KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER’İN TARİHİ SORUMLULUĞU
Geçen haftaki yazıda oligarkların (Rus ve Türk), seçimlerde AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı desteklemek için nasıl bir gayret içinde olduklarını anlatmaya çalıştım. Yazının sonunda da konuya bu hafta devam edeceğimi belirtmiştim. Ve bu haftaki yazıda da Rus lider Putin’e yakın trollerin Türkiye’deki gelişmeleri nasıl da an be an izlediklerini ve Aktrollerle nasıl bir yakın işbirliği içinde olduklarını yazacaktım…Bu konu tekrar ele alınabilir ! Ancak daha önemli bir gelişme var….hepimizin malumu olan olan konu !
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyetinin - başörtüsü konusunun da içinde olduğu Anayasa değişikliği teklifine ilişkin görüşmek üzere- sürpriz bir şekilde HDP’yi ziyaret etti. Ankara gündemi bir anda değişti… Erdoğan yine ters köşe yaptı, yine klasik Erdoğan siyasetini izledik ! Oysa aynı Erdoğan daha düne kadar HDP’yi teröristlerin partisi olmakla suçluyordu. Hatırlayın 2022 Ramazan ayında Saray’da yüksek yargı organlarına verdiği iftar yemeğinde HDP’nin mutlaka kapatılması gerektiğini ilişkin adeta talimatlar veriyordu. Ve MHP lideri Bahçeli ! O değil miydi “HDP mutlaka kapatılsın” diyen, Bahçeli değil miydi , HDP ile ilgili hazırlanan iddianamede eksikler olduğu için geri gönderen Anayasa Mahkemesi’ne tehditler savuran ! Ah siyaset ah kişiliksiz siyaset ! Kim ne söyler veya ben daha önce ne dedim demez bu tür siyasetçiler. Çıkarı için herşeyi yapar….
“Denize düşen yılana sarılır” atasözü burada yine gerçek oluyor. Teşbihte hata olmasın, hiçbir şekilde HDP’yi yılana benzetmek gibi bir derdimiz yok, olamaz da ! Ama AKP-MHP ve yandan çarklı BBP üçlüsünün terörist yuvası olarak gördüğü HDP’nin ipine sarılmaları boşuna değil. Zira kaybediyorlar, hem Cumhurbaşkanlığı hem de TBMM seçimlerini çok net olarak kaybediyorlar. Anket sonuçlarını burada verecek değilim, anket şirketlerinin son verilerini sosyal medyadan öğrenebilirsiniz. Ortalama sonuçlara göre Cumhur ittifakı yüzde 36-38 bandına sıkışmış durumda. Millet İttifakı’nın oy oranı da yüzde 41-43 arasında. Yani iki ittifak da ilk turda Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanımıyor. Her şey ikinci tura malıyor. Hal böyle olunca HDP belki de tarihinde hiç olmadığı kadar belirleyici olacak. Kaç defadır bu sütunda yazdık, HDP nasıl İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında kilit rol oynadı ise aynen öyle de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve dahası TBMM’de çoğunluğun sağlanmasında önemli bir rol üstlenecek. Kuşkusuz HDP yöneticileri son gelişmeleri çok iyi okuyor. Siyaset büyük oranda “kazan kazan” sanatıdır, onlar da bunu kendi çıkarları adına artıya dönüştürmek isteyecektir. PKK lideri Öcalan’ın hapis şartlarının iyileştirmesinden tutun da Edirne’de hapis yatan eski HDP eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bırakılması hatta HDP hakkında açılan kapatma davasının düşürülmesine kadar… HDP’li belediyelerin AKP iktidarı tarafından atanan kayyumlar tarafından yönetildiğini hatırlayacak olursak belki de HDP tüm bu kayıplarını kazanca dönüştürmek isteyecektir. Peki HDP, AKP ile anlaşır mı ? Buna şimdiden “evet” demek çok zor. Zira Erdoğan’ın ne kadar yanar döner olduğunu en iyi HDP’li siyasetçiler biliyor. Çözüm Sürecini, hem de en güçlü olduğu bir dönemde MHP lideri Bahçeli’yi yönlendiren ulusalcı-milliyetçi kesimin baskısı ile sonlandıran Erdoğan’ın bu tavrı hala unutulmadı…Hendek olayları unutulmadı, HDP’li belediyelere kayyum atanması unutulmadı. Demirtaş’ın tutuklanması unutulmadı. O Erdoğan ki kendi emriyle AKP’li bakan ve yöneticileri Dolmabahçe’de HDP’lilerle görüşürmeye gönderirken birkaç gün sonra bu görüşmenin kabul edilemez olduğunu açıklamıştı. Bu görüşmeden haberdar olmadığı yalanı söyleyecek kadar ileri gitmemişti Erdoğan ! AKP lideri bu yönleriyle kendini o kadar çok açık etti, o kadar yalan söyledi ve o kadar zikzaklar çizdi ki bırakın HDP üst yöntemini en basitinden bir HDP seçmeni bile Erdoğan’ın güvenilmez olduğunu bilecektir.
Erdoğan’ın HDP adımını bir çok açıdan ele almak gerekir. Ben AKP’nin HDP’ye yönelik adımları aynı zamanda Erdoğan’ın perde gerisinde PKK lideri Öcalan’la bir anlaşmaya varması olarak okuyorum. Erdoğan bir adım atıyorsa birkaç açıdan plan yapmıştır. Tek kurşunla kuş katliamı yapmasını seven bir liderdir Erdoğan. Burada da birinci adım olarak HDP’yi sağdan yaklaşarak kendi yanına çekmek isteyecektir Erdoğan. Eğer bunda başarılı olursa Erdoğan’ın açık bir şekilde Öcalan kartını ileri sürmesine gerek kalmayacaktır. Eğer bu adımdan bir sonuç çıkmaz ve HDP Erdoğan ile anlaşmaya yanaşmazsa bu defa daha sert olan süreç işleyecektir. Erdoğan, Kürt seçmenini bölmek, küskün hale getirmek ve hatta seçimleri boykot etmesini sağlamak için Öcalan kartını yoğun olarak kullanacaktır.
HDP böyle bir anlaşmaya evet der mi, böyle olası bir anlaşma hem Demirtaş hem de HDP tabanında nasıl bir karşılık bulacaktır ? Bu çok önemli bir ayrıntı. Bu konunun ayrıca irdelenmesi gerekiyor. HDP içindeki kanatların tavırlarına bakmak gerekiyor. Kuşkusuz şöyle bir gerçek de var, Erdoğan’ın HDP’ye bunacağı bütün kazanımları HDP, Erdoğan ve iktidarını göndererek ve Millet İttifakı ile birlikte hareket ederek de kazanabilir. Zira Erdoğan’ın HDP’yi istediğini aldıktan sonra satmayacağına ilişkin bir garanti yok. Zira bunu şimdiye kadar çok defa yaptı…yine yapar !
AKP heyetinin HDP ziyareti de bir de şu açıdan bakmak mümkün. Erdoğan’ın HDP adımı aslında HDP kadar Millet İttifakı’nın elini de güçlendirmiştir. Nasıl ki Erdoğan, AKP’li bakan ve milletvekillerinin HDP’yi ziyaret etmesine onay vermişse aynen öyle de Millet İttifakı da aynı adımı atmalıdır. Demem o ki Millet İttifakı, Erdoğan’ın verdiğ ibu pası gole çevirmelidir, bu konuda cesur hareket etmek zorundalar ! Özelilkle CHP lideri Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Akşener….Madem ki Bahçeli’nin ifadesiyle AKP heyetinin Meclis’te tesil edilen bir parti olan HDP’yi ziyaret etmesinde bir beis yoktur, madem ki Bahçeli’nin ifadesi ile HDP’nin CHP’den bir farkı yoktur…Öyleyse yapılması gereken tek bir şey vardır….CHP lideri Kılıçdaroğlu hiç vakit kaybetmeden HDP genel merkezini ziyaret etmelidir, hiç vakit kaybetmeden Demirtaş’ı Edirne cezaevinde ziyaret etmelidir… Ve Kılıçdaroğlu’nun atacağı bu adımlar İYİ Parti lideri Akşener de siyasi risk alma konusunda en az Bahçeli kadar cesur olmalıdır. Madem ki daha düne kadar şeytanlaştırdıkları HDP’ye güzellemeler düzen Cumhur İttifakı bu yolu açtı, Millet İttifakı da aynı yoldan gitmelidir. Bir türlü cesaret edemedikleri “HDP ile birlikte yürüyoruz” sözünü söylemelidirler. Keşke bunu Cumhur İttiakı’nın kendilerine sundukları bu altın pas öncesinde yapabilselerdi.
Seçimlere az kaldı… Erdoğan ve Bahçeli seçimi kaybetmemek için her türlü değişim, dönüşüm ve geri vites yapılabileceğini ortaya koyuyor. Erdoğan ve Bahçeli hiç çekinmeden hiç gocunmadan ve ilkelerini hiçe sayarak bunları yaparken Millet İttifakı’nın HDP konusunda havanda su dövmesinin bir anlamı ve getirisi yoktur. 2015 Kasım seçimlerini HDP ile kavga ederek kazanan Erdoğan, şimdi de barışarak bunu sağlamaya çalışıyor.
Şunu unutmamak gerekiyor ; Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından daha önemli olan tek şey CHP ve İYİ Parti’nin HDP ile birlikte yürüme kararlılığıdır….Yoksa “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçer!”