Barbaros’un Duası ve Rüyası

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    01 Mar 2023 08:27
    Preveze Zaferi münasebetiyle Barbaros Hayreddin Paşa’nın ettiği dua ve gördüğü rüyayla ilgili hatıratında diyor ki: “O gece İslâmı düşmanlar üzerine kuvvetli kıl!  İslam’a nusret, fetih ve yardım ihsan eyle! diye sabaha kadar tazarru ve niyaz eyledim. Seher vaktinde, uyku ve uyanıklık arasında şunu gördüm. Yaptığımız limanın yalı kenarında sanki karaya bir çok ufak serdin  balığı çıkmış. Ancak o ufacık serdin balıklarının içinde, iki tane karnı yarık balık vardı. Bunları seyredip dururken, bir şahıs bir al ata binmiş, doludizgin yanıma geldi, atın başını çekip durdu. Bir peştamal dolusu ufacık balığı elime verip, ‘Al  bunu Hayreddin! Halife-i rûy-i zemin olan şevketli Sultan Süleyman’a ver.’  dedi. Sonra çıkarıp elime bir rika vererek kayboldu. Ben de rikayı açıp baktım. Gördüm ki, beyaz kağıt üzerine yeşil hat (yazı) ile fethi müjdeleyen şu âyet yazılmıştı:  ‘Nasrun Min Allah’ı Ve Fethun Karîb Ve Beşşiri’l-Müminîn’  Bunu okuyup yüzüme gözüme sürdüm. ‘Sana hamd ve şükürler olsun yâ Rabbi!’  diyerek uyandım. Rüyayı kendim şöyle tabir ettim:

     “İnşaallah o ufak balıklar, düşman donanmasının sandallarıdır. Erzak ve ganimetlerle İslam askerlerinin tok doyum olacaklarına işarettir. Karnı yarık balıklar ise düşmanların kadırgalarıdır. Gayb bilinmez ama içinde olan düşmanlar firar etmiş olmalı. ‘Padişahımıza ver’  dediği peştamal dolusu ufacık balıklar, inşaallah yakında Bağdat’ın fetih haberleri geleceğine işarettir. Çünkü şimdi padişahımız Bağdat üzerine gitmiştir. İçinde nusret âyetleri yazılı olan rika ise İnşaallah, Allah’ın yardımı, Peygamberin (S.A.S.) mucizesi ve enbiyaların himmeti ile düşmana mansur ve muzaffer olacağımıza işarettir, diyerek hamd ve senâlar ettim. Baktım ki, nusret rüzgarı içerden dönmeye başladı. O zaman, ‘Bismillah, tevekkeltü alellah, niyet-i gaza diyerek mübarek bir saatte solpa eyleyip, bâdbanları döküp, pupa rüzgarla fecir vaktinde 80 pâre gemi olmak üzere düşmanları donanmasının üzerine hücum ettim. Nihayet düşman donanması mağlup olup İslâm askerleri mansur ve muzaffer oldu. Düşman gemilerinden, sekiz pâresi kuru tekne olmak üzere, on beş tanesi alındı, yedisi batırıldı. Düşman kalitelerinde yedisi cenk ederek, ikisi içindekilerini bırakıp kaçmasıyla dokuz kalite alındı. Netice olarak, düşmanların 120 pâre  donanmalarından 36 adet tekne alındı. Kalanı firar edip gittiler. Firkateynler ve sandallar, deryanın gözünden düşmanları devşirdiler, kimisi de boğulup gittiler 2171 tane esir alındı.”


    Duaların bir de fıtrî ihtiyaç diliyle yapanları vardır. Bilhassa hayvanatın zarurî ihtiyaçlarını elleri yetişmediği yerden umulmadık tarzda elde etmeleri bu çeşit duanın neticesidir. Hiçbir stokları ve ihtiyaç depoları olmayan ve kırlarda, dağlarda, denizlerde kendi başına dolaşan hayvanatın halleri, elbette meçhul hâmilerine sığınıp müracaat etme neticesinde rızıklarını vakti vaktinde mükemmel olarak bulduklarını göstermektedir. Yunus’un ‘Deryalarda mâhi ile  / Sahralarda âhu ile /  Abdâl olup yâ hû ile  /  Çağırayım Mevlâm Seni.’  dediği gibi, her şey Ulu Mevlâ’ya niyaz halindedir.


    Evet, yakarışlar mühim bir gerçeği ortaya koymaktadır. Zaten Kur’an-ı Kerim  “Sâf sâf uçan kuşların hepsi de salâtını (duasını, ibadetini) ve tesbihini bilmektedir.” (Nur  Suresi, 41) âyetiyle bu mesleye izah getirmektedir. “Lemaat”  isimli 1919’da yazdığı manzum risalesinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri, kuşların ötüş sebebi için: “Ya bir lezzet-i nimet veya bir nüzul-ü rahmet” demektedir.


    1903 yılının 20 Şubat gecesi filozof Humbolt Atlantik’i aşan bir gemide bulunuyordu. Enteresan bir olayla karşılaştı. Kendi ifadesiyle, “Akşam yediye doğru, davulun gürültülü vuruşlarını andıran bir şamata, bütün gemi mürettebatını dehşete düşürdü. İlkin bu gürültüyü kayalara çarpan dalgaların sesi sandık. Sonra daha da yaklaşınca, gemide bir su kaçırma olayından endişelendik. Nihayet saat dokuzu çalınca gürültü tamimiyle kesildi. Daha sonra anlaşıldı ki, bu garip müzik, duaya benzer bir şeyler mırıldanan balıkların sesiydi. 


    1942’de Cehesapeake Körfezi’ne deniz altından gelecek sesleri duyabilmek için bir hyidrafon ağı kuruldu. 1943 yılı yaz aylarında, o güne kadar hiç duyulmamış bir gürültü koptu. Bunu haber alan Donanma Yüksek Yönetimi, değişik düşman cihazlarını düşündü. Deniz hayvanları ve bitkileri uzmanlarına danışıldığında, bu seslerin balıklar tarafından çıkarıldığı anlaşıldı. Birleşik Devletler, o tarihten beri Kaliforniya ve Atlantik kıyılarında bu beklenmedik nağmeleri dinlemek için özel cihazlar koydular. Kaptan Cousteau, balinaların sireni andıran seslerini, bazen koro halinde bir ibadet neşvesi içinde çıkardıkları hoş nağmeleri ve ince terennüm dinleyince ve her dinleyişinde tüyleri ürpermiş ve gözleri dolmuştur. 


    01 Mar 2023 08:27