İnançta zorlama olamaz

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    11 May 2023 08:02
    Prof. Dr. Bernard Lewis, “İslam tarihinde, Müslümanların ve Yahudilerin İspanya’dan sürülmesine benzer bir hadise yoktur.” diyor. Hristiyanlar ve Yahudiler dinlerini özgürce yaşadılar. Bu hususta M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin anlattığı, Medine’de yaşanan bir olay din ve inanç özgürlüğü açısından çok çarpıcıdır.


    “Peygamber Efendimiz (S.A.S.) Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde, Medine’de Arapların yanı sıra Yahudî kabileleri ve az sayıda Hristiyanlar da vardı. Yahudiler ve Hristiyanlar, kitap ehli yani İlahî bir din ve kitaba sahip oldukları için müşrik Araplar onlara saygı gösterirlerdi. Bu Araplar içinde bilhassa çocukları yaşamayan kadınlar veya aileler, çocukları yaşarsa, onları Yahudi veya Hristiyan yapacaklarına söz verirlerdi. Peygamber Efendimiz (S.A.S.) Medine’ye hicret ettiklerinde bu şekilde Yahudi veya Hristiyan olmuş Araplar vardı. Bunların babaları, anneleri Müslüman olunca bu çocukların da Müslüman olmaları için zorlamaya kalktılar. Bunun üzerine dinde zorlama olmayacağı, dinin İlahî bir teklif olup, insanların onu kendi hür iradesiyle kabul ve reddetmeleri gerektiğini ifade eden âyet indi ve Efendimiz (S.A.S.) böyle zorlayanları, çocuklarına zor uygulamaktan men etti.”


    “Efendimiz (S.A.S.) Hristiyanlara karşı çok iyi davranıyordu. Hz. Ömer, Filistin’i fethettiği zaman hem Hristiyanlara hem de Yahudilere karşı çok iyi davranmıştı. Salahaddin Eyyûbî de onlara karşı çok iyi davranmıştı. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedince Ortodokslar ve Ermeniler, Müslümanların müsamahasını, hoşgörüsünü görüyorlardı. Çünkü onlar Ehl-i Kitap… Onlara hitabında Kur’an, ‘Yâ ehle’l-Kitab…’ diyor. Bediüzzaman Hazretleri, Ehl-i Kitab’ı, Ehl-i Mektep olarak da yorumluyor. Hiç kimsenin yapmadığı bir yorumu yapıyor, ‘Yâ ehle’l-Mekteb’ diyor. Siz okumuş insanlarsınız…”


    “Efendimiz (S.A.S.) büyük peygamberlere karşı saygı duyardı. Hz. Mesih’e saygısını ifade ederdi. Hz. Musa için şöyle buyuruyordu: ‘Beni Musa İbn-i İmran’a üstün tutmayın.” Efendimiz  (S.A.S.) öbür âleme intikal ederken buyurdu ki: ‘Zimmiye (gayr-i müslime) eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Onlara haksızlık yaparsanız, bana haksızlık yapmış olursunuz. Hz. Ömer vefat ederken buyurur ki, ‘Zimmîleri size emanet ediyorum.’ Evet o, iki şey emanet eder, biri zimmîlerdir. Müslüman fatihler Haleb’e, Şam’a, Humus’a geldiklerinde Hristiyanlarla karşılaştılar. Hristiyanlar, Müslümanları tanıyınca zimmeti altına girmeyi kabul ettiler. Bir aralık Herakliyus çok büyük, karşı konulmaz ordularla Antakya’ya kadar gelince Şam’da bulunan Ebu Ubeyde, onlara karşı koyamayacağını anlayınca, Hristiyan büyüklerini çağırdı ve ‘Ben sizi koruyamayacağım, halbuki zekat ölçüsünde bir vergiyi (cizye) sizi korumak için almıştım, gelin bunu geri alın, çünkü haksızlık yapmış olurum.’ dedi. Hristiyanları korumak için alınan vergiyi onlara dağıttıktan sonra, geriye çekildi.”


    Prof. Dr. Bernard Lewis, “Klasik İslâm medeniyetinde kadının sahip olduğu mülkiyet haklarına Batı’da kadınlar sahip değildi.” diyor. M. Fethullah Gülen, İslam toplumlarında kadının önünün açık olması bakımından edebiyat sahasında Leyla Hanım ve Fıtnat Hanımı örnek veriyor:

    “Fıtnat Hanım ve Leyla Hanım edebiyatımızda kadınların serkârı gibi geliyor bana. Hissiyatlarına göre seçtikleri kelimelerle düşüncelerini âdeta bir dantela işler gibi işlemişler. Allah’a gönülden bağlılar.

    Leyla Hanım’ın naatına ben de öyle çok yanarım:

    “Yanarsam nâr-ı aşkımla yanayım  yâ Resulullah
    Kapında bağrı yanık bir gedayım yâ Resulullah…

    İki mısra şöyle devam ediyor: 

    Gittim boynumda zincir ile o Ravza-i Pâk’e
    Görenler beni divane sansın yâ Resulullah…”


    Bazı âlimler ve M. Fethullah Gülen, İslam’ın koruduğu beş temel değere bir de hürriyeti dâhil ediyorlar ve bunları altıya çıkarıyorlar. Bu beş değer; 

    1-Nefsin korunması
    2-Dinin korunması
    3-Aklın korunması
    4-Malın korunması
    5-Neslin korunması


    Hocaefendi’nin geleceğin dünyasını inşâ etmelerini beklediği ve ‘Yeryüzü Mirasçıları’ adını verdiği neslin sekiz özelliğinden biri olarak hür düşünebilme  ve düşünce hürriyetine saygıyı sayıyor. “İnsan hür olduğu sürece vardır; insanın hürriyetine prangalar vurulmuşsa, artık o ‘mezar-ı müteharrik bir bedbaht’ ve talihsizdir. Üzerinde değişik vesayetler olduğu sürece, insan gerçek mânâsıyla insan değildir, insanlığından çok şeyler kaybetmiştir. Bütün bu sebeplerle Hürriyet çok önemlidir.” (Faruk Mercan, M. Fethullah  Gülen Allah Yolunda Bir  Ömür  kitabından)

    11 May 2023 08:02