Uzayda caydırıcılık (!)

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    15 Eyl 2024 23:16

     

    Son haftalarda olduğu gibi lüzumsuz gündemlerin piyasayı meşgul ettiği demlerde iktidar ve hükümetler biraz nefes alır. Devlet-i aliye döneminde çıkarılan isyanların da ekonomik sıkıntıları gölgelemek için kullanıldığını yazan tarihçilerimiz var. Hala hayattalar. Mevcut iktidar da ekonomiyi düzeltmektense unutturup kulağı üzerine yatmayı alışkanlık haline getirdi. “Ekonomi demeyin de ne derseniz deyin!” bıkkınlık ve yorgunluğu her yerlerinden dökülüyor!

     

    Teğmenler üzerinden üretilen dedikoduların ne kadar ciddi olduğu konusunda şüphelerimiz izale olmuş değil. İktidarın havadan nem kapma kırılganlığının kendince sebebleri olmalı. Milli Güvenlik Toplantısı tutanaklarının daha mürekkebi kurumadan, mezuniyet sevincini biraz abartan çiçeği burnunda teğmenlerden bu derece işkillenmek biraz abartı değil mi? İşgüzar havuz medyası “İktidar hadiseyi ciddiye alsa iyi olur!” uyarılarında ısrar edince, hükümet kanadı da kendini bir şey yapmak zorunda hissetti.

     

    Geçmiş tecrübelerini biraz abartan karta kaçmış yazarların yeni bir “ihtilallerin anası!” endişesi de garip. Eğer varsa, üç beş kendini bilmez ve kimin askeri olacağına karar verememiş bir avuç yeni yetmenin tez elden önünü almak şart oldu! Belediye hoparlöründen ihtilal ve darbe ilanı yapmakta hükümet ve Saray icraatlarından. 15 Temmuz darbe senaryosuna ikna etmek için hala yemin-i billah ediyorlar.

     

    İktidarın kemer sıkma politikasında askeri harcamaları dışarıda tuttuğuna dair bir konsensus var gibi görünüyor. Harc-ı alem harcamaların başka bir izahı yok. Ekonomiden sorumlu bakanın sineğin yağını hesap edercesine uçana kaçana yüklediği yeni vergilerle vaziyeti toparlamaya çalışması boşuna bir gayret. Neden mi? Teğmen Kalkışması(!)' nın sahne aldığı şu günlerde iktidarın uzay ordusuna komutan ataması de ne ola ki? Yetmiş beş milyon dolara mâl olan uzay yolculuğunu gerçekleştiren delikanlıya sözüm ona uzay ordu yapılanmasında yeni bir görev verilmiş. Ne aciliyeti var ki? Aman uzay yarışında geri düşmeyelim!

     

    Komutan atandığına göre şimdi alt kademeleri, uzay teğmenlerinden başlatmak gerekecek. Herhalde onlara, alışılmış kılıçlar değil de futuristik uzay filmlerinden aşina olduğumuz ışın kılıçları falan imal edilir. Böyle iddialı bir çıkıştan sonra bütçe sınırlandırması gibi detay ve ayrıntılarla kimsenin neşesini bozmaya gelmez. Halk tabiri ile şimdi geriye, üç nal ile bir at bulmak kaldı.

     

    Uzay Ordusu'nun iş tanımı, görev ve sorumlulukları konusunda net bir şey yok. Kara, deniz ve hava kuvvetlerindeki hiyerarşik yapının benzerini tek kişilik bir personele uygulamak biraz zor olacak. Zaten bir rütbe de belirtilmemiş. Komuta kademesini “Uzay görmüş!” kriterine bağladığınızda ortaya korkunç bir bütçenin çıkması kaçınılmaz. Astronot olarak uzay yolculuğuna katılmak başka şey, saldırı ve savunma stratejileri geliştirecek bilgi ve tecrübe bambaşka şeyler. Dolayısıyla şu an için uzay ordusu projesi gibi olmayan bir orduya komutan atamak ekonomiden sorumlu bakanın neşesini kaçıracak yatırım kalemleri arasına girecek.

     

    Saray, savaş yatırımlarına saplantı denecek ölçüde ısrarlı davranıyor. Rusya'dan büyük tartışmalar sonunda alınan S-400'ler demode olmak üzere. Geçenlerde bizzat havuz medyasının paylaştığı haberde nerede ve nasıl saklanacağı konusunda kafaların hala karışık olduğu itirafları vardı. Suriye ile başlatılan siyasi görüşmeler savaş ihtimalini ortadan kaldırdığına göre Putin'e rica edip, hurda fiyatına geri iadeyi deneyebilirler. Ya da onlar depolasın ileri bir tarihte lazım olunca Saray yine sipariş verir. ABD'den alınan F-16'lar hakkında bir şey söylemek için henüz erken.

     

    Uzay ordusunun komuta kademesinde işe başlayan delikanlı oldukça heyecanlı. Yeni komutanın göreve başladıktan sonra basın ile paylaştığı “Uzayda caydırıcılığımız arttı!” mesajı,  ilk günün heyecan ve abartısı olsa gerek. Onbeş günlük bir uzay yolculuğunda Mars'ta Türk Kolonisi kurulduğunu falan da duymadık. Yoksa, Samanyolu'na nâzır bir kaç parsellik yer mi alındı dersiniz?

     

    Kendilerini Mavi Vatan ve Mavi Akdeniz projelerinin mimarı, teorisyen ve stratejisti sayan ekipten uzun bir zamandır ses soluk yok. Boş bir ütopyadan uyandılar mı dersiniz? Hiç de öyle değil. Emekli ve papyonlu ekip NATO'nun Türkiye'nin Akdeniz'deki üstünlüğünden rahatsız olduğu ve projeyi engellediğini iddia ediyor. Akıllarınca “Oynayacaktık ama yerimiz' dar geldi!” demeye getirecekler.

     

    “Genç Teğmenler Krizi”nin ardından apar topar uzaya komuta kademesi yerleştirmek biraz aceleye getirildi. Zaten mesele de neye mal olursa olsun “Who is the boss!” patronun kim olduğunu göstermek değil miydi?

     

    Genç kumandanın işi epey zor. Uçsuz bucaksız uzay boşluğunda başarı sergilemek kolay değil. İşin kötü tarafı onun “Oynayacaktım ama yer'im dar geldi!” deme gibi bir lüksü de olmayacak.

    15 Eyl 2024 23:16