İsar kavramının Fethullah Gülen Hocaefendi'nin eğitim felsefesindeki yeri

  • Orhan Keskin
  • Orhan Keskin
    17 Eki 2025 11:04


    Bu yazıda, İslâmî bir ahlâk erdemi olan îsâr kavramını Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eserlerinden örneklerle açıklamaya; kavramın Batılı etik düşüncede karşılığı olan başkalarını düşünme ilkeleriyle nasıl örtüştüğünü ve Hocaefendi’nin eğitim felsefesiyle nasıl bütünleştiğini ortaya koymaya çalışacağız. Sonuç kısmında ise îsâr’ın çağdaş eğitim açısından taşıdığı potansiyel değeri ele alacağız.

     

     

    İsâr, İslâm ahlâk geleneğinde “başkasını kendine tercih etme” anlamına gelir. Bu erdem, bireyi yalnızca kendi menfaatine değil, insanlığın ortak iyiliğine yönlendiren yüksek bir ahlâkî bilinçtir. Fethullah Gülen Hocaefendi, îsâr kavramını iman, ahlâk ve hizmet bütünlüğü içinde yorumlamış; “İmanla, kalbî hayatla, Allah’a yakın olmakla, şefkatle, yaşatma duygusuyla çok yakından irtibatı bulunan îsâr ruhuna bugün çok ihtiyacımız vardır. Evet, günümüzde heva ve hevese bakan yönü itibarıyla dünyayı içindekilerle birlikte elinin tersiyle itebilecek, sadece yaşatmak için yaşayacak ve “Allah’ım! Başkalarını yaşatmaya vesile olacaksam yaşamamın bir kıymet-i harbiyesi olabilir. Yoksa ben başkalarına bir yararı olmayan ve onlarda bir diriliş duygusu hâsıl etmeyen bu anlamsız hayattan tiksinti duyuyor, Sana sığınıyorum. Beni bu ağır vebal altından kurtar.” diyecek babayiğitlere ihtiyacımız var.” yorumuyla ele almıştır.

    Bu yazımızda, Hocaefendi’nin eserlerinden yapılan alıntılarla îsâr kavramının teorik ve pratik boyutu incelenecek, Batılı etik düşünürlerin görüşleriyle karşılaştırılarak evrensel yönü tartışılacaktır.

     

    İsâr Kavramına Hocaefendi’nin Makalelerinden Bir Bakış


    Fethullah Gülen Hocaefendi’nin eserlerinde îsâr, imanla ahlâkın kesiştiği bir nokta olarak sıkça vurgulanır.

     

    “İnsanlığa Hizmet Izdıraplı Bir Yoldur” başlıklı yazısında; insanlığa hizmetin kolay bir yol olmadığını, “fedakârlık, mahrumiyet ve zaman zaman yalnızlık” gerektirdiğini belirtir. Ona göre bu gerçek isar ruhu hizmet insanın kendini aşmasıyla mümkündür: “İnsanlığa hizmet düşüncesini taşıyan herkes, vazifesinin kutsi, seferin uzun, yolların da yokuş olduğunu ve bu yolda, çeşitli şirretliklerle karşılaşacağını, her köşe başında ölümle burun buruna geleceğini, bir canî, bir serseri gibi hakarete uğratılacağını; hattâ çok defa insanca yaşama haklarından mahrûm bırakılacağını bilip, bu kutsiler yoluna öyle baş koymalıdır. Yoksa, bir kısım çilesiz ham ruhların, çok ehemmiyetsiz sıkıntı ve mahrumiyetlerden ötürü, yol ve yön değiştirme ihtimâlleri vardır.”

     

     

    “Kalbin Zümrüt Tepeleri’ne Ulaşmak” yazısında Hocaefendi îsârı bir ruh terbiyesi süreci olarak görür. Kalbin saflaşması, başkaları için yaşama bilinciyle mümkündür:

    “Kalbin zümrüt tepelerine tırmanmak, nefsi aşmakla, başkalarının saadetini kendi saadetine tercih etmekle mümkündür.”

     

    “Nefis Terbiyecisi Olarak Fethullah Gülen Hocaefendi ve Kalbin Zümrüt Tepeleri” Bu analiz yazısında Hocaefendi’nin nefis terbiyesi anlayışı özetlenirken îsârın ahlâkî olgunluk için bir mihenk taşı olduğu belirtilir.

    Ayrıca; “İnsanlığa ait problemlerin çözümünde îsâr hasletinin yeri ve önemi nedir ve Îsâr hasleti nasıl kazanılabilir?” sorusuna Fethullah Güle Hocaefendi ; “Başkalarını kendisine tercih etme mânâsına gelen îsâr, yitirdiğimiz en önemli değerlerimizden biridir. Bugün fert ve toplumlar arasında yaşanan herc ü mercin, ihtilâf ve iftirakların, insanların birbirini kabul edememesinin ve sindirememesinin arkasında îsâr ruhunun ölümü vardır. Bu ruhun ölmesinin sebebi ise kalbe ait değerlerin bozulmaya yüz tutmasıdır. Çünkü kalb fesada uğrayınca bütün insanî değerler, insandaki ahsen-i takvime ait yazılar ve tuğralar silinip gider ve şeytan da insanın düşünce dünyası üzerinde daha rahat oyununu oynar. Bu açıdan Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Helâller bellidir haramlar da bellidir.” şeklinde başlayan hadis-i şerifin sonunda şöyle buyurmuştur: “Dikkat edin! Cesette öyle bir et parçası vardır ki, o sıhhatli olunca beden de sıhhatli olur, o bozulunca beden de bozulur. Aklınızı başınıza alın! İşte o, kalbdir!” (Buhârî, îmân 39; Müslim, müsâkât 107) yorumuyla isar ruhunun kalp hayatıyla irtibatını dile getirmiştir.

     

     

    İsâr ile Batı Etik Düşüncesindeki Paralellikler


    Îsâr kavramı, Batı düşüncesinde “altruism” (özgecilik), “etik sorumluluk” ve “kategorik imperatif” kavramlarıyla benzer bir çizgide yer alır.

     

    Immanuel Kant’ın “kategorik imperatif” ilkesi, insanı asla araç değil, amaç olarak görmeyi öngörür. Bu, Hocaefendi’nin îsâr anlayışındaki “insanı yüceltmek, başkasının mutluluğunu öncelemek” ilkesiyle örtüşür.

     

    Emmanuel Levinas’ın “Öteki’nin yüzü” felsefesi, insanın varoluşunun temelinde sorumluluğun bulunduğunu savunur. Hocaefendi’nin “öteki için yaşamak” çağrısı bu anlayışla güçlü bir benzerlik taşır.

     

    Peter Singer’ın “etkin özgecilik” teorisinde olduğu gibi, Hocaefendi’ye göre de sahip olunan nimet, başkalarıyla paylaşılmadıkça anlamını yitirir.

     

    Albert Schweitzer’in “yaşama saygısı” ilkesi de Hocaefendi’nin “yaşatmak için yaşamak” vurgusuyla neredeyse aynı insani zeminde buluşur.

     

    Bu benzerlikler, îsârın yalnızca İslâmî bir erdem değil, insanlığın ortak vicdanının bir ifadesi olduğunu gösterir.

     

    Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Eğitim Felsefesi ve İsâr’ın Pratik Boyutu


    Hocaefendi’nin eğitim anlayışı, îsâr kavramının ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Onun gözünde eğitim, bilgi öğretimi değil, insan inşasıdır. Hizmet insanı “Örnekleri kendinden bir hareket.” prensibiyle, başkaları için yaşama ve yaşantısıyla örnek olma yaklaşımını ortaya koymalıdır.

     

     

    Topluma Açılan İsar Boyutlu Eğitim


    Hocaefendi, okulların yalnız bireyi değil, toplumu dönüştürmesi gerektiğini savunur. Eğitim kurumları, din, dil, ırk farkı gözetmeden insanlığa hizmet eden birer “iyilik ocağı” olmalıdır. Bu yönüyle onun eğitim modeli, Batı’daki service learning (hizmet yoluyla öğrenme) yaklaşımıyla paraleldir.

    Îsâr’ın ideal boyutu kadar, uygulamadaki zorlukları da dikkate alınmalıdır. Hocaefendi’nin vurguladığı gibi, hizmet yolunda fedakârlık kolay değildir. Bu yolda bireyin motivasyonunu koruması, içsel disiplinini sürdürmesi, manevî dayanaklarını güçlendirmesi gerekir. Ayrıca îsâr’ın evrensel düzeyde anlaşılması, kültürel farklılıkların ötesinde ortak bir vicdan dili gerektirir. Hocaefendi’nin Hizmet Hareketi anlayışı, bu dili üretmeye çalışan küresel bir eğitim ve diyalog tecrübesi olarak değerlendirilebilir.

     

    Fethullah Gülen Hocaefendi’nin îsâr anlayışı, imanla yoğrulmuş, akılla dengelenmiş bir insanlık idealidir. Bu anlayış, hem Doğu’nun manevî derinliğiyle hem de Batı’nın etik düşüncesiyle kesişen bir insani çizgi oluşturur.

     

     

    Sonuçta îsâr, yalnızca bir İslâmî kavram değil; evrensel bir insanlık lisanıdır. Hocaefendi’nin eğitim felsefesi bu lisanı çağımıza taşımış, insan merkezli bir medeniyet tasavvuruna dönüştürmüştür.

    17 Eki 2025 11:04