Güzel’in aynası güzeldir

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    13 Tem 2023 08:58
    Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Cemil-i Zülcelâlin (Cenab-ı Hakk’ın)  bütün isimleri, ‘Esmâü’l-Hüsna (Güzel İsimler) tâbir-i Samedânisiyle gösteriyor ki, güzeldirler. Mevcudatın içinde, en lâtif, en güzel en câmi Samedanî ayna da hayattır. Güzelin aynası güzeldir. Güzelin güzelliklerini gösteren ayna güzelleşir. O aynanın başına o güzelden ne gelse güzel olduğu gibi, hayatın başına dahi ne gelse güzel olduğu gibi, hayatın başına da ne gelse, hakikat noktasında güzeldir. Çünkü güzel olan Esmâü’l-Hüsnâ’nın güzel nakışlarını gösterir.” (Lem’a’lar 25. Lem’a, 19. Devâ)


    Unutmayalım, “Güzel İsimler içinde bir İsm-i Âzam olduğu gibi, İlahî nakışlar içinde bir Nakş-ı Âzam vardır o da insandır…” 


    Mevlana Celaleddin Rumî Hazretleri bazı güzel gerçekleri temsilî hikayelerle anlatıyor: Padişahın huzurunda bir araya gelip sözleşerek Çin’in meşhur ve maharetli ressamları, Rum ressamlarla resim yapma yarışına girişiyorlar. Çinli ressamlar padişahtan resim malzemeleri her çeşit, her renk boyalarını istiyorlar. Padişah emrediyor, istedikleri her şeyi yanlarına getirip veriyorlar. Rum ressamlar ise hiçbir şey istemiyorlar. Yarışma yeri olarak dört duvarlı bir yer veriliyor. Araya bir perde geriliyor. Her iki grup da birbirlerini görmeden kendi bölümlerinde çalışmaya başlıyorlar. Çin’in mâhir ve meşhur ressamları her türlü boyaları kullanarak duvara göz alıcı resimlerini yapıyorlar. Rumlar ise tablo olarak kullanılacak duvarı, güzelce temizleyip parlatıyorlar ve çok parlak ve parlatıcı cilalarla parıl parıl bir hale getiriyorlar. Padişah çalışmalar bitince resimleri görüp incelemek için geliyor ve önce Çinlilerin yanına gidiyor. bakıyor çok güzel bir resim tablosu meydana getirmiş ve her türlü maharetlerini göstermişler, beğeniyor, ressamları takdir ediyor. Burada işi bitince Rum ressamlar perdeyi çekip ortadan kaldırınca Çinlilerin resimle bütün güzellik ve haşmetiyle parlak bir ayna getirilmiş bu duvara aksediyor. Bu görüntü  Padişahın daha çok hoşuna gidiyor, onları takdir ve tebrik ediyor…


    Bu temsîli hikayecikle Mevlana Celaleddin Rumî Hazretleri aslında riyazat ve zikirle veya doğrudan sahabelerde olduğu gibi Kur’an’ın nuru ile doğrudan doğruya hakikata geçmekle kalblerini tertemiz ve parlak hale getiren müminlerin Esmâ-i Hüsnâyı ve İlahî tecellileri parlak birer ayna haline getirip aksettirmelerini anlatıyor. Mevlana Celâleddin Rumî’nin dediği gibi “İnsanın gönlü sâhilsiz bir ummandır.”


    İnsan hayatının, çok büyük ve zengin bir ayna olduğunu Yirmi Beşinci Lema’da şöyle anlatıyor: “Cenab-ı Hak sana, ey hasta göz, kulak, akıl, kalb gibi nuranî duygularla bezeli olarak giydirdiği cisim gömleğini, Esmâ-i Hüsnâ’sının nakışlarını göstermek için, çok haller içinde seni çevirir ve çok vaziyetlerde seni değiştirir. Sen açlıkla onun Rezzak ismini tanıdığın gibi, Şâfî ismini de hastalığınla bil-elemler, musibetler bir kısım esmâsının ahkâmını gösterdikleri için, onlarda hikmetten lemalar ve rahmetten şualar ve şuâât içinde çok güzellikler bulunuyor. Eğer perde açılsa, tevahhuş ve nefret ettiğin hastalık perdesi arkasında sevimli, güzel mânâları bulursun.”


    “Gecede zulümât, nasıl nuru gösterir, öyle de insan zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtıyla, noksanlık ve kusuru ile, bir Kadir-i Zülcelâl’in kudretini, ğınasını, rahmetini bildiriyor ve hâkezâ pek çok evsâf-ı İlahiyeye bu surette aynalık ediyor. Hatta hadsiz âcizliğinde ve nihayetsiz zaafında, hadsiz düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vican daima Vacibül-Vücud’a bakar. Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksatlara karşı bir meded isteme noktası aramaya mecbur olduğundan, vicdan daima o noktadan bir Ganî ve Rahîm’in dergâhına dayanır, dua ile el açar. Demek her vicdan da şu dayanma ve medet etmek noktaları cihetinde iki küçük pencere, Kadir ve Rahîm olan Cenab-ı Hakk’ın merhamet dilenen yüce makamına açılır, her vakit onunla bakabilir.” (Otuzuncu Söz, Birinci Pencere, Birinci Nokta) 

    13 Tem 2023 08:58