Arzı, Kuranın manevi cazibesi koruyor

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    18 Eki 2023 09:23
    1919’da yazılan Lemaat Risalesinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: 
    “Câzibe-i umumiden (genel çekim kanundan)  ziyade. Küremizi muhafaza eden Kur’an’ın mânevî câzibesidir… Arzımızı yıllık yörüngesinde, günlük dönüşünde  (Kur’an)  Küre’ye ağır basmış ve üzerine binerek isyana bırakmıyor. İslamiyet Arştan indi insanlardan da nûrânî bir ibadet çıkardı. İbadetten beş namaz ve onların başlarında ezanlar…  Döne döne birbirine bitişik görünürler. Hem âlem-i gayb ile, hem de Arş-ı  zam’la, insan ile zemini bağlayıp tutturmuş. O beş namaz  ve beş ezandan meydana gelen nurânî  bağ ile…  Başı beş vakit, nihayeti Arş ve gayb… Aynı zamanda olmuş, bağlayıcı râbıta…  Şehâdet âlemi ile gayb âlemi…  Zemin ile insanı… İnsanla gökleri (bir perçin gibi)…
    “Bu beşler bu küreye…  Beş kemer, hem tek  kemer… Hem ayrı, hem bitişik bağlı, hem de kemerde…  hem gömlek…
    “Bir anda beşi birdir. (Dünyanın her yanında ezanlar okunur ayrı anda…  Birinde sabah ezanı okunurken aynı sırada birinde öğlen, birinde ikindi, birinde akşam birinde de yatsı, ezanı okunur. Dünya yuvarlak.) 
    “Beşi birdir beraber güneşin ziyasına benzer. Hem de ayrı ayrılar, gökkuşağı misali, o nuranî renkler. Tek bir noktada, hem arş ile bağlanır hem küreyi bağlıyor. Hayat verir döndürür. Eğer gömleği yırtılsa o dolaşıp duran, dünyanın veya ipi bir kopsa, seyreyle gümbürtüyü…  Zulmet soğuğu basar, o da donar, o vakit sıra ölüme geliyor, çok dehşetli  cihan çapında zelzele ile kıyameti kopuyor.”
    Üstad Hazretleri on sene sonra yazdığı bir eserinde diyor ki: “Madem kainat hayat için yaratılmış ve hayat da Cenab-ı Hakkın Hayy sıfatının âzam tecellisidir. En mükemmel bir nakşıdır, en güzel bir nakşıdır. Madem sermedi hayat peygamberlerin gönderilmesiyle ve kitapların indirilmesiyle kendini gösterir. Evet, eğer kitaplar ve peygamberler olmazsa, o ezelî hayat bilinmez. (…)
    “Evet, nasıl ki, HAYAT, bu kainattan süzülmüş bir hülâsadır, şuur ve his dahi hayattan süzülmüş, hayatın bir hülasasıdır  hülâsâtü’l-hülâsadır ve Risalet-i Muhammediye (S.A.S.) dahi; kainatın HİS, ŞUUR  ve AKLINDAN süzülmüş en sâfî hülâsasıdır. Belki maddi ve mânevî hayat-ı Muhammediye (S.A.S.) dahi -eserlerinin şehadetiyle- kainat hayatının hayatıdır ve Risalet-i  Muhammediye dahi kainatın şuurunun şuurudur ve nurudur. Ve vahy-i Kur’anî dahi –hayatdar hakikatlarının şahitliği ile – kainat hayatının ruhudur ve kainat şuurunun aklıdır. 
    “Evet, evet, evet!..  Eğer, kainattan Risalet-i Muhammediyenin (S.A.S.)  nuru çıksa, gitse, kainat vefat edecek.
    “Eğer Kur’an gitse, kainat divane olacak ve küre-i arz, kafasını, aklını kaybedecek. Belki şuursuz kalmış olan başını, bir seyyareye çarpacak bir kıyameti koparacak.” (Onuncu Söz’ün Zeylinin İkinci Parçası)
    * * *
    Muhakkak ki, Biz  dem evlatlarını kerîm ve şerefli kıldık.” (İsra Suresi, 17/70)  Biri, “Büyük mertebe emaneti üzerine alan insan oğlu…  Nedendir mahlukat içinde sadece emanet yükünü deruhte ederek yeryüzünün halifesi şerefi bu insanoğluna verilmiş?’  dedi. Ben de diyorum ki:  “İşlerin en hayırlısı ifrat ve tefritten uzak olan ortasıdır’ buyurulduğu gibi insan oğlu da var edilenlerin tam orta noktasındadır. Varlığı, piramit biçiminde düşünecek olursak, sivri ucunda atom zerresini, o büyük kaidesini de güneşlere kadar bütün cihan kabul edecek olursak insanın işte bunların ortasında, gerdanında bununda bir cevher, bir gerdanlık gibi insan durmaktadır. Yani insandan zerreye veya insandan güneşlere aynı mesafe var. Bu mesafeler birbirine eşit…  Evet insan yaratılışın, yaratılmışların boynunda eşsiz bir mücevher olarak bulunmaktadır. Zira (insanlığın iftihar tablosu, eşsiz temsilcisi)  yegâne cevher Muhammed-i Haşimi (S.A.S.)  olan benzersiz inci, lâtif bir sadef olan insanlık adına orada durmaktadır. İnsanlık ki, kainatın fihristesi… Bütün âlemlere bakan ve her biri için, içinde binler penceresi bulunan nakş-ı azam, nüsha-i câmia…
    “Malumdur ki insanda görme, işitme, koklama, dokunma, tad alma gibi beş tane zahiri (beş duyu) ayrıca sâika, şâika, hiss-i kablelvuku, rüya-ı sâdıka ve keşfi sahih gibi beş tane de bâtınî  mânevî ince duygular bulunmaktadır. Bu anahtarlar ve hislerle donatılmıştır. 
    “Elbette orta noktada bu özelliklerle yaratılmış insan duracaktır…” 
     

    18 Eki 2023 09:23