartı değil ve gerçekleri yansıtıyorsa, ki öyle olma ihtimali yüksek. İstanbul için belirlenen enflasyon rakamı yüzde 93. Hükümete bağlı kurumların bütün filtrelerinden süzüldükten sonra basın ile paylaşılan rakam bu. İstanbul özelindeki bu garip enflasyon rakamının Türkiye geneline düşen payı şimdilik gizli. Bu rakamların ardından Cumhurbaşkanı danışmanının futuristik enflasyon tahminine buyurun; “Hedefimiz enflasyonu tek haneye indirmek!”. Ee, bunu bir buçuk yıl önce vaat etmemiş miydiniz? Bakın elin oğlu sırtını Saray'a yaslayınca “yakınsama” ile falan uğraşmıyor. Ekonomiden sorumlu bakanın ürkeklik ve çekingenliğinin ciddi sebepleri olmalı.

     

    Enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra Ekonomi Bakanı'nın sessiz kalması elbette ki doğru olmazdı; “Aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş bekliyoruz!” temenni ya da beklentisinin Türkçe'ye tercümesi epey zor. Yani bu, araç sahiplerini benzin istasyonu nöbeti, emeklinin bir türlü gerçekleşmeyen zam beklentisi, değer kaybında Arjantin Pezo'su ile yarışan TL'nin acınası haline'' ya da hayat pahalılığına kısa vadeli bir fayda sağlayacak mı? Bakan'ın biraz ürkek ve  pesimistik enflasyon beklentisinde ne gariptir ki “Yakınsama” kendisine pek yer bulamamış.

     

    Sayın Bakan'a özel bir ilgimiz olduğu için takip ediyor değiliz. Zaten hazretin işi başından aşkın. Saray'ı mı memnun etsin? Merkez Bankası Başkanı'nın bir kazaya kurban gitmesine mi mani olsun? Belki dikkatinizden kaçmıştır. Eskiden basın açıklamalarında Sayın Bakan'ın yüzünden eksik olmayan tebessüm artık yok. Doğru cümle kullanmada ya çok zorlanıyor ya da halkın anlayacağı dili hala bulamadı. Bir ihtimal daha var ki, o hepsinden daha beter. Cümle düşüklüğü ya da manasız cümle gayretleri Saray ve hükümet ile hala belli bir rezonans yakalayamamış olmanın neticesi ise ifade acziyetinin yüze yansıması gayet normal.

     

    Mevcut kabinenin amiral gemisi görevi ile işe başlayan Ekonomi Bakanı'na büyük yatırım yapılmıştı. Hatırlarsanız o günlerde “Sayın Bakan'a hepimizin yardımcı olması lazım. Mahallemizin çocuğu! Ezdirmeyelim!” naifliği ile kolları sıvayan romantik tipleri ciddiye almamıştık. Ekonomi denilen hesap, kitap işlerini “Hadi şunu yokuş aşağı bir vurduralım belki çalışır!” ihtimalleri ile ayakta tutma ihtimali yok. İki senedir yokuş aşağı itiyorsunuz. Eğer teoriler tutmadıysa itekleyip durmanın manası ne?

     

    Ekonomi Bakanı'nın cebinde istifa dilekçesi ile gezdiği dedikoduları eksik olmuyor. Saray'ın ekonomi konusunda teklif ettiği, denediği, ve sonra da eline yüzüne bulaştırdığı bütün teşebbüslerin geride bıraktığı ağır enkazı temizlemek gibi imkansız bir işin altına girdiği malum. Bu konuda sevenleri, kamuoyu ve daha kötüsü Saray hala aradığını bulamadı. Her iki tarafın da yeni arayışlar içine girmesi gayet normal ama, bu geçişin Saray'a vereceği muhtemel tahribatı en aza indirmeyi ekonomik çöküşten daha önemli gören budala takımının önceliği farklı. Bu bakan gider bir diğeri gelir. Hep öyle olmadı mı?

     

    Geçtiğimiz hafta Saray Danışmanlarından biri Orta Vadeli Plan'ın (OVP) gidişatı ile alakalı gelişmeleri kamuoyu ile paylaştı. Saray'a bağlılıkta birbirleri ile yarışan kabine üyeleri durur mu? Onlar da planı sonuna kadar desteklediklerini açıkladılar.

     

    Sayın Bakan'ın bir kaç hafta önce istifa edeceğine dair haberlerin OVP konusunda kabineden farklı düşünmüş olması ile bir alakası olabilir mi? Konu ile alakalı-alakası herkesin kanaat belirttiği OVP konusunda Bakan'ın sessizliği dikkatimizi çekti. Sayın Bakan'ın “OVP hedefimizi yakınsamıyor!” diye düşünüyor olması kuvvetle muhtemel.

     

    Eğer kulislerde dolaşan dedikodular bir gün gerçeğe döner ve ekonomiden sorumlu bakan istifa ederse geride kötü bir ekonomi bırakıp gitmiş olacak. Saray ve çevresinin OVP gibi ne olduğu belli olmayan paralel başarılar ile görüntüyü kurtarma gayretlerini bir de böyle okumaya çalışın.

     

    Saray'ın ekonomiden sorumlu bakanın yedeğine düşmüş olma görüntüsünden ne kadar rahatsız olduğunu ve kendini tutmakta zorlandığını sadece yazarınız  değil, ona göre. Sayın Bakan bir kazaya kurban giderse, şimdi Saray'a karşı “Ekonomi Bakanını yedirmeyiz!” diyerek dirsek gösterenler kendilerine ölümlerden ölüm beğensin. Bizden hatırlatması.

    08 Eyl 2024 23:44