İnsî ve cinnî şeytanlarla iş tutanların yeni planları

  • Nurullah Kaya
  • Nurullah Kaya
    21 Nis 2022 10:37

    Uzun süredir sessizce bekleyen PKK, sanki bir yerlerden emir almışçasına tekrar sahaya çıkmaya hazırlanıyor gibi. Örgütün üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, Türkiye’deki büyük şehirlerde terör saldırıları yapacaklarını açıklayarak bunu ilan etmiş oldu. Bursa ve İstanbul'daki patlamalar ile Kocaeli’deki saldırı hazırlığı gözleri PKK'ya çevirdi. Bu durum ciddi oy kaybeden AKP’nin ve derin ortaklarının daha önce yaptığı gibi tekrar terör eylemlerini ateşleyip sandığa gitme planı mı yapıyor? Sorusunu akıllara getiriyor.  


    Aslında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son aylarda yaptığı birçok açıklamaya göre PKK diye bir şey kalmamış, hepsinin kökü kazınmıştı. Soylu, en son Van’da yaptığı konuşmada PKK defterini kapattıklarını adeta höykürürcesine ilan etmişti. Soylu, bu açıklamaları yaparken yandaş medya, AKP muhalifleriyle PKK'yı bir arada gösteriyordu. Örneğin, Duran Kalkan’ın aynı konuşmasının içinde CHP, İYİ Parti ve DEVA Partisi’yle ilgili söylediklerini, “PKK muhalefete dostlarımız dedi” şeklinde manşetlerinde yer veriyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili “İmamoğlu, PKK yandaşlarını destekliyor… PKK’lılara iş veriyor… ” gibi haberleri de ihmal etmiyordu. İmamoğlu’yla ilgili soruşturmalar belirli bir aşamaya gelmişti bile. Daha önce birçok belediye başkanını bir gecede görevden alan Erdoğan, kendince doğru zamanı gördüğünde İmamoğlu’nu görevden almakta hiç zorlanmaz.  


    Soylu ile Erdoğan’ın farklı planları olduğunu bilmeyen yok. Erdoğan ve derin ortaklarının inceden inceye işlettiği PKK kartına karşı Soylu’nun ısrarla PKK bitti söylemini dile getirmesi hem de İmamoğlu’yla ilgili PKK soruşturmaları yapması tuhaf. Soylu, PKK konusunda Türkiye’nin batısına ayrı bir siyasi eylem doğusuna ayrı bir siyasi eylem izliyor. Birbirinden tezat olan iki yüzlü bu sinsi siyasetin altından bakalım ne çıkacak hep birlikte göreceğiz. 


    Siyasette bunlar yaşanırken TSK, geçtiğimiz günlerde Kuzey Irak'ta PKK'ya yönelik büyük bir operasyon başlattı. MSB, yaptığı açıklamada "Terör yuvalarının kilitleri tek tek parçalanıyor. 19 PKK’lı öldürüldü. " derken ardından Hulusi Akar, helikopterleri, İHA'ları, SİHA'ları överek yaptıkları operasyonu ballandırarak anlattı. TSK, bir anda PKK’yı ana düşman ilan edip saldırıya geçmişti. Yandaş medyada ise ocağa koydurulan PKK'yla ilgili yemeğin tariflerini vermeye başlamıştı bile. Sözde terör uzmanları bir anda televizyonlarda ve gazetelerde boy gösterip Kocaeli ve Bursa’daki eylemleri birbiriyle 
    bağlantılı olduğunu belirten açıklamalar yaptı bile.


    Bugün oynanmak istenen oyunun daha iyi anlaşılması için şimdi sizi biraz geriye, 2014 tarihine götürmek istiyorum. Yaklaşık 6 yıl görev yaptığım Güneydoğu Anadolu’da terör örgütü PKK’nın hem dağ kadrosunun hem de şehir yapılanmalarının nasıl profesyonelce (resmi/gayrıresmi-içeriden/dışarıdan) yönetildiğini birçok kez gördüm. Bunun en güzel örneklerinden birisi de 2014 yılındaki Kobani Olayları'dır. 


    6-8 Ekim arasında her gece Gaziantep sokaklardaydım ve bu eylemleri yakinen takip ettim. Hatta PKK’lılarca darp edildim ve kameram kırıldı… Son derece planlı hazırlanmış eylemler, gençlerin yaptığı basit sokak protestolarının çok ötesinde büyük bir provakasyondu. Birçok hadisenin yaşandığı ve insanların hayatını kaybettiği eylemler sanki büyük bir kalkışmanın küçük ve kontrollü bir denemesi gibiydi. Bu eylemleri planlayanlar istese o gece yüzlerce insanın ölümüne sebep olabilirdi. Belki de bu istenmiş ve planlanmıştı ancak başarılamamıştı. Çünkü o dönem sahada görev yapan aklıselim güvenlik kuvvetleri bunu önlemeyi başarmıştı...


    Kobani Olayları’nın akabinde Türkiye seçim atmosferine girmişti. Belki de birileri Kobani’den beklediklerini alamamıştı. (Bugünlerde bunu sıcak tutma girişimleri de var) Erdoğan’ın ve bakanların yolsuzlukları AKP’nin hızla oy kaybetmesine neden olmuştu. 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybeden AKP ve anlaştığı derin ortakları iktidardan gitmek istemiyordu ve bunun için her şeyi yapmaya hazırdı. Önce masada sinsi bir koalisyon planı devreye sokuldu ve Türkiye hızla seçime götürüldü. Sahada ise bir anda eylemler patladı. Adeta AKP’ye can simidi gibi yetişen terör eylemleri Türkiye’ye kâbus dolu 5 ay yaşattı ve 1 Kasım 2015’te AKP tekrar zirveye oturdu. 


    Seçim kararından sonra devlet ile PKK arasındaki çatışmalar alevlenmişti. 6 Eylül’de Dağlıca’daki PKK saldırısında 16 asker yaşamını yitirmişti. 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar gerçekleşmişti. Ceylanpınar’da polisler öldürülmüş, Suruç'ta düzenlenen saldırıda 33 kişi yaşamını yitirmişti. Patlama sonrası olay yerine gittiğimde uzun süre kendime gelememiştim. Her yer parçalanmış et parçasıyla doluydu. Ankara’daki tren garındaki saldırıda 102 kişi yaşamını yitirmişti. Saldırı Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısı olarak kayıtlara geçmişti… “400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün" diyen Erdoğan’la, “Şimdi Ankara'daki terör saldırısı (10 Ekim 2015) sonrasında anket yaptık oylarımızda bir yükseliş trendi var. Önemli olan burada bizim hedefimiz AKP’nin tek başına iktidarı elde etmesi” diyen Davutoğlu’nun bu açıklaması o dönemi en iyi anlatan itiraflar olarak tarihe geçmişti. 


    Yaptığı yanlışları bir başka yanlışla telafi etmeye çalışan Erdoğan, tüm siyasetini seçim kazanmak ve başkan olmak için ortaya koyuyordu. Terör kartı ve milliyetçilik duygularını çok iyi kullanan Erdoğan, ortaklarıyla bu kez Hizmet Hareketi’ni terörist ilan ederek 15 Temmuz’u planlamış ve başkan olmayı başarmıştı. Ancak Hizmet Hareketi’ne yaptığı soykırıma karşı hiçbir şiddet eylemi alamadı. Şimdi yaklaşan seçim öncesi PKK kartını tekrar çıkardı. Çünkü PKK’yı kimlerin yönettiğini ve nasıl karşılık alacağını biliyordu. Adeta Erdoğan’a gollük bir pas veren Duran Kalkan’ın dünkü bu açıklamasına/jestine! bakalım Erdoğan, nasıl yanıt verecek. 


    Erdoğan, seçim ve düşman stratejisini sadece bir plan üzerine kuran biri değil. Çok fazla hamle yapan ve hepsini ayrı ayrı sahaya süren ve nabza göre birini öne çıkaran bir strateji izliyor. Ayrıca işleri yolunda gitmediğinde anında dün dediğini bugün inkâr edebiliyor. Bu yüzden bu kesin olacak diye düşündüğünüz bir planla siz zaman kaydederken o çoktan yeni planını devreye sokmuş oluyor. Bunu iyi okuyamayanlar yanılgıya düşebiliyor. Dolayısıyla eğer PKK veya Murat Çetin’in Tehlikeli koz: Suriyeli mülteciler! başlıklı yazısında değindiği gibi mültecilerle gerilim işi tutarsa bu yarayı kanatır. Kontrollü bir darbede yaptı ki hayli tecrübeli sayılır. Şimdilerde dışarıda Ukrayna meselesini de kullanarak Batı’ya yakın görünüyor. Avrupa ve ABD’den gelebilecek eleştirilerin önüne geçmiş durumda. Suriyelilerin geri dönmesi Batı’nın da işine gelir. Yaklaşan seçimler öncesi sadece içeriye odaklanmak istiyor. PKK ve milliyetçilik konusunda eğer anketler istediği gibi gelmezse hemen yukarıda yazdıklarımızı dondurucuya kaldırır ve başka bir planı devreye sokar. Tüm bunlar ve daha bilmediklerimiz insî ve cinnî şeytanlarla iş tutan insanların planı, Allah’ın planı nedir onu hep bilikte göreceğiz. Konuyla ilgili Hocaefendi’nin  Şahsiyet yetimliğinden kurtuluş başlıklı yazısındaki şu cümleleri de hatırlatmak isterim; “Şeytanlar, insanlara, insanlar da şeytanlara baş döndürücü, şatafatlı, siyasîler ağzı ile öyle parlak sözler söylerler ki, insanın büyülenmemesi, hipnoza tutulmuş gibi olmaması mümkün değildir. Dolasıyla toplum ve toplumlar çapında bir illüzyon yaşanır. Birileri, kendi çarpık akılları ile topluma hükmederler; birileri de alkışlar, onların arkasından sürüklenir giderler… Öyleyse, insî-cinnî şeytanların yol kesme gayretlerini bir realite olarak kabul etmeli ve Allah’a sığınarak hiç durmadan yürümeli!...”

    21 Nis 2022 10:37