Haince Planlar ve Günümüzdeki süreç

  • Prof. Dr. Osman Şahin
  • Prof. Dr. Osman Şahin
    03 May 2024 09:59

    ZORLU DÖNEMLERLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI 7

    Yaşadığımız süreçte imana ve Kur’an’a düşman olanların en çok saldırdıkları ve yıkmaya çalıştıkları kale Hizmet insanları arasındaki kardeşlik, birlik ve beraberlik yani tesanüd ve dayanışma kalesi olmuştur. Fethullah Gülen Hocaefendi süreç boyunca yaptığı sohbetleriyle ve verdiği telkinler ile, bu çok önemli kalenin korunması için çok uğraşmışlar ve sürekli dava arkadaşlarını bu hususta uyarıp durmuşlardır.

    Çünkü birlik ve beraberliklerini kaybetmiş, vifak ve ittifaklarını koruyamamış toplulukların hayır ve vücud adına bir şey ortaya koymaları mümkün değildir. Bu böyle olduğu gibi, böylesi dağılmış topluluklar vifak ve ittifaka (birlik ve beraberliğe) verilen ilahi muvaffakiyet, başarı, tevfik, inayet ve korumadan da mahrum kalırlar.
    Şer ve kötülüğü temsil eden uğursuz güçler, Hazret-i Bediüzzaman ve talebeleri için de aynı oyunları sahneye koymuşlar ve bulunduğumuz zamanda iman ve Kur’an hizmetleri için en önemli bir ümit kaynağı olan Risale-i Nur hizmetlerini bitirmek için uğraşmışlardır.

    Hazret-i Bediüzzaman da benzer şekilde hep bu konuda talebelerine telkinlerde bulunmuş ve her vesileyle bu kalenin korunması adına tedbir üstüne tedbirler almışlardır. Daha önce de ifade edildiği gibi, Hazret-i Üstad ile Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, her ikisinin de bu hadiselere yaklaşımları, geliştirdikleri söylemler ve aldıkları tedbirler neredeyse birebir aynı denebilecek şekilde olmuştur.

    Bu yazıda bu benzerlik ve aynılığın örneklerini Hazret-i Bediüzzaman’ın sözleri ve yaklaşımları üzerinden göstermeye devam edeceğiz inşallah.
    Hazret-i Üstad, imana ve Kur’an’a düşman olan oluşumlar tarafından topluca uygulamaya konulan haince planların ve oyunların davalarına sadakat gösteren fedakarlar sayesinde boşa çıkarıldığını ifade edip, bu şer güçlerin tahribat adına her zaman ortaya koyup sahneledikleri taktikleri çok net olarak açıklamışlardır. Bunlara baktığımızda bunların günümüzdeki yapılanlarla birebir aynı olduklarını görüyoruz:

    “Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.
    Evet, kardeşlerim, saklamaya lüzüm yok. O zındıklar, Risale-i Nur'u ve şakirtlerini tarikate ve bilhassa Nakşî tarikatine kıyas edip, o ehl-i tarikatı mağlûp ettikleri plânlarla bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.

    Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin su-i istimâlatını (kötüye kullanıldığını) göstermek. 
    ve saniyen: O mesleğin erkânlarının (önde gelenlerinin) ve müntesibîninin (üye ve tabi olanların) kusuratlarını (kusurlarını) teşhir etmek.
    Ve salisen: Maddiyun (manevi şeyleri kabul etmeyen, her şeyi maddi şeylerle açıklayan) felsefesinin  ve medeniyetinin câzibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmekle (bozmakla) mâbeynlerinde tesanüdü (aralarındaki dayanışmayı) kırmak ve üstadlarını ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarlarından sukut ettirmektir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarikate karşı istimâl ettikleri aynı silâhla bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar.
    Çünkü, Risale-i Nur'un meslek-i esası, ihlâs-ı tam ve terk-i enâniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni  ayn-ı lezzet-i sefihânede (basit adi zevklerdeki) elîm (ızdırap verip üzen) elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatleri ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşaallah tam akîm (sonuçsuz) bırakacak. Ve meslek-i Risale-i Nur ise tarikatlere kıyas edilmez diye onları susturacak.”
    İnsanlığın hakikate ulaşmasının önünü almak isteyen karanlık güçlerin uyguladıkları taktikleri Üstad Hazretleri üç madde içerisinde özetleyerek, İman ve Kur’an hizmetlerinde koşturan ve koşturacak olan bireyleri bunlara karşı uyarmakta ve Risale-i Nurlardaki iman hakikatlerinden tam istifade ederek bunlara karşı gelinebileceğine dikkatleri çekmektedirler.
    Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin su-i istimâlatını göstermek: Şeytanın İnsanları hizmetlerden vazgeçirmek için kullandığı önemli bir yol korku damarlarını harekete geçirmektir. İnsanlara bu şekilde hazır zamanda başa gelebilecek tehlikeleri hatırlatarak ve göstererek ve aynı zamanda evhamlarla, kuruntularla ve endişelerle bunların şiddetini arttırarak hizmetlerden uzaklaştırmaya çalışırlar. 
    Böylece, insanları hazır korkular ve endişeler yüzünden ebedi hayatlarını tehlikeye atacak bir yola sevk ederler. Günümüzde Tiran ve avenesinin şartlar ne olursa olsun, ulusal ve uluslararası kanun ve kurallara ne kadar aykırı olursa olsun, durmadan hizmet insanlarını sürekli takiplerinin, göz altına almalarının, hapse atmalarının, beraat edip tahliye olsalar da onları tekrar sorgulara ve takiplere almalarının ve tekrar hapse atmalarının ve hizmetler ve Hizmet insanları ile ilgili en ufak bir eylem ve birlikteliği şiddetle cezalandırmalarının arkasında hep bu taktik vardır. 
    İnsanlarda var olan korku damarını ve hazır tehlikeler ve endişelerden kurtulmayı, gelecekte meydana gelebilecek daha büyük tehlikelerden daha önemli görme damarını da kullanarak, ahireti bildikleri halde dünyayı ona tercih ettirmeye çalışırlar.
    Bunların üstesinden gelebilmek için iman hakikatleri ile beslenmek ve Allah’ı (CC) ve ahiret gününü hatırlatacak sadıklarla bir ve beraber olmak çok önemlidir. Böyle zamanlarda, iman hakikatlerini ve ihtiyacımız olan manevi gıdaları bugünün insanının tam ihtiyacına cevap verecek şekilde sunan Risale-i Nurlar, Pırlantalar ve ilgili vaaz ve sohbetlerden istifade etmek bir zorunluluktur ve bu hakikatlerden istifadeye ilgisiz kalanların ve onlara kıymet vermeyip uzak kalanların ayakta kalabilmesi mümkün gözükmemektedir.
    Uğursuz güç odakları, insanları hizmetlerden vazgeçirebilmek için, korku ve endişe damarını harekete geçirdikleri gibi, aynı zamanda Hizmet-i imaniye ve Kur’an’iyenin, hizmet edenler tarafından kötüye kullanıldığı, yanlışlar yapıldığı, bireylerin hizmetleri fayda temini için kullanabildikleri, bireyler arasında türlü türlü haksızlıklar yapılıp işlendiği gibi argümanlar üzerinden onlara bir de vicdanlarını rahatlatacak sebepler hazırlayıp sunarlar. 
    Böylece, imanları ve davaya olan inançlarının onları hizmetlerden ayrılmalarına engel olmasının da önünü almış olurlar. Ayrılmak suretiyle içine düşecekleri vicdan azabı ve pişmanlık duygularına bu şekilde engel olup bu eylemlerinde haklı olduklarına onları ikna ederler.
    Yaşadığımız süreç boyunca hem dışarıdan hem de içeriden olan insanlar üzerinden bu alçakça planın nasıl uygulandığını, özellikle sosyal medya başta olmak üzere her türlü medya desteği kullanılarak, profesyonel ekiplerin yardımını ve toplum mühendisliği ve algı yönetimlerini de devreye sokarak bu planları nasıl uyguladıklarını tekrar ber tekrar gördük.
    Bu ifritten süreç başladığında, Hizmet fertleri arasındaki kardeşliği, birlik ve beraberliği bozmak için “sizler iyi insanlarsınız ama başınızdakiler sizin gibi değil” diyerek başlamışlardı. Bu tarz söylemler o zaman kimse üzerinde bir etki oluşturmuyordu.
    Ama zamanla hem içten hem de dıştan her türlü kanallar kullanılarak, Hizmet’ten bazılarının hatalarına da bina edilerek, hizmetlerin bazıları tarafından kötüye kullanıldığına dair söylemler dolaşıma sokulduğunda ve Hizmet’in genelinde böyle problemlerin var olduğu algısı oluşturulduğunda, bazı insanlar bunları dinleyip kulak vermeye, bu kanalları takip etmeye ve zamanla da inanmaya başladılar.
    Maalesef temel eserlerden, maneviyatı canlandırarak hastalıkları tedavi eden sohbetler, vaazlar ve en önemli bir güç ve kuvvet kaynağı olan sadıklarla bir ve beraber olmaktan istifade etmeyenlerden ve hizmetlerde koşturmak suretiyle Allah’ın hıfz ve himayesine giremeyen insanlardan bu tuzaklara kapılıp kaybedenler olmuştur. 
    İnşallah sonraki yazıda diğer dehşetli planlarla konuya devam edelim…



    03 May 2024 09:59