Görenedir görene hem de kalp gözüyle

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    16 Haz 2022 10:22
    Hani, “Köre nedir köre ne / Görenedir görene” derler. Ama ona bir de kalp gözü  ile görene'yi ilave etmek lâzımdır. İstanbul Eminönü'nde Ali Çelebi Camii var. Hemşehrimiz Evliya Çelebi, bu camide Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAS) görmüş ‘Şefkat ya Resulullah diyeceğine Seyahat yâ Resulullah’ demiş ve hep ömür boyu seyahat  etmiştir. 


    M. Fethullah  Gülen Hocaefendi diyor ki: “Bir insan için mânayı bilmek ayrı, ne demek olduğunu bilmek ayrı… Avam halktan bir mümin mübarek bir gecede Yâsin okuyor ama mânasını bilmese de onun ne olduğunu biliyor. Hisleniyor, uhrevileşiyor. Sevap alıyor.”


     “Mevlana Celaleddin Rumî Hazretleri, tarikatta mutlak müçtehid (Pir) dir. O, diyor ki: “Herkes, İsa doğurmaya aday bir Meryem’dir.” Hocaefendi, “Mevlevî semâzenler gibi dönüp dursalar bile başları dönmeyecek adanmış ruhlar lâzım.” diyor.


    “Hiçbir tasavvuf ehli fotoğraf çektirirken edebi elden bırakmaz. Çünkü o fotoğrafı büyük bir zât eline alıp bakabilir. Onun için elleri birbirine bağlı olarak saygılı fotoğraf çektirirler.”  (H.E.)


    Meydanlar var İstanbul’da At Meydanı, Et Meydanı, Beyazıt Meydanı... Bu Beyazıt Meydanı, Beyazıt-ı Veli’ye ait imiş. Eskiden orada dut ağaçları varmış. Sabah namazından sonra hâfız talebeler Allah rızası için o ağaçların meyvelerini toplatıp halka dağıtırlarmış… Oralarda güzel sohbet-i cânanlar olurmuş. Bu Çınartı sohbetlerinde kulak mollası denilen halktan avam kişiler pür dikkat dinlerlermiş. Hepsi de dinleme âdâbına ve usulüne uygun olarak dinlermiş. Malum Cenab-ı Hak, insana iki kulak ve bir ağız vermiş. Bunun  mânası, herhalde iki dinle ama bir konuş demek olsa gerek…


     “İş adamlarımızın işleri bir mana kazanabilmesi için Hizmet ideali ile beraber olmalıdır. Nasıl ki, ilimler ve fenler Esmâ-i Hüsnâ ile ilgili olunca, bir değer kazanır, ticaret işleri de böyledir. Efendimiz (S.A.S.) Zülmecaz’da ve Ukaz Panayırı’nda ve diğer fuar ve pazarlarda dolaşır hem de İslâmı tebliğ ederdi.” (H.E.)


    Bu nasıl dünya! Gülen gülene! Üzülen üzülene! Dönen dönene!  Söven sövene! Vuran vurana!  Öven  övene!  Seven sevene!..  Varınca göklere, erince meleklere, artık kimse dönemez geriye!.. “Çağırmazsan gelmezler. Anlatmazsan bilmezler. Göstermezsen görmezler. İstemezsen vermezler.”    (Ali Rıza Tanrısever)


     “Öfkelendiğinde dilini tut.” (Hadis-i Şerif) İnsan öfkelenince gözü kızarır ama öfkesi dinip geçince yüzü kızarır.” denilmiştir. Hem de öfkeyle kalkan zararla oturur diye bir atalar sözü vardır. Ayrıca Efendimiz (S.A.S.) öfkelenince abdest almayı tavsiye eder. Allah’ın rahmet kapıları o kadar çoktur ki, az zorlama ile hemen açılıverir. Mühim olan dualarımızda ısrarcı olmamızdır.


    Sabır suyunda yıkananı ateş yakmaz. Ama unutmayalım. Allah’ın verdiği nimetlere şükürsüzlük ya zulüm getirir veya ölüm getirir. Yakışır mı hiç, şeytanı Mina’da taşla, sonra gel memlekette alkışla… Böyle şey nasıl ola… Ey nefs-i taş kafa…


    Avrupa’da Kandil geceleri ve Ramazan  Kurban Bayramları nasıl yaşanmalıdır sorusuna verilen cevap: “Evler renkli kağıt fenerlerle süslenip ışıklandırılmalı. “Kurban Bayramı” gibi yazılar, bazı yerlere yazılıp asılmalıdır. Camilerde ve kültür merkezlerinde programlar yapılmalı ve çocuklara hediyeler verilmelidir. Böylece yaşadığımız mozayik içinde Gül rengimizle ve kendi görüntümüzle çiçekler gibi açılmalıyız. Anadolu’nun gülen yüzünü göstermeliyiz. Dost-akraba ve komşu ziyaretler, el öpmeleri olmalı… Aile-dost sıcaklığı Avrupalılara gösterilmeli. Onlardan biz iş disiplini, çalışkanlık, erken kalkma, işimize koşma, araştırmalar yapma, keşif ve buluşlar için gayret gösterme vs. gibi şeyler alırken de, bize ait güzellikler de onlara verilmeli, bu hususlarda onlara faydalı olunmalıdır. Kestiğimiz kurban etlerinden onlara da ikram etmeliyiz… Ayrıca çocuklarımıza “Kurban nedir?”  diye mesele  anlatılıp öğretilmeli, Kurbandan bahseden Kevser Suresi ezberletilip mânâsı öğretilmelidir.


    “Hocaefendi Bayram vaazında, ‘Hacca gitmek isteyenlere Âlem-i İslâmın derdini kendinde, kendi ruhunda duyup Ümmet-i Muhammed adına haccetmek şartıyla hacca gitsinler… Yani edâ edilen haclar ümmetin haccı olmalıdır.” dedi.


    Rus atasözü: “Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur.” Ukrayna’dan gelen hanım profesör: “Ezanı 25 sene önce Batum’da duymuştum. Ezanı burada duyunca, dizlerimin bağı çözüldü.” Ezan ile ilk karşılaşan yabancılar sanki Elest Bezmi’ndeki, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”  nidasındaki mânevî musikinin lezzetini hatırlıyorlar!



    16 Haz 2022 10:22