14-28 Mayıs 2023 TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok gergin bir ortamda geçti. Seçim sonuçları, Yüksek Secim Kurulu’nun tavrına ilişkin ayrıntılar ileriki zamanlarda gün yüzüne çıktıkça aslında bu seçimlerin ne kadar şaibeli olduğu da ortaya çıkacak. Ancak toplumdaki muhalif kesimin bu seçim sonuçlarını şimdilik kabul etmekten çaresi bulunmuyor. Geriye yönelik çok eleştiri yapılabilir; CHP Lideri Kılıçdaroğlu doğru aday mıydı, AKP Lideri Erdoğan’ın ikinci dönemi değil miydi, muhalefet neden aday olmasına onay verdi, neden adaylığına yönelik toplumsal itirazları organize etmedi?
Dahası Millet İttifakı’nın seçim güvenliği çalışmalarının nasıl bu kadar tel tel döküldüğüne ilişkin eleştiriler yapılabilir. Muhalefetin bunları düşünmek için zamanı var. Kuşkusuz benim de bu konuda önemli tespitlerim var, ancak bu tespitleri yaparak bu sayfayı bir anlamda gereksiz yeri işgal etmek istemiyorum. Ama şunu ifade edemeden de geçemeyeceğim: Birinci tur öncesi kalp işareti ile kalpleri kazanma stratejisini uygulayan Kılıçdaroğlu nasıl oldu birinci turdan sonra bu kadar aşırı milliyetçi söyleme tutunmak zorunda kaldı. Ümit Özdağ gibi bir insana mecbur olmak ne demek? Ben ikinci tur seçimlerde sandığa gitmeyen seçmenin ağırlığının Kürt seçmenler olduğunu düşünüyorum. Zira veriler de bu yönde… Yani seçimlerin başından bu yana dik duran Kürt seçmeni küstürdü Kılıçdaroğlu…
Muhalefetin hatalarına yönelik çok şey söylenebilir. Ancak benim asıl konum; Erdoğan’ın yeniden seçildikten sonra Saray bahçesinde, yine nefret söyleminin ağır bastığı o konuşması. Dahası on binlerce AKP’linin Selahattin Demirtaş’a atfen "Selo’ya idam” sloganı atmaları. AKP seçmeninin “Selo”ya idam” sloganları Erdoğan’ın Kürt hareketine yönelik sürdürdüğü sert politikayı daha da ileri götüreceği anlamına geliyor. Seçimlere milletin yarısını terörize ederek hazırlanan Erdoğan, anlaşılan o ki bu politikasını yine devam ettirecek. Zira 10 ay sonra yapılacak bir yerel seçim var. Erdoğan açısından TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak kadar 2019 yılında kaybettiği İstanbul ve Ankara seçimlerini de kazanmak çok önemli… Anlaşılan o ki Erdoğan, 10 ay daha bu bölücü dilini, nefret dilini sürdürecek.
Erdoğan’ın özellikle Kürt siyasetine yönelik söylemlerini daha da sertleştirmesi PKK’nın da eylemlerine başlamasına neden olur mu? Yani Türkiye yeniden bir kaos ortamına girer mi? Bu konuda ciddi endişelerim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise; seçim sürecinde HDP ile işbirliğine yapan Millet İttifakı’nı (CHP, İYİ Parti, DP, SP, DEVA ile Gelecek Partisi) PKK ile hareket etmekle suçladı. Erdoğan’ın yakın gelecekte bu sert üslubu sürdürmesi özellikle Kürt ve sol hareket üzerinde bir gözaltı ve tutuklama sürecini de beraberinde getirebilir. Nitekim HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Murat Aydın’ın seçimlerden hemen iki gün sonra 30 Mayıs 2023’te tutuklanması bu sürecin bir işaretidir.
HDP’lilere yönelik gözaltı ve tutuklamaların genişlemesi PKK’nın da eylemsizlik kararını kaldırmasına neden olabilir. Nitekim PKK daha önce HDP’lilere yönelik operasyonları gerekçe göstererek eylemler yaptı. PKK’nın 26 Eylül 2022’de Mersin’deki eylemini bu şekilde tanımlamak mümkün. Mersin saldırısını düşük dozda planlayan PKK bu saldırı ile MİT’in kendi militanlarına yönelik suikastların önüne geçmeyi amaçladı. Ancak kasım 2022’de yapılan taksim saldırısı ile daha ileri bir boyutta mesajdı. PKK, 6 kişinin yaşamını yitirdiğini 13 Kasım 2022 Taksim saldırısı ile de AKP iktidarına gerektiğinde kanlı eylemler yapabileceğinin mesajını verdi.
AKP lideri Erdoğan, sadece Kürt seçmen ve HDP üzerinde değil sol seçmen üzerinde de baskısını arttırması sürpriz olmaz. HDP’nin kimyasını bozmayı hedefleyen Erdoğan’ın hedefinde CHP de ilk sırada bulunuyor. Zira CHP’nin birliğinin dağılması, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun parti içi muhalefetin harekete geçirilmesi ile istifaya zorlanması Erdoğan için önemli. Seçim süreci CHP içindeki Erdoğan aparatlarını açıkça ortaya koydu. Erdoğan, CHP Milletvekili Tuncay Özkan’a vaat ettiği 95 milyon dolarla sanıyorum sadece seçimleri kotarmayı amaçlamamıştır, böyle olsaydı Tuncay’a 10 milyon dolar bile fazla gelirdi. Şimdi merak edilen şu; Tuncay, seçimlerde rolünü çok iyi oynadığına göre 95 milyon doları alacak mı? 95 milyon doları Tuncay’a verenlerin ikinci hamlesi ne olacak, Tuncay’ı CHP liderliğine mi hazırlayacaklar yoksa Tuncay’a veya Tuncay’ın belirleyeceği başka bir isme parti mi kurduracaklar? 95 milyon doların büyük bir kısmı burada mı harcanacak? Yakın zamandaki gelişmeler bize bu soruların cevabını verecek!
Erdoğan cehennemi ile tanışmaya hazır olun
Yazıyı uzatmayacağım; 28 Mayıs’ta yeniden seçilen Erdoğan, 31 Mayıs’ta da Mart 2024 seçim sürecini başlattı bile… Siz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu verilen hapis cezası ile siyasi yasak kararının İstanbul Bölge İstinaf Mahkemesi’nde onanmasını nasıl değerlendirdiniz ki ? E sırada Yargıtay aşaması var diyorsanız… O gün de gelir efendim, Yargıtay da onar!
Peki sırada ne var? Artık dokunulmazlığı olmayan ve hakkında Meclis’te 40 dosya bulunan Kılıçdaroğlu mu, yoksa seçim öncesinde hesabını sormakla tehdit ettiği İYİ Parti Lideri Akşener mi var? Kılıçdaroğlu ve Akşener’e yargı yolu açılır mı? Hayır mı, emin olmayın! Tayyip Erdoğan saltanatını pekiştirinceye kadar her riski göze alacaktır. Demirtaş’a 7 yıldır hapiste tutan, İmamoğlu’na siyasi yasak sürecini başlatan Erdoğan için eğer gerekiyorsa Kılıçdaroğlu ve Akşener’e yargı yolunun açılması zor olmayacaktır! Sadece siyasi rakipleri mi? Tabi ki hayır… Erdoğan gözünü biat etmeyen İslami cemaat, tarikat ve derneklere de kestirmiş durumda. Onun için Süleyman Efendi Cemaati’nin bir kısmı çok rahat değil!
Erdoğan tam biat istiyor, tam biat hem sorgusuz sualsiz biat… Onun için Erdoğan cehennemi ile tanışmaya hazır olun! Ve bu tanışma sizi “keşke!”lerle buluşturacak. ”Keşke!” diyecekseniz keşke! Yazıyı burada noktalıyorum. Zira sözün fazlası aptala söylenir! Sizler ise benim ne demek istediğimi çok iyi anladınız.