İçi iman ve ümit dolu bir kahveci çırağı mı? Yoksa…

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    13 Eyl 2023 08:51
    Amerika’nın saygın bir üniversitesinde ders veren bir kardeşimizin bana ulaştırdığı bir e-maili sizinle paylaşmak istiyorum. Ama önce bir giriş sadedinde Üstad Bediüzzaman’dan bazı tespitleri sizlere arzetmek istiyorum: “İyi bilin ki, gönüller ancak Allah’ı anmak ile tatmin olup, huzur bulur.”  (Ra’d Suresi, 13/28)  Üstad Bediüzzaman Hazretleri Yirminci Mektubun “Mukaddime”sinde diyor ki: “Kat’iyen bil ki: ‘Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi Allah’a imandır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki mârifetullahtır. Cinlerin ve insanların en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o mârifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfî sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. 


    Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürûr ve şirin nimet sâfî lezzet elbette marifetullah ve muhabbetullahdır. Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk’ı tanıyan ve seven; nihayetsiz saadete, nimete nurlara, sırlara ya bilkuvve (potansiyel olarak) veya bilfiil mazhardır. Onu hakiki tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz bedbahtlığa, elemlere ve evhama mânen ve maddeten mütdelâ olur.


    Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa, kaç para eder. İşte bu âvare nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada, insan; sâhibini tanımazsa, mâlikini bulamazsa, ne kadar çâresiz ve şaşkın olduğunu herkes anlar. Eğer Sâhibini bulsa, Mâlikini tanısa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, tenezzüh yerine döner ve bir ticaret mekânı olur.”


    Bu gerçek tespitleri okuduktan sonra şimdi de Amerika’dan bize e-mail gönderen kardeşimizin gönderdiklerine dönüp bakalım:

    Üniversite sınavlarında Türkiye 56.sı olmuş, Boğaziçi’ni birincilikle, Harvard’ı 4.00 ortalamayla bitirmiş, üstüne de Cambridge’de doktora yapmış Özgür Bolat tüm bu başarıların ardından şaşırtıcı şekilde bunların önemsiz olduğuna kanaat getirmiş ve şunları söylüyor: “Ben Türkiye’deki insan yetiştirme modelini hem ailelerde hem de okullarda değiştirmek isteyen biriyim. Var gücümle bunun için uğraşıyorum. Dünyanın en saygın araştırma şirketi Gallup’a göre dünyada mutluluk sıralamasında 74.üncü sırada bir ülkeyiz. Ailem, akrabalar, komşular, herkes, ‘Özgür, yine birinci olmuş’ deyince, babamı mutlu görünce, benim bilinçaltıma şöyle bir şey yerleşti: İnsanlar, beni birinci olduğum için, başarılı olduğum için kabul ediyor ve seviyor. Babam da…  Ben de başarımla kabul göreceğimi düşündüm. Ve o andan itibaren de sürekli başarılı olmak için uğraşıp durdum. Sanki sadece başarılı olursam onların gözünde değerli olacaktım. İşe yarayan nedir biliyor musunuz? Tek başınıza kaldığınızda, huzurlu hissedebilmek. Var olan durumu olduğu gibi kabul etmek. Şimdiki aklım olsa o okullara gireceğim diye kendimi parçalamazdım. Çok bir şey ifade etmiyor aslında. Dünyanın en depresif öğrencileri Harvard’da. Neden?  Çünkü hepsi başarılı odaklı. Oraya giriyor ama aynı anda depresyona da giriyor. Sizin için hangisi önemli? Çocuğunuzun okuldaki başarısı mı, yaşamdaki başarısı mı? Robin Williams niye intihar etti? Hollywood’un en ünlü, en başarılı insanlarından biri niye intihar ediyor?  Çünkü içindeki boşluğu, dışarıdan gelenler, başarı, para, şöhret dolduramıyor. Yetmiyor. Kimseye yetmez. Benim çocuğum ne olsun biliyor musunuz?  Bir kafede çalışsın, yeter ki iç huzuru olsun.”  


    Kur’an’ın ortaya koyduğu gerçeğe rağmen kim daha üstün bir çare bulabilir ki? 

    13 Eyl 2023 08:51