Asil madenler temiz fıtratlar

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    15 Eyl 2022 07:57

    Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.S.)  “İnsanlar madenler gibidir”  buyuruyor. Evet, Müslüman olmayanların içinde pek güzel fıtratlar görür ve imreniriz. İzmir İnönü Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine giriyordum. Hüseyin isimli bir öğrenci vardı. Nöbetlerim v.s. zamanlarda daha küçüklere ve diğer insanlara çok şefkatli davranışlarına şahit olmuştum. Bir gün sınıfta ben ders anlatırken bu Hüseyin, bir arkadaşının kulağına, “Ben komünistim” diye fısıldadı. Birden içim sızladı. Çünkü söylediklerini duymuştum. “Hüseyin!.  Sen sosyalist olabilirsin ama komünist olamazsın. Çünkü komünizm, Allah’ı inkâr mânâsını da içine alıyor. Sen merhametli ve güzel duygulara sahip birisisin. Allah seni dinsiz imansız bırakmaz!”  dedim. 


    Bundan  birkaç sene sonra esas fikir ve akıl hocası olan ağabeyi ile –zannedersem avukattı– Narlıdere Askeri Tesisleri’nin orada bir kayık veya bot ile denizde şiddetli bir rüzgara tutulmuşlar. Onları döndüre döndüre uzaklara alıp götürmüş. Yüzde doksan dokuz tehlike içinde iken, “Hep din hocamızın sözünü hatırladım.” diyerek, Yüksek İslam Enstitüsü’nde okuyan ve oradaki bir camide imamlık yapan bir arkadaşıma anlatmış. O da bana, “Hüseyin’in babası albay, annesi dindar bir hanımefendi idi. Hüseyin’i camiye gönderirdi.” diye söyledi. 

    ***

    1929 doğumlu, endüstriyel  tasarımcı, toplum mühendisi, mucit, yazar Jacque Fresco, bilim adamları ile siyasetçileri şöyle karşılaştırıyor: “Politikacıların artık hiçbir problemi çözme kabiliyeti kalmamıştır. Çünkü onlar, davranış, okyanus bilimi gibi alanların öğrencileri değiller. Ayrıca siyasilerin, dünyanın nasıl işlediği  hakkında hiçbir fikirleri yok. Dolayısıyla, insanların duymaktan hoşlandığı şeyleri söylerler. Bu yaptıkları da onlara seçim kazandırır. Öte yandan, bilim ise toplumun onayı ile ilgilenmez. Yaptıkları şudur: Eğer herkes, dünyanın düz olduğunu söylese dahi dünyanın yuvarlak olduğunu bilim adamları ilmî deliller ortaya koyarak söylerler. Asla, “Dünya, biraz düz, biraz da yuvarlaktır” demezler. Böyle şeyler söylemek politikacıların işidir.”

    ***

    7 Nisan 1998 Kurban Bayramı’nda H.E.  “Rüyamda gördüm: Bu salonda imişim. Üstadı kucaklayıp yukarı kaldırmak istedim, kaldıramadım. Bu sefer o, beni tutup yukarı kaldırdı. Bu rüyadan anladım ki, bir takım saldırılar ve sıkıştırmalar olacağı için teselli babında böyle bir rüya gördüm. Üstad ile aramızda 66 sene yaş farkı var.” 66=6x11…  Malum Allah lâfza-i celâlinin aslî harflerle ebcedi değeri 66 eder. Bundan bir gün sonra (8 Nisan)  güneş üzerinde mastır yapmış bir kardeş dedi ki: “Güneşte çevrimler, on birde düğümleniyor. Yani bazen 9, bazrn 14 ama neticede ortalama 11 oluyor.

    20 Mayıs 1998’de Şeref Beyin bir önce anlattığı rüyasını daha dikkatli dinlemek için  anlattırdım. Dedi ki: “Ben oturmuş ağlıyordum. Çünkü önümde tabutun içinde Hz. İbrahim Aleyhisselam vardı. Bir ağabeyimiz heyecan ve telaşla kefenin orasını burasını örtmeye çalışıyordu. Onu net olarak gördüm. Orada büyük ağabeyler de var ama onları net şekilde göremiyordum. Kefenin içindeki Hz. İbrahim Aleyhisselam sakalının siyah olduğunu görüyordum. 

    ***

    25 Mayıs 1998’de Sadettin Tantan gazeteye gelip sohbet arasında şunları söyledi: “Kurşunlanan Akın Birdal  ile suikastçılar on dakika konuştular. Belki de tartıştılar. Sonra ateş ettiler. Hiç suikastçı, on dakika bekler mi?”  Sonra dedi ki: “Aslında kötüler, o kadar güçlü değil. Siz mukabele etmek istemiyorsunuz!..”

    ***

    Dr. Şerif Ali Bey, İsviçre’de stajını yaptığı, dünyaca meşhur kulak, boğaz, burun uzmanı doktor Montandon’u Moğolistan gezisi için yanında getirmişti. Yemekte Prof. Dr.  Montandon dedi ki:  “Benim dedem tarihçi ve gazeteci idi. 1918’de bir grup gazeteci ile İzmit’te Mustafa Kemal ile görüşmüş. Dedeme: ‘Eğitimle ilgili görüşlerin dikkatimi çekti. Sizi eğitim danışmanı olarak yanıma isterim.” demiş. Fakat baba annem kabul etmediği için gelememiş.  Ama işin garipliğine bakın ki, onun torunu ülkemize gelip Hizmetin Türkiye’deki faaliyetlerini görüp incelediği gibi aynı zamanda Moğolistan’daki eğitim hizmetlerimizi de görmek için oralara gitmeye çalışıyor.


    Montandon Orta Asya ülkelerindeki eğitim faaliyetlerini de gördükten sonra İsviçre’de 50 kişilik bir profesör grubuna Hizmeti anlatmak için Şerif Beyi davet etmişti. Ben de beraber gitmiştim. Her gittiği yerde fotoğraf çeken Montandon yarım saatte o fotoğraflarla bütün eğitim faaliyetlerini anlattı. Onun fotoğraflarla yarım saatte anlattığını biz yarım günde ifade edemeyiz. Dinleyiciler bazı sorular sorunca, “Gel köylü çocuğu bunlara sen cevap ver!”  dedi. Meğer Şerif Ali Bey kendini öyle tanıtmış ilk defa…


    Beraber birkaç gün dolaştık. Dedi ki: “Bir zaman İsviçre fakirmiş. Diğer Avrupa ülkelerine işçi olarak giderlermiş. Hatta benim büyük dedem Hollanda’da imiş. O zaman Hollanda Endonezya’da sömürgeci imiş. Dedemi oraya götürmüşler.  Dedem orada Müslüman olmuş ve Ali ismini almış. Hatta oradan evlenmiş. Sizin bu eğitim hizmetleriyle ülkeniz gelecekte İsviçre gibi hatta ileri seviyede olabilir. Evet bizim ülkemiz sırf eğitimle bütün Avrupa ülkelerinden ileri seviyeye geldiği gibi… 

    15 Eyl 2022 07:57