Sinema sektörünün insanlar üzerindeki etkileri, onları nasıl yönlendirip manipüle edebildiği ve insanların duygu ve düşünce dünyalarını nasıl şekillendirebildiği ve kültürlerin değişim ve oluşumunda nasıl bir rol oynadıkları herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
İnsanların vakitlerinin önemli bir kısmını filmler ve diziler almaktadır. Çocukluktan itibaren çizgi filmlerle başlayan bu olay, daha sonra filmler ve dizilerle devam ederek hayatın içerisinde çok önemli bir yer tutmaktadırlar. Şüphesiz ki bu sektör insanların değer yargılarının oluşmasında ve şekillenmesinde çok etkili olmaktadır.
Bu realitenin farkında olarak, kendi insanınızı bunlardaki zararlı içeriklerden koruyabilmek ve kendi değerlerinizi vermek adına kullanabilmek için kendi alternatiflerinizi hazırlamanıza ve sunmanıza ihtiyaç vardır.
Buna binaen, hizmet insanlarının içinde bu konulara ilgisi ve yeteneği bulunanların bu sahaya yönlendirilmeleri ve teşvik edilmeleri bir zaruret haline gelmiştir. Bu bağlamda, film yapımcılığı, yönetmenliği, senaryo yazarlığı vs. gibi ve ayrıca diğer ilgili teknik alanlarda insanları yetiştirebilmek için projeler hazırlanıp hayata geçirilmelidir.
Süreç öncesi Türkiye’sinde, Hizmet hareketi mensupları ve kurumları bu sahada çok önemli çalışmalara imza atmışlardır. Bu alanda yapılıp ortaya konanlar insanlarda bu ihtiyacın karşılanabileceğine dair büyük ümitleri besliyor ve büyük bir gelecek vaat ediyordu. Maalesef, Tiran ve avenesi her hayırlı işte olduğu gibi bu çalışmaları da akamete uğratmış ve alem-i İslâm’ın çok ihtiyacı olan bu gelişmelerin önünü kesmiştir.
Bununla beraber, Hizmet Hareketi bu sahada önemli tecrübeler kazanmış ve bu alanda yetişmiş bir insan sermayesine sahip olmuştur. Bu insanların tekrar bir araya getirilerek bu tecrübenin kullanılması ve kalınan yerden yola devam edilmesi mümkündür. Yaşadığı şokların etkisinden çıkarak artık bir toparlanma sürecine giren Hizmet Hareketi’nin gittikleri yeni coğrafyaların sunduğu imkânları da kullanarak bu işi gündemine alması bir zarurettir.
DİZİ VE FİLMLERDE EĞLENDİRİRKEN MESAJLARIN VERİLEBİLMESİ
M. Fethullah Gülen Hocaefendi
"Değişim ve Başkalaşma" başlıklı sohbetinde, dizi ve filmler için senaryolar hazırlanırken umumun hissiyatının hesaba katılması gerektiğinden, aynı zamanda umuma yönelik hazırlanan bu senaryoların içerisine bizim duygu ve düşüncelerimizi aksettiren bölümler eklenmesi, seyircilerin hissiyatları bu programlarda harekete geçirilip mesajları almaya hazır hale geldiklerinde, mesajlarınızın onlara ulaştırılabileceğinden ve bu şekilde heyecanlar tahrik edilerek duyarlı hale gelen sinelere gönlünüzün ilhamlarının içirilebileceğinden bahsetmektedirler.
Ayrıca, hazırlanan karelerin içerisine tarihten tevarüs edilen (miras alınan, gelen), kitap ve Sünnet süzgeçlerinden geçerek gelen gelenek, örf ve adet haline gelmiş değerlerimizin yerleştirilmesi, muhatapların % 80’i bu mesajları anlamasalar da bizimle aynı düşünceyi paylaşanların bunlardan istifade edecekleri, aksi takdirde yapılanların insanları eğlendirmekten başka bir işe yaramayacağı ifade edilmektedir:
“Eğlenme ile başlayıp eğlenme ile bitiyorsa o çocukluktur. Eğlenme ile başlayıp eğlenmenin müstetbeâtü't-terâkiblerinden (asıl mananın dışında dolaylı olarak ve çağrışımlarla) onun özünden ve ruhundan sizin dünyanıza kanallar açılıyorsa, jaluziler açılıyorsa, bir kısım ışıklara insanlar uyarılıyorsa bence eğlenceden hakikate gitme var demektir.”
Hocaefendi ayrıca, bu tarz mesajların ulaşabileceği kitle %20 gibi bir azınlık da olsa onların hissiyatlarına saygının gereği olarak bunun ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayıp, böyle yayınlarda asıl amacın ne olması gerektiğine dikkat çekmektedirler:
“Başkalarını memnun etme eğlendirme, dünya adına fantastik bazı şeyler ortaya koyma, belki bozulan şeyleri tamir etme, yenileme adına o mevzuda bir kısım şeyleri alkışlamanın yanı başında esasen meselenin arka planına nüfuz ederek (girerek) ora adına bir iki cümle söyleme. Hakkın hatırı alidir hiçbir hatıra feda edilmemelidir, ne yaparsanız yapın hakkı unutmamalısınız, ne yaparsanız yapın Hazret-i Muhammed Mustafa’yı (SAV) ihmal etmemelisiniz, ne yaparsanız yapın Kur’an’ı ihmal etmemelisiniz, vesselam…”
Hocaefendi verilebilecek mesajlarla ilgili bazı örnekler de vermektedirler. Yeryüzünde her şeyin mükemmel olarak, bir ekosistem içerisinde yaratılması, insanla yeryüzünün kirletilmesi, insanlardaki boşlukların Şeytan tarafından değerlendirilip insanı baştan çıkarması, bu mücadelede başarılı olanların melekleri geride bırakacak şekilde terakki etmeleri veya başarısız olanların çok derin çukurlara düşmeleri, Peygamber efendimizin (SAV) ve Hazreti Bediüzzaman’ın beyanlarındaki ekosisteme işaretleri, hiçbir canlının öldürülememesi gibi mesajların ilim dalları ile ilgili bağlantılarının kurularak işlenebileceğini ifade etmektedirler.
Sohbette ayrıca, dizileri yaparken sahabe Müslümanlığını ele alıp nazara verme, dizilerle, sinema filmleri ve hikayelerle onların anlatılması, senaryoları yazanların o hislerle gerçekten dolup taşanlardan seçilmesi ve onları sahneleyeceklerin de his dünyaları ona uygun olan fıtratlardan olmasına dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.
SOSYAL PROJELER ve KULÜP FAALİYETLERİ
Günümüzde, oyunlar, internet, telefon, tablet gibi aletlerle gelişen dijital bağımlılık ve sosyal medya sebebiyle gençlerin bu sanal alemden koparılarak gerçek olan aleme döndürülmeleri çok zor bir hale gelmiştir. Bu yüzden, karşılıklı etkileşimin gerçekleşebileceği rehberlik ortamlarına onları çekebilmek ve buralarda yeterince zaman geçirmelerini sağlamak da kolay değildir.
Bunu sağlayabilmek için gençler için cazip olacak projeler ve kulüp faaliyetleri gibi aktivitelerden istifade edilebilir.
Gençlerin topluma faydalı projelere ve kulüp faaliyetlerine iştirak etmeleri ve buralarda etkin roller üstlenmeleri hem onların gelişimlerine katkı sağlayacak hem de rehberlik yapılabilecek ortamlarda bulunmalarını sağlayacaktır.
Bu faaliyetlerde yetişkinler bu işlere gençleri motive edip yardım etmelidirler, ama mümkün olduğu kadar projeleri gençlerin bulup geliştirmelerine, bu projeleri üstlenerek hayata geçirme işinin de bizzat onlar tarafından gerçekleştirilmesine imkân vermelidirler.
YERELLEŞME
Her ülkede ve bölgede rehberlik yapılanması, temel prensipler ve ilkeler ışığı altında, oralarda yaşayan insanlar ile istişareler yapılarak kararlaştırılmalı ve planlanmalıdır ki, o coğrafyaların ve kültürlerin gereklerine göre bir rehberlik yapılabilsin. Bu yerel karar alma süreçleri ve planlamalar, diğer bölgelerde yapılan güzel uygulamaların ve metotların takip edilerek onlardan istifade edilmesine de engel değildir.
“Bir başka mesele de dünyanın değişik yerlerine hicret etmişiz, göç etmişiz. Nerede Kanada, nerede Kaliforniya, nerede Almanya, nerede İngiltere, nerede Hollanda, nerede Amerika ve nerede Afrika, siyah Afrika?!. Bu açıdan da oralarda yetişmiş insanlar, oranın insanını arka planı ile okumuştur, doğru okumuştur; isabetli değerlendirmeleri vardır. Kafa kafaya verir isek, “İstişare eden insan, haybet (kayıp) yaşamaz!” kazanımını yakalamış oluruz. Onu yakalarız Allah’ın izni-inayetiyle veya yanılma nispetlerini aza ircâ etmiş oluruz ya da aza çekmiş oluruz, indirmiş oluruz.
Bu açıdan da coğrafyayı doğru okumak lazımdır. Dolayısıyla, dünyanın neresinde bulunuyorsak, oradaki insanlar ile dirsek temasında bulunmak suretiyle diyeceğimiz, edeceğimiz şeyleri belirlemek ve onları temsil ile derinleştirmek lazımdır. “