Çocukları Anne Babalarından ayırmayın

  • Numan Yılmaz Yiğit
  • Numan Yılmaz Yiğit
    05 Eki 2023 09:21
    Türkiye ve sosyal medya da Abdülkadir ve  Nurcan ARSLAN’ın  Edirne de tutuklanması , toplam 6 çocuk 5 tanesi beşiz çocukların  ise karakolda, anne babadan ayrı ,sahipsiz kalmanın acısıyla  feryat-ı figan etmeleri   izleyen herkesin vicdanını sızlattı. Diğer taraftan  annesi tutuklu çocukların sembolü haline gelen ve bir kanser türü olan Ewing Sarkom hastalığıyla mücadele eden 6 yaşındaki Yusuf Kerim Sayın-Allah rahmet eylesin-  hayatını kaybetti. Bunlar yıllardır devam eden 15 Temmuz sözde darbe iftirasının arkasında bıraktığı sosyal ,aile yapısının enkazından  son birkaç gündür yaşanan facialar. Abdülkadir ve  Nurcan ARSLAN’ın tutuklanmalarının tam da AHİM kararı akabine denk gelmesi AHİM’ e karşı bir mesaj mı yoksa öyle mi denk geldi bu bilinmiyor. Fakat hangisi olursa olsun neticede altı çocuk şu anda anne babasız kaldılar. 

    Türkiye’de şu anda çocuk hakları ve insanlık paydasında buluşan bütün ehl-i vicdan  Abdülkadir ve  Nurcan ARSLAN’ın tutuklama kararını, kanser hastası iken vefat eden  Yusuf Kerim’in annesine  kavuşmasının uzun süre engellenmesini konuşuyor. 15 Temmuz darbe bahanesi ile mağdur olan ve halen de mağduriyetleri devam eden yüzlerce çocuk var. Bunları ‘Tutsak Bebekler‘ twitter  hesabından takip edilebilir. Bu dönem de yaklaşık olarak 750 ye yakın çocuk koğuşlarda hapishanede büyüdü. Bunun yanında  anne veya babası hapishane de olup da dışarıda kalan annesiz veya babasız büyüyen çocuklar ise hesapta yok.
       
    Doğduğunda iki-üç yaşında veya altı yedi yaşında olan  çocuklar altı yedi yıldan beri anne babaları ile beraber aynı sofrada oturamadılar. Onlarla el ele tutup bir çarşı pazara veya parka gidemediler. Onların yüzüne bakıp gülen ,onları bir gül gibi öpüp koklayan ,onlarla oynayan, başlarını okşayan  ,nazlarını çekip katlanan, ağladıklarında gözyaşlarını silen, sevinçlerini paylaşabilecekleri bir anne babaları olmadı. Onlar anne babalarının ellerini tutup gezen arkadaşlarını gördükleri zaman için için ağladılar. Bayramlar geldi geçti herkes neşe ve sevinç içinde  anne babasına koşarken bu çocuklar hapishane yollarında binbir zahmetle anne veya babalarını ziyaret yollarına  düştüler. Anneye sarılmak onun kokusunu içine çekmek bir çocuk ve onun kalbi ruhi gelişimi, insaniyete yükselmesi için ab-ı hayat gibi iken onlar şimdi bundan mahrumlar. Ya anne için evladını koklayamamak, sarılamamak ve kucaklayamamak ne demektir? Bunu tarife imkân var mıdır? Bir çocuk için yaslanacağı ,dayanacağı bir babanın olmayışı nasıl bir duygudur? O çocuklardan biri şöyle demişti’ Ben babamı o da benim büyümemi göremedi.’ Bu çeşit bir mahrumiyet ben de ilk defa bir farkındalık oluşturdu. Babası yıllardır hapishane de olan bir kız çocuğunun başını  okşayan yakın akrabası olan bir büyüğü ,o kızın o hisle gözyaşlarına boğulduğunu anlatmıştı. Bu veya buna benzer ne trajediler yaşandı hala da ,yaşanıyor ,çocuklar dünyasında.
    Bütün bunlara sebebiyet veren kişileri anlamak mümkün değildir. Bu insanlar ne yaşıyorlar acaba diye insan merak ediyor.
    Bir devlet kin ve nefretle değil, sevgi ve şefkatle yönetilir. İnsanlar suç işleseler de devlet hissiyatla hareket etmez ve cezayı adilane uygular. Kurban da hayvanı keserken bile ‘ihsan’ la yapılmasını emreden bir dinin mensupları olarak insana bilhassa masum çocuklara yapılacak muameleler insani, dini ,hukuki ,evrensel değerler çerçevesinde olmalı değil midir? Yetkililer  vicdanlarını yitirdikleri gibi empati duygularını da mı yitirdiler? Konu sadece 750 çocuk meselesi değildir. Bu çocuklara yapılan muameleler ,yapanların insanlığının ,Müslümanlığının sorgulanmasına sebebiyet vermektedir. Bu hadisenin manevi radyoaktif tesirleri dindar görünümlü kişiler üzerinden direkt olarak dinin de itibarsızlaşmasına neden olmaktadır. 

    AKP ve temsilcileri kamuoyunda ‘Siyasal İslam’ı temsil ettikleri iddiasıyla siyaset yapmaktadırlar. Bunun manası ‘Biz Müslümanız, bizim hedefimiz Anayasa ve kanunlar çerçevesinde ülkeye ve bilhassa İslam’a hizmet etmektir’ demektir. Yani bu partinin hiçbir faaliyet ve söyleminin dolayısıyla da bu söylem ve çalışmalarının neticelerinin anayasa, kanun ve İslamiyet’in esaslarıyla çelişmemesi ona  uygun olması  ,ona hizmet etmesi ,ona destek vermesi gerekir. Halbuki istatistikler ve müşahedeler  AKP iktidarı döneminde dinin, dini düşüncenin, dindarlık ve Müslümanlığın ,ahlakın, ailenin , nesillerin  imanının güçlenmesinden daha çok  , tam aksi olarak maalesef ciddi bir düşüş yaşandığını göstermektedir. Dini emir ve yasakların ferdi ve içtimai hayatta korumayı hedeflediği ve usulu’d din de de ’Usul-ü hamse’ olarak ifade edilen ‘Din, Nesil, Mal, Can, Akıl’ ın korunması konusunda tam bir aksü’l amel yaşandığı bugün aklı başında herkes tarafından ifade edilmektedir. Bu zihniyetin varlığı artık dine hizmet etmemekte, bilakis  dine tahrip hesabına işlemektedir. Her halde bir ülke işgal edilseydi ancak bu kadar milli manevi değerler tahrip edilebilirdi. Fakat bu sefer düşmanlık hariçten değil dahilden geldi. Suret-i hak’ dan göründü.

    İşler sonuçlarına göre değer ve kıymet kazanır. Yirmi küsür yıldır hükmeden bir anlayışın amellerinin neticelerine bakıldığı zaman ürpermemek elde değildir. Usul’ d Din açısından bakıldığında bu kadar sene bu kadar emek neticesinde , dinin hedeflerine ulaşma/koruma  noktasında yüzeysel birkaç camii açılışı vb. dışında hiçbir ileri adım atılamadığı artık kendi iç kamuoyunda da seslendirilen bir husus haline gelmiştir. Toplumun en temel değerlerinde ciddi problemler yaşanmaktadır. Aile ve  neslin bozulması, dinin ve dindarın itibar kaybetmesi  ,Can ve mal güvenliğinin yok olması , milletin akıl sağlığının bozulması gibi hayati konularda toplum alarm vermektedir. Bu olumsuz neticeler Müslüman olduklarını iddia etseler de  muktedir zihniyetin nifaka dair irtikap ettikleri amellerin bir neticesi olması kuvvetle muhtemeldir. Ülke de maalesef aile kurumu çatırdamaktadır. Dindar olması ,dindar olarak yetiştirilmesi gereken nesiller Siyasal İslamcı olduklarını iddia eden zihniyetin dine ve ahlaka ters davranışlarıyla sarsılmış ya deizme ya da ateizme kaymış durumdadır. Sadece ‘F…Ö’ borsasında değil, bunun dışında da göze kestirilen insanların mallarına çökülmüş mal ve mülkiyet güvenliği kalmamıştır. Mafya ve benzeri yapıların önünün  açılmasıyla , uyuşturucu ve cinsel sapkınlıklar yaygınlaşmış, genç nesillerin dini ve akli sağlığı tehlikeye atılmıştır.

    Fakat onların konuşmalarına, hazırladıkları raporlara, kamu spotlarına, istatisklerine, propaganda ve reklamlarına  bakıldığı zaman her şey çok güzel, güllük gülistanlıktır .Dünyevi işleri allayıp pullamayı ve insanları bunlarla kandırmayı gayet iyi bilirler. Bütün bunları yaparken de yeminlerine  ,samimiyetlerine   Allah’ı şahit göstermekten de utanmazlar. Yani Allah’ı kendi dünyevi çıkarları için kullanmaktan çekinmezler. Allah’ı bile his ,heveslerine alet edebilen bir anlayıştan insana, insani değerlere, dine dini disiplinlere aldırış etmesi beklenebilir mi? İç de  kalbi hayatlarında  insani duygularını yitiren bu insanlarda şefkat, merhamet, acıma,  sevgi ,saygı gibi insani, dini duygular hükmünü yitirmiş, yerini  kin nefret ve düşmanlık duyguları almıştır. Katı kalpli bu insanların halleri gerçekten ibretamizdir.’İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah'ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır.(Bakara ,203)’ ayetinin muhtevası sanki bu durumu resmetmektedir.

    İnsanlarla beraber oturup kalktıklarında, kamuya açık alanlarda birlik, beraberlik, vatan millet sevgisi, insanlık ,vicdan ,ahlak, vb. deseler de kendi aralarında   hep menfaat ve çıkar konuşmaları, toplantıları ,kulisleri yapar, ülke ve ülkenin insani, mali varlıklarını nasıl pay edeceklerini planlarlar.‘Senin yanından ayrılınca, ülkede fesat çıkarmaya çalışır, Ürünleri ve nesilleri mahvetmek için uğraşır. Allah, elbette fesadı (bozgunculuğu) sevmez.(Bakara ,204) Bu âyette ülkenin istikbalinin en önemli iki rüknüne dikkat çekilmektedir. Maddî hayatın, ekonomik hayatın esası ürün, manevî hayatın esası ise yeni nesillerin iyi yetiştirilip eğitilmesidir.(Suat Yıldırım)Şu dönemde   maalesef  ülkede tarım bitirildiği gibi nesillerin maddi manevi sağlığı da bitirilme noktasına gelmiştir. Onlar için insanın bir kerameti, saygınlığı yoktur, olduğu görülmemektedir. İnsanlara halayık(köle) gibi davranan, kullanan  bir anlayıştan medeniyet, estetik, ahlak, insani değer beklemek abestir.

    Bütün bunları gören ve sosyal medyada ‘böyle olmamalı ‘diyen her kesimden pek çok insan var. Fakat her seviyede yetkili kişilere , müessir olabilecek dini diyaneti bilen aklı başında insanlara önemli vazifeler düşmektedir. Çobanlar bile koyun ile kuzuyu  birbirinden ayırmazken bu neyin aklı , vicdanıdır ki anneler ile evlatlarını ayırabiliyor. İslam hukukunda ,diğer hukuk sistemlerinde ,  savaşta bile,  düşman tarafının kadın, çocuk, yaşlı insanları saldırmadıkça koruma altına alınırlarken bunca başörtülü Müslüman kadınlar , evlatları, bebekleri ile hapislere atılıyor, anne baba , çocuklarından ayrılıyor, yavrular annesiz babasız bırakılıyor. Bu gerçekten insanın havsalasının almadığı bir uygulamadır. Zulüm ve haksızlığın kadın ve çocuklara ulaşması zulmün son kertesidir. Bu kadar insanın ahını alan bir kişi ve ülke iflah olmaz. Biz , buna inanıyoruz. Aileyi ,nesli korumak, sıla-i rahme dikkat etmek maddi manevi sosyal ekolojik dengenin en önemli blokajıdır. Bu blokajın yıkılması semavi ve arızi bir kısım bela ve musibetlerin çağrısı olacağını Allah Resulü (sav)"Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân'dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." (Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 16)buyurarak anne babayı evladından  ayıran , akrabalar arası bağları koparandan Allah’ın rahmetinin uzak olacağını ifade buyurmaktadır. Ülke de sıkıntı sıkıntı üzerine ise azıcık maneviyatı olan ,maneviyata inanan Müslümanlar bunun sebebini başka bir yerde değil  bu zulüm ve haksızlıklarda aramaları , hatalarını  telafi etmeleri gerekmektedir.

    Dileriz bu zulüm ve haksızlıklara kısa bir zamanda dur denilir.


    05 Eki 2023 09:21