Yeni bir 'oluşum' göz kırpıyor!

  • Kadir Gürcan
  • Kadir Gürcan
    14 May 2017 22:44

    En son vatandaşlık görevini yerine getirdiğimiz seçimlerin üzerinden uzun zaman geçti ama, bir hissim zihnimde takılı kaldı. En son yapılan referandum, usulsüzlük şaibelerinden kurtulamadığı için onu demokratik seçim kategorisine almayalım.

     

    Sandık başında, oy pusulasını görünce “Ya hu, adını-sanını duymadığımız ne çok parti varmış! Bu kadara ne gerek var!” teessürümde ne kadar yanıldığımı anlamak için, “Tek Adam!” dayatması karşısındaki çaresizliği iliklerime kadar hissetmem gerekiyormuş. Demokrasiyi benimseme konusunda zihnen, sınıf geçecek ortalamayı bir türlü tutturamıyoruz. Bir de, çok partili parlamenter sistem münakaşalarında lafı kimseye bırakmayız. Her siyasi partinin seveni var; çürük buğdayın bile kör alıcısı olurmuş. Fazla partiden zarar gelmiyor.

     

    Pusulada gördüğüm üç çeyrek asrı devirmiş bir isim, bizim liseli yıllarımızda da aktif siyaset yapıyordu. İdealist-ateşli gençler arasında da epey popülerdi. Kafayı “kadrolar”a takmıştı. Geçmiş gün, gençlik ideallerini köpürten menifestolarını topladığı bir el kitapçığı da vardı. Çok ısrar ederseniz, sempatizanlarının çok kullandıkları Ayet-i kerimeyi de söyleyebilirim. Ne yalan söyleyeyim “Hazret vefat etmiştir!” diye düşünüyordum. Orada kendi ismiyle özdeşleşmiş partisini görünce, buruk bir nostalji yaşadım. Kolay mı dört on yıl geçmiş. Türk siyasi hayatının verimsizliğine, çoraklığına rağmen, siyasi figürlerin uzun ve bereketli hayatlarıyla ne kadar övünsek(!) yeridir.

     

    Küçük kıvılcımlar, ilginç münasebetleri alevlendiriyor. Yakın zamanlarda Türkiye gündemine, külhanbeyi replikleriyle katkıda bulunan biri, en son “Beni kızdıracaksınız, medya sahibi yapacaksınız!” dedi. Kızgınlık ve asabiyetin böylesine pahalı tatminlerle teskin edildiği ülke vatandaşı olmakta bir ayrıcalık. O piyasada asabiyetlerin para değeri Dolar, Euro ya da daha muhafazakar gözüksün diye altın üzerinden işlem görüyor olmalı. Yoksa “Medya sahibi olmak!” marketten bir paket çay almaya benzemez.

     

    Kaç zamandır, sağa-sola savrulan, başındaki biçare liderin peşinde her gün küçülen  milliyetçi eğilimin, bir siyasi oluşumu tetiklemesi ihtimali, mevcut iktidarın gayr-ı memnun, küskün, parti içi muhalif döküntülerden beklenen “yeni oluşum” ihtimalinden daha güçlü duruyor. Birisi eski Reis-i Cumhur diğeri, zamanında parti sözcülüğü de yapmış iki siyasi figürün küllenen közlerini harlatmaya kimsenin nefesi yetmez. Biraz erken ama, bu iki siyasinin Türkiye de bir eğilim oluşturacak vizyonlarının kalmadığını görmek için daha ne olması gerekiyor?

     

    Bizim bahsettiğimiz, sözde milliyetçiliği de toparlayacak farklı bir fraksiyon. Parti içi beceriksizlerden değil. Muhtemel lider adayında şimdikileri hala iktidarda tutan hemen hemen her şey var; boy-bos, yürüyüş, kafa tutma, tehdit, şiddet, hapishane tecrübesi, gözünü budaktan sakınmama vaziyetleri; adeta modern zamanların Tatar Ramazan temsilcisi… “Son Osmanlı” deyip, kılıç artığı, savaş firarisi, Yeniçeri başıbozuklarını Osmanlı bakiyesi zannedenler için bulunmaz bir aday. Her ne kadar siyaset mutfağından çıkmasa da, en az şimdikiler kadar sokağın dilini bildikleri belli; “Kanınızla duş alacağız, falan'ı sallandıralım...” vecizelerinin (!) hangi derin hakikatlere tercüman olduğunu anlayamadık, vesselam.

     

    Eğer fazla “kızdırılınca...” medya sahibi olunuyorsa, asabiyetin dozajı biraz daha artırılırsa yeni bir siyasi parti neden kurulmasın? Her iki sektör de paraya bakıyor. Ayrıca, orada çalıştırılacak yazar-çizer türünden maaşlı fikir tacirlerinden bir kadro kurmak zor olmaz. Şimdiden çekirdek kadronun belli olduğunu bile tahmin edebiliriz. Güpegündüz, tutuklu bir gazeteciyi “sallandıralım...” tehdidi yapan malum şahsa karşı, erbab-ı kalemden ciddi bir ses yükselmedi. Veliyyü nimetlerinin “yürüşüne kurban olayım...” divaneliğine düşmüş zavallılardan başka ne beklenir? Ha yürüyüşüne kurban olmuşlar, ha silah tutan ele...

     

    Fedai, filinta, külhanbeyi, şehir magandası, mafyavari ilişkiler paydasında birleşen siyasi bir oluşumun Türkiye'de yaşanan sistem kavgalarına adaptasyonda sıkıntı çekmez. Devlet güç ve imkanlarını demokratik kurum ve kuruluşları-özgür medya, gazeteciler, akademisyenler...- bitirme yönünde kullanmanın ne demek olduğuna zaten şahidiz. Müstakbel yeni oluşumun parti lideri de zaten işe oradan başladı; önce akademisyenlere giydirdi, içerideki gazeteciler için yargısız infaz, hem de ne infaz, muhalif düşünenler için de kanlarıyla duş almaktan bahsetti.

     

    Ciddi şekilde zemin yoklaması yaptığını hissettiğimiz yeni oluşum, milliyetçi seçmen tabanının büyük bir çoğunluğunda da karşılık bulabilir. Mesele kısa, sert ve kan ile renklendirilmiş sloganlar ise, fazlası var eksiği yok. Medyaya yansıdığı kadarıyla muhtemel parti başkanı da genç görünüyor. Yeni oluşum uzun yıllar başkan sıkıntısı da çekmez. Alın size, bir asrı daha zayi edecek milliyetçi lider ve parti!

     

    Bir sonraki seçimlerde oy kullanma imkanım olursa, benim gözlerim yine o gençlik yıllarındaki  ateşli, “kadro” düşkünü siyasiyi arayacak. Oy vereceğim için değil, nostaljik buruklukluğumu tatmin için...

     

    [email protected]

    14 May 2017 22:44