Salyangoz hızında adalet Strazburg

  • Ertuğrul İncekul
  • Ertuğrul İncekul
    28 Haz 2022 09:49
    AİHM'in fikir babalarından Pierre-Henri Teitgen Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı’nın yaraları henüz sarılmaya devam ederken 1949 yılında AKPM'de yaptığı ünlü konuşmasında şu sözleri sarf etmişti: “Hiç kimse yıllar sonrasının geleceğine bakıp kendi medeniyetinin totaliterizm ve diktatörlüğe dönüşmeyeceğini ve ülkesinin böyle risklerden azade olduğunu iddia edemez. Bu nedenledir ki bizler önce davranıp, zamanı geldiğinde alarm çanlarını çalacak bir bilinci ve vicdanı oluşturmalıyız. Bu özel vicdan da ancak özel bir Avrupa yüksek mahkemesi yoluyla oluşturulabilir." İşte bu konuşmadan 10 yıl sonra nihayet 1959'da AİHM kuruldu. 

    47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır. Bir kişinin AİHM'ye başvurabilmesi için öncelikle kendi ülkesinde hakkını araması, yani iç hukuk yollarını tüketmesi gerekmektedir. İç hukukun alt üst olduğu Türkiye’de insan hakları ihlallerine maruz kalan, işkenceye uğrayan, kaçırılan, tutsak şekilde hapishanelerde olan yaşlı insanların, hamile kadınların, bebeklerin, tüm adalet arayışı içerisinde olan mağdur ve mazlumların sesini AİHM'e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) duyurmak için Avrupa’da yaşayan binlerce gönüllü 24 Haziran Cuma günü Strazburg’ da biraraya geldiler. Organizasyon #JusticeForALLinTurkey ,“Herkes için adalet veya geciken adalet, adalet değildir” sloganı ile 24 sivil toplum kuruluşu ve Peaceful Actions Platformu tarafından organize edildi. Farklı dünya görüşlerinden aktivistlerin katılımı, farklı ülkelerden milletvekillerinin destek mesajları ve Süvari'nin konseri ile renkli görüntüler yaşandı. 

    Sadistlerin, zalimin, diktatörlerin en sevdiği ses; ezdikleri mağdur, mazlumun ahıdır, acı çekmesidir. Bundan haz alırlar ve daha çok sertleşirler. En sevmedikleri de mağdur ettikleri insanların hakkını aramasıdır. Ezdikleri, yok etmeye çalıştıkları mazlumların hak arama motivasyonları diktatör ve avanelerini deliye döndürür. Avrupa’da kaplumbağa, azimle başarmayı sembolize eder. Bir gösterici kaplumbağa değil de salyangoz kılığına girerek “AİHM! Ben bile senden daha hızlıyım" mesajı verdi. Binlerce insan gür bir sesle adalet çağrısında bulundu. Türkiye’deki adalet arayışında olan binlerce insan sosyal medyadan teşekkür, tebrik mesajları ilettiler organize heyetine. Gelen destek mesajları adalet arayışı yürüyüşüne olan ihtiyacı açıkça ortaya koyuyordu;


    Costas Mavrides (Avrupa Parlamentosu Milletvekili): Bölgemizde bir ülke var; orada gazeteci olmak öyle tehlikeli bir iş ki kendinizi bir anda hapiste bulabilirsiniz. Barış yanlısı bir akademisyen olduğunuz için sonunuz cezaevi olabilir. Bu ülkede Kürt olmak, daha basiti demokrasi ve adalet taraftarı bir insan olmak yeterli, kolaylıkla “terörist" veya “hain" olmakla suçlanabilirsiniz. Bölgemizde bir ülke var, yüz binlerce kamu çalışanı adil yargılama olmadan işlerinden atılmışlardır. Bu ülkede milletvekilleri hapse atılıyor, belediye başkanları görevden alınıp “rejimin piyonları" ile yer değiştiriliyor. Yine bu ülkede yargı gücü hükûmetin siyasi arzularını dayatmak için bir enstrüman haline gelmiş. Bu ülke Türkiye; zalim bir rejimin yönettiği ve insanların adil bir yargılanma ümidi bile olmayan yer. Sessiz kalamayız! Sessiz kalmak, Türkiye’de yaşananlara ve tüm insanlığa karşı işlenen suçlara suç ortağı olmaya denktir! 


    Canne Kanimba: Paul Rusesabagina’nın kızıyım. Babam Ruanda diktatörlüğü tarafından kaçırıldı ve işkenceye uğradı. Terör ile suçlandı. Şimdi hukuksuz bir şekilde tutsak ve sesi kısılıyor çünkü babam demokrasi, adalet, barış, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için mücadele ediyor. Bu mücadelesine bedel ödüyor. Şimdilerde Türkiye’de 2 milyon insan benzer şekilde, haksızca “terör” suçlaması ile karşı karşıya. Bu onları susturmak ve hep birlikte desteklediğimiz değerleri yüksek sesle dile getirmelerini önlemek için yapılıyor, ben sizlerle beraberim. 


    Avrupa Birliği Parlamentosu üyesi Dietmar Köster: Avrupa Birliği haksızlığa uğrayan tüm gazeteci, aktivist ve kurumlarla beraber adaletsizliğe karşı saf tutmalıdır, çağrısında bulundu. 


    Avrupa Konseyi Meclis üyesi Andrej Hunko: Türkiye’de son yıllarda çıkarılan terör yasası ile yüz binlerce insan hüküm giydi. Bu yasa bir “sakız” gibi, öyle ki bu yasa ile hükûmeti eleştiren tüm muhalifleri hapse atabilirsiniz. 


    Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komitesi Başkanı Marie Arena: Türkiye’nin içinde olduğu durum gerçekten de çok endişe verici. İnsan Hakları Komitesi (DROI) ile Türkiye’ye gittik ve birçok sivil toplum mensubu ile, hâkim, avukat, gazeteci ile görüştük. Hepsi bize insan haklarını bu ülkede savunmak çok zor dediler. Türkiye’deki otoriter rejim tarafından binlerce hakim-savcının görevden alınması, hapisteki gazeteciler ve tabii ki siyasi mahkumlar, Kavala vakası bizim için çok endişe verici. 


    Efsane futbolcu Hakan Şükür: Bugün ben de sizlerle birlikte AIHM’in önünde olmak isterdim. Türkiye’yi çok seviyorum ama maalesef gidemiyorum. Anılarım, hatıralarım, dostlarımı çok özlüyorum. Türkiye’de bağımsız yargı yok, olmayınca da bireyleri koruyacak hiçbir şey olmaz. On yıl önce şu anki iktidarın insan hakları ihlallerine itiraz ettiğim için, hukuktan adaletten yana tavır koyduğum için ailemle hedef gösterildim, hakkımda kara propaganda yapıldı. Eşimin iş yeri taşlandı, çocuklarım tacizlere uğradı. Çalışma imkânlarım elimden alındı, aleyhimde yalan haberler yapıldı. Hakkımda açılmış bir iddianame ya da soruşturma olmamasına rağmen bütün mal varlığıma el konuldu, tıpkı birçok muhalif insana yaptıkları gibi. Canım babamı cezaevine koydular, hasta hasta çok büyük eziyetler çektirdiler. Hatta kendisi yurt dışından gelsin, kendisini salalım gibi iğrenç tekliflerle bana geldiler. Hukuki konuda vekalet verdiğim avukatımı dahi tutukladılar. Televizyonlarda adımı bile anmaya korkuyorlar. Yüz binlerce insan benim yaşadıklarımı yaşıyor.


    İngiliz Milletvekili Jeremy Corbyn: Sahneye çıkarak organizasyona destek veren Corby; “Dünyanın neresinde olursa olsun temel insan hakları korunmalı. Siyasal zorbalığa meydan okuyanlara destek olunmalı.” dedi. 

    Biz onu öldürmedikçe vicdan yanılmaz yargıçtır. Balzac

    28 Haz 2022 09:49