Günümüzdeki süreç ve kaderi plan

  • Prof. Dr. Osman Şahin
  • Prof. Dr. Osman Şahin
    29 Kas 2024 11:46

    GÜNÜMÜZDEKİ SÜREÇ VE KADERİ PLAN

     

    Daha önceki yazıda, Üstad Hazretlerinin Şefkat Tokatları Risalesi’nde ele aldığı, günümüzdeki kudsi olan iman ve Kur’an hizmetlerinin kerametlerinden, hizmet ortamının ve hizmet edeceklerin hazırlanıp o işe sevk edilmeleri, engellerin ortadan kaldırılması ve hizmetlere zarar verebileceklerin kötülüklerinin ortadan kaldırılması ve bunların tokatlanması konusuna başlamıştık.

     

    Bu yazıda bu örnekleri sahabe efendilerimiz (radıyallâhu anhüm), peygamber varisleri ve günümüzdeki süreç üzerinden vereceğiz.

     

    SAHABELER

     

    Allah Rasûlü’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) arkadaş olacak ve onun davasını O’ndan devralıp hakkıyla yaşayarak tebliğ ve temsil edip sonrakilere en mükemmel bir şekilde devredebilecek donanımdaki insanları da Allah (celle celâluhu) seçip hazırlamıştır.

     

    Allah Rasûlü’yle en mükemmel şekilde temsil edilip tebliğ edilen İslâm, O’ndan (sallallâhu aleyhi ve sellem) sonra da bu tebliğ ve temsili en güzel şekilde ortaya koyup devam ettirebilecek olan sahabelerle (radıyallâhu anhüm) hakiki manada devam edebilirdi.

     

    Hazret-i Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ashabının bu konumuna ve bu konumlarının hakkı olan, onlara gösterilmesi gereken saygı ve hürmete vurgu yapmışlardır: 

     

    “Muhakkak ki, Allah beni ve ashabımı seçti. Onlardan bana vezirler, yardımcılar ve akrabalar kıldı. Kim onlara lanet ederse, Allah’ın laneti onun üzerine olsun! Meleklerin ve bütün insanların laneti de o kimsenin üzerine olsun! Allah kıyamet gününde onların kurtuluşu için ne bir fidye ne de bir yardımcı kabul etmez!”

     

    Hadis kitaplarında, Hazret-i Abdullah İbn Mesud’dan (radıyallâhu anh) gelen rivayette de bu hakikate parmak basılmaktadır:

     

    “Allah, kendisine kullukla serfiraz olanların kalblerine baktı, baktı da, Hz. Muhammed’i (sallallâhu aleyhi ve sellem) seçti ve mahlukatına nebi olarak gönderdi. Sonra da insanların kalblerine baktı (ve O’na ümmet olabilecek, kendisi gibi ısmarlama insanlar olarak) O’nun ashabını seçti; (Ebû Bekir’i seçti, Ömer’i seçti, Osman’ı, Ali’yi, Zübeyr’i, Talha’yı, Abdurrahman İbn Avf’ı, Ebû Ubeyde İbn Cerrah’ı seçti (radıyallâhu anhüm)) onları dininin yardımcıları ve peygamberinin vezirleri yaptı.”

     

    PEYGAMBER VARİSLERİ

     

    Allah (celle celâluhu) hiçbir zaman dinini sahipsiz bırakmamış, peygamberlerden sonra da onlara vâris olabilecek peygamber varisleri göndermiştir. Benzer şekilde onların döneminde de Allah (celle celâluhu) dini hizmetlerin yapılabilmesi için gerekli olan ortamı ve şartları hazırlamış, hizmet edecekleri bu işe sevk etmiş, engel olabilecek şeyleri ve düşmanları bertaraf etmiştir.

     

    Peygamber varisleri ve onların etrafında toplanıp destek olacak bir topluluk her zaman olmuştur. Kıyamete kadar bunun böyle olacağı Buhari ve Müslim’de geçen bir hadis-i şerifte haber verilmektedir:

     

    “Dünyanın ömrü olduğu sürece, Allah’ın emri gelinceye (kıyamet kopuncaya) kadar, ümmetimden hak üzere galip ve daima dine omuz veren bir cemaat   bulunacak; bulunacak ve dine sahip çıkacaktır. (Yani din, hiçbir zaman yeryüzünden bütünüyle silinmeyecektir.) Kendilerine muhalefet edenler, onlara hiçbir zarar da veremeyecektir.”

     

    “On dört asırlık İslâm tarihinde, din-i mübin-i İslâm’ın yeryüzünden, insanların kalbinden silindiği, desteksiz ve muavenetsiz kaldığı bir dönem hiç olmamıştır ki! Evet tarih, ona omuz veren bir cemaatin bulunmadığı dönemlerden bahsetmiyor. Geçmişi bırakalım; dinin ve ona sahip çıkanların en çok ve en şiddetli hücumlara maruz kaldığı şu yirminci asırda bile din ortadan kaldırılabilmiş midir? 

     

    Maamafih, bu ‘cemaat’i belli bir gruba ve zamana hasretmemek, mânâya daha uygun olsa gerek. Her zaman bulunmuştur bu cemaat. Bir zaman Şam’da.. bir zaman başka bir yerde.. bir zaman Ömer İbn Abdülaziz’in etrafında.. bir zaman İmam Gazzâlî Hazretleri’nin çevresinde bir zaman İmam Rabbânî’nin, bir zaman Mevlâna Halid-i Bağdâdî’nin ve bir zaman da bir başkasının arkasında bulunmuştur ve bulunmaya da devam edecektir…”  (Bazı mevzû hadisler ve günümüzde mevzû damgası vurulan sahih hadislere misaller)

     

    İmam-ı Rabbani Hazretleri, dönemin hükümdarı tarafından hapse atılmış ama bu hapis hayatı esnasında hükümdarın oğlu Cihan Şah ona mürid olmuş ve böylece Müslümanlar, Cihan Şah ve ondan sonra gelen oğlu zamanında rahat etmişler ve İslâm adına büyük işler yapılmıştır.

     

    Hazret-i Bediüzzaman, Isparta civarına gelmeden önce, ona hakiki ve halis talebe olabilecek keyfiyete sahip olacakları onun bulunduğu beldelerde hazırlamıştır. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin İzmir’e geldiğinde Hizmet davasını yüklenebilecek olan omuzların orada hazırlanmalarında da aynı durum vardır. Bu konuyu sonraki yazılarda örneklendireceğiz inşallah.

     

    Hizmet Hareketi’ni bitirmek adına yapılan bütün saldırıların ardında Hizmet Hareketi’nin daha güçlü bir şekilde devam etmesi, yeni imkanların ve yeni sahip çıkacakların ortaya çıkması ve yeni yeni açılımların ve fetihlerin gerçekleşmesi gösterir ki günümüzde Hizmet Hareketi ve insanlarının yaşadığı bu ifritten sürecin arkasında da Allah’ın (celle celâluhu) “kaderi planda” hazırladığı nice nice güzellikler ve fetihler vardır. Bütün yaşanılan hadiseler, Allah’ın kaderi planda takdir ettiği neticelerin ortaya çıkmasına hizmet etmektedirler.

     

    “Kudsi iman ve Kur’an hizmetinin üçüncü kerameti ise şudur ki: Hizmet’te hâlisen çalışanlara fütur geldiği vakit şefkatli bir tokat yerler, intibaha gelerek yine o hizmete girerler.”

     

    Hazret-i Bediüzzaman Şefkat Tokatları Risalesi’nde Hizmet’te çalışanlarda ihmaller, gevşeklik, tembellik ve kenara çekilmeler baş gösterdiğinde, onların şefkat tokatları yiyerek tekrar hizmetlerine dönüp koşturduklarını anlatmakta ve bununla ilgili yaşanmış örneklerden bazılarını iddiasını ispat için vermektedirler.

     

    İfritten süreç öncesinde hizmetlerde çok büyük gelişmeler yaşanmış, maddi ve manevi büyük inkişaflar ve başarılar gerçekleşmiştir. Bu gelişmelerin neticesinde, Hizmet insanlarında da yer yer dünyevileşme düşünceleri baş göstermeye başlamış, hizmetler artık büyük fedakârlık gerektiren bir iş olmaktan çıkmış ve hatta artık hizmetlere girenlere dünya adına çok şeyler vaat eder hale gelmiştir.

     

    Böyle olunca, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Hizmet insanlarını sık sık uyarıp tenbih ettikleri dünyevileşme, özünden uzaklaşma ve başkalaşma gibi hastalıklar cemaat için çok büyük bir tehdit haline gelmişlerdi.

     

    Bütün bunlar, adanmışlık, beklentisizlik, fedakârlık ve başkaları için yaşama üzerine kurulu olan hizmetlere zarar vermeye ve sayıca çok hızlı büyüse de keyfiyette düşüşler meydana gelmesine yol açmıştır.

     

    Bu süreçte yaşanan ağır imtihanların hikmetlerinden bir tanesi olarak Hazret-i Üstad’ın bahsettiği şefkat tokatlarını görmek mümkündür. Bunlar eliyle Hizmet insanları, hizmetler için olmazsa olmazlardan olan saffetlerini, samimiyetlerini, ihlaslarını, adanmışlıklarını ve beklentisizliklerini tekrar kazanmışlar ve kıvam kayıplarını telafi edebilmişlerdir.

     

    İnşallah, şimdilerde ve süreç kendisinden bekleneni eda edip gittikten sonra, kendilerini bekleyen daha büyük vazifeleri omuzlayabilecek kıvama ulaşmış olan Hizmet insanları eliyle hizmetler daha da katlanarak devam edeceklerdir.

     

    İnşallah sonraki yazıda devam edelim…

    29 Kas 2024 11:46