Türkiye Yahudileri

  • Ertuğrul İncekul
  • Ertuğrul İncekul
    16 Kas 2021 10:09
    Anadolu halkları olarak bizler bulunduğumuz ülkelerde azınlığız, göçmenleriz  artık.
    Yıllarca Türkiye’de azınlık olmak hep bir kabahat,eksiklik gibi görüldü hala da bu anlayış artarak devam ediyor. Bunun da ötesinde insanların özlük haklarına, insani haklarına bakılmaksızın düşmanca bir azınlık politikası izlendi ve körüklendi. Ötekileştirme devletin gizli ajandasında hep varoldu.
    Tarihimizde bir zamanlar azınlıklarla olan (dönemin dünya şartlarını gözönüne alarak) ilişkilerimiz ve entegrasyonumuz örnek teşkil ederken, uzun zamandır tarihe tehcirlerimiz, katliamlarımız ve düşmanca tavrımızla geçiyoruz. Gerçi kendi öz evlatlarına bunca zulümleri reva görenlerden de farklı bir muamele beklemek safdillik olur.
    Türkiye Yahudi Cemaati'nin önemli bir çoğunluğunu oluşturan  Sefaradlar Portekiz ve İspanya‘dan 15. yüzyılda gelmiştir. Türkiye’de 19. yüzyılda ikiyüz bin Yahudi nüfusu vardır  ama şu anda 1934 Trakya olayları ve değişik olaylar sebebiyle  onyedi bin kişiye düşmüştür.
    Genel olarak Türkiye Yahudileri Doğu Avrupa’dan gelenler, Portekiz ve İspanya’dan gelenler , Roma’dan kalan; Aşkenazlar, Sefaradlar, Romanyodlar gibi gruplara ayrılırlar.
    Dünyada toplam 14,5 milyon Yahudi vardır. Dünya nüfusunun binde 2 sidir. Ama nobel ödüllerinin % 20 sini Yahudiler alırlar. 7 milyon İsrail’de yaşıyor, diğer kalan çoğunluğu ise Amerika’da, sonra Arjantin ve  Kanada’da yaşarlar. Avrupa’daki Yahudiler antisemitizme maruz kalmışlardır. Amerika’da ise Yahudiler Amerika kurulurken kurucu üyelerdendir, ama belli kısıtlamalara yine de maruz kalmışlardır . Osmanlı’da Fatih’ten kanuni dönemine kadar Yahudiler kendilerini Altın Çağı diye tanımlarlar . Ufak tefek olaylar hariç olumsuz bir şey yoktur. 
    Mesela Yasef Nassi veya Yosef Nasi, Yahudi diplomat ve yönetici. Portekizcede João Micas olarak bilinen ve Dona Gracia Mendes Nasi'nin yeğeni olan Yosef Nasi, Sultan Süleyman ve II. Selim dönemi Osmanlısı'nın en etkili figürlerinden birisiydi. Padişahın finans danışmanı idi.
    Diğer bir örnek; Avram Kamondo İspanya’dan kovulan Sefaradların sonradan Osmanlı topraklarına gelen bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğmuş, büyümüş ve İstanbul’u terk ettiği 83 yaşına kadar hem cemaatine hem Osmanlı idaresine büyük hizmetlerde bulunan bir banker ve toplum lideri olacaktı. İstanbul maliyecilerinin sarraflıktan bankacılığa geçişinde çok önemli bir rol oynayacak, Galata’nın modern bir finans merkezi olmasını sağlayacak, Osmanlı’nın Kırım Savaşı’nda ordunun masraflarının büyük bir kısmının finansmanını üstlenecekti. Sadrazamlar ile girdiği çok iyi münasebetler neticesinde cemaati ile Osmanlı yönetimi arasındaki ilişkileri düzene sokmuş biri olarak da tarihe geçecekti. İstanbul’un çeşitli bölgelerinde ünlü hanlar inşa ederek, modern iş hayatının kurucuları arasına  girecek, İstanbul’un şehircilik mimarisine önemli katkılarda bulunan kimi eserlere imzasını atacaktı.
    Avram Kamondo son yıllarını geçirdiği Paris’te vefat edecek, vasiyeti üzerine naaşı, Osmanlı yöneticilerinin de katıldığı büyük bir törenle Hasköy’deki yaptırdığı anıt mezarda toprağa verilecekti.  (Kaynak; Şalom Gazetesi)
    Cemaatin dilleri Ladino’dur. Kendi nesillerine dillerini yaşatmak için mücadele veriyorlar.
    Zihni zenginlikleri ve eğitime, yenilenmeye verdikleri önem bir çok alanda olduğu gibi ticarette de Yahudi Cemaati'ni başarılı kılıyor. Yani birbirine tutkun ,birbirini destekleyen , birbirinin eksiklerini tamamlayan gruplar tüm kusurlarına ,eksiklerine ve baskılara rağmen daha yaşanır bir dünyaya doğru ilerleyebilirler.

    “Şairin şiiri zihni, mimarın yaptığı eser aslında kendisidir” der Emerson.
    Yaptıklarımız ve yaşadıklarımızla anılacağımız bir menzile doğru insanlık seyahatimiz devam ediyor . Dünya vatandaşlığı çizgisinde buluşmak, koşulsuz ve beklentisiz oturup konuşmak, bir araya gelmek çıkış noktamız olacaktır.

    Teklif ve önerileriniz için;
    Twitter: @ErtugrulIncekul 

    16 Kas 2021 10:09