Kur’an’ın tekrarı kalpleri ve ruhları nurlandırır

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    10 Şub 2022 10:27

    Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin büyük talebelerinden Zübeyir Gündüzalp ağabeyimiz, Kur’an’daki, tekrarların hikmetleri hakkında, “Duvar örerken tuğlaları üs üste koymak bir tekrar değildir; bilakis bir te’sistir” diye yorum yapar… Evet zâhiren Kur’an’da bazı âyetlerde tekrarlar görünse de, bunlar hakikatte bir tasriftir. Yani bunlar, geniş ve kapsamlı hakikatlerin, konuya ve maksada göre farklı yönlerini ortaya koyan âyetler olmalarından dolayı tam yerinde ifadelerdir.


    Kur’an-ı Kerim’in dört ana meselesi vardır:

    1. Allah’ın varlığının ve birliğinin kalplerde ve ruhlarda nakşedilmesi. Bunun için Kur’an-ı Hakîm, büyük kainat kitabının ezelî tercümesi olması itibariyle bu hakikatın isbatı için kâinat kitabının çeşitli sayfalarından misaller getirip tahşidat ve takviyeleri yapıyor.  Mukteza-yı hâle uygun olan budur. Kur’an’ın yaptığı budur.

    2. Mârifetullah için Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerinin ve sıfatlarının tekrar tekrar anlatılması gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de devamlı şekilde olaylar içinden onları yani Esma-i Hüsnayı istihraç ederek hazineleri tekrar tekrar gözlerimizin önüne seriyor.

    3. Kur’an, hem bir hikmet kitabı hem bir dua kitabı, hem bir ibadet kitabı, hem bir davet kitabı, hem bir emir ve nehiy kitabı, hem bir zikir ve fikir kitabıdır.


    İşte bu özelliklerinden dolayı elbette tekrarları gerektirir. Çünkü mesela zikrin özelliği, tekrar ile ruhu, kalbi, sırrı, hâfî ve ahfâyı nurlandırmaktır. Duanın özelliği, tekrar ile ruha nakşetmek, isteklerin içten gelmesini sağlamaktır emir, nehiy ve davetin özelliği, tekrar ile tesirini artırmaktır. İrşadın özelliği ince ve derin hem de yüksek hakikatkarı zihinlere ve kalblere yerleştirip iz bırakmasını sağlamaktır. (Su damlalarının zamanla taşı delmesinin sebebi durmadan tekrar tekrar aynı noktalara dokunmasıdır. Yani delme gücü tekrarından ileri gelmektedir.) Evet insanın her gün yemeye, içmeye ve her an hava almaya ihtiyacı vardır. Yani bu tekrarlar ihtiyaçtan ileri gelmektedir. Aynı şekilde duaya namaza, Allah’ı zikretmeye, O’nun  nimetlerini fikredip şükretmeye de kalbin, ruhun, lâtife-i Rabbaniye denilen ince ve hassas duyguların da ihtiyacı vardır. Onlar bıkkınlık vermezler, bilakis zevk ve lezzet verirler…


    Peygamber Efendimiz (S.A.S.)  “İmanımızı devamlı lâ  ilâhe  illallah  diyerek yenileyiniz” buyuruyor. Çünkü film şeritleri gibi her an yeni bir zaman dilimi içine giriyoruz. O girdiğimiz yeni aleme, bir lâmba asar gibi bir ‘Lâ ilahe illallah’ nuru asamazsan, o ‘zaman dilimi’  karanlık şekilde gidebilir… Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bunlara ilâve olarak şu hususlara da dikkat çekiyor: “Bilhassa çok tekrar ile ‘Ey zâlimler! Ey zâlimler!’ deyip (haddini aşıp zulümde bulunanlara) tehditleri ve onların zulümlerinin cezası olan semâvî ve  arzî musibetleri şiddetle beyanı bu asrın emsalsiz zulümlerine, Âd, Semûd ve Firavun kavimlerinin başlarına gelen azaplarla baktırıyor. Ve mazlum ehl-i imana da İbrahim Aleyhisselam ve Musa Aleyhisselam gibi peygamberleri kurtuluşlarıyla teselli veriyor. Mesela bir tek âyet olup 114 defa tekrar edilen Bismillahirrahmanirrahim cümlesi arşı ferşe (yere) bağlayan, kainatı ışıklandıran ve her dakika herkesin kendisine muhtaç olduğu bir hakikattir ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiyaç var. Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziya gibi her dakika ihtiyaç ve iştiyak var.


    “Hem mesela Şuarâ Suresi’nde, sekiz defa ‘Muhakkak senin Rabbin Aziz ve Rahim’dir.’ (26/ 9, 68,104, 122, 140, 159, 175, 191) âyeti, o surede anlatılan peygamberleri, kurtuluşlarını ve kavimlerinin azaplarını, kâinâtın yaratılış neticesi hesabına ve Cenab-ı Hakkın rububiyeti nâmına, o binler hakikat kuvvetinde olan âyeti tekrar ederek Aziz olan Rabbin izzeti, o zâlim kavimlerin azabını, İlahi Rahîmiyetin rahmeti de peygamberlerin kurtulmalarını gerektirdiğini ders vermek için binler defa tekrar olsa yine ihtiyaç ve iştiyak var… Hem  mesela Rahman Suresi’nde tekrar edilen ‘O halde Rabbinizin hangi lütuf ve nimetlerini yalan sayıp inkâr edebilirsiniz?’  (55/ 13-77) âyetinin 31 defa, Mürselât Suresindeki ‘Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine’  (77/ 15-49) âyetinin 10 defa tekrarlaması, cinnîlerin ve insanların kâinatı kızdıran, arzı ve semâvâtı hiddete getiren ve âlemin yaradılış hikmetinin neticelerini bozan, İlahî saltanatın haşmetine karşı inkâr ve tahkirle mukabele eden küfür ve nankörlüklerini, zulümlerini ve bütün mahlukatın hukuklarına tecavüzlerini asırlara, arza ve semâvâta tehditkarane haykıran bu iki âyet, böyle binlerce hakikatlerle alâkadar ve binlerce mesele kuvvetinde olan umumî bir derste binler defa tekrar edilse yine lüzumu  var…”  (Yirmi Beşinci Söz / Emirdağ Çiçeği)


    Bu gerçekler göz  önüne alınınca Kur’an-ı Kerim’de tekrarların sırları ve hikmetleri de  anlaşılır. Bunlar asla ebediyat ve belâğata, fesahat ve cezâlete muhalif olmadığı, bilâkis muktezâ-yı hale tam uygun beliğ ve edebî güzellikler olduğu tasdik olunur.

     

     

    10 Şub 2022 10:27