Peygamberlerin suhufları ve 8. Söz

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    01 Şub 2023 08:38
    Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Sekizinci Söz’ün fihristesinde şöyle diyor: “Allahü lâ ilahe illâ Hüve’l-Hayyül-Kayyûm” (2/225) ve ‘İnne’d-Dîne indallahi’-l-İslam’ (3/9)  âyetlerinin meâlinde, dünyanın mâhiyeti ve dünyada insanın mâhiyeti ve insanda dinin mâhiyeti hakkındaki âyetlerin mühim bir sırrını (İbrahim Aleyhisselamın Suhufunda aslı bulunan) güzel ve parlak bir temsil ile tefsir etmekle beraber, dünyanın mâhiyetini ve dünyadaki insan ruhunu ve insandaki dinin kıymetini göstermekle beraber dinsiz insanın en bedbaht mahlûk olduğunu isbat etmekle ve şu âlemin tılsımını açan ve insan ruhunu zulmetten kurtarmak çarelerini göstermekle beraber, gayet lâtif ve güzel bir muvâzene (mukayese) ile fâsık olan bedbaht adamın müdhiş vaziyetini, sâlih olan bahtiyar adamın saadetli vaziyetini gösteriyor.”


    “Allah’tan haşyet ve O’na saygı duyan öğüt alacaktır. Pek bedbaht olan da nasihat almaktan kaçınacaktır. O, en büyük ateşe girecektir. Sonra ne ölecek onda, ne de hayat bulacaktır. (…) Şüphesiz bu ilk suhuflarda vardır. İbrahim’in suhufunda ve Musa’nın suhufunda…”  (A’LA  SURESİ, 87/10-13 ve 18-19)


    Malum, “suhuf”  sayfa kelimesinin çoğuludur, yani sayfalar demektir. Bunlar, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’ın dışında, peygamberlere indirilmiş olan kitapçıklardır. Âyette ifade edilen Hz. İbrahim ve Hz. Musa’ya indirilen suhuflardan (87/19) Musa Aleyhisselamın suhufu, Tevrat’tan önce indirilmiş olan on sayfalık (suhuf) ve İbrahim Aleyhisselama indirilen on sayfalık (suhuf) kitapçıktır. Âlâ Suresi’nin tefsirinde Hak Dini Kur’an Dili yazarı Elmalılı M. Hamdi Yazır diyor ki: “İslam dininin burada açıklanmış olan bu hakikati, Cenab-ı Hakkı tevhid edip birlemek ve noksanlıklardan uzak tutup tesbih ve tenzih etmek, okumak, öğüt verip hatırlatmak, haşyet duymak, temizlenmek ve zikir ve namazla kurtulmak, âhiretin dünyadan hayırlı ve devamlı olması esasları ve her hak dinin esası olan ve önceki peygamberlere indirilmiş ilk suhuflarda ve özellikle İbrahim Aleyhisselamın ve Musa Aleyhisselamın suhuflarında zikredilen Hakk’ın emridir. Din adı altında buna zıt olan Allah’a ortak koşma, Allah’ı başka bir varlığa benzetme ve dünyayı âhirete tercih etme gibi kötümser fikirler ve inançlar doğru değildir. Dolayısıyla bütün güçlüklere rağmen Hz. Muhammed Aleyhisselamın peygamberliğinin ve bu hak dinin en kolaya muvaffak olması, bütün bunların bir neticesi olmak üzere kesinlikle gerçekleşecek bir iştir. ‘Seni en kolaya muvaffak kılacağız’  (87/8)  ile işaret buyurulduğu üzere, ‘O, Resulünü hidayet ve Hak din ile bütün dinlere üstün kılmak için gönderendir.’  (Tevbe, 9/33)  hükmünün ortaya çıkacağında şüphe edilmemelidir. İbrahim Aleyhisselam ve Musa Aleyhisselama inananların buna da inanmaları gerekir."


    “Abdullah b. Humeyd, İbni Merduye  ve İbni Asakir Ebu Zerr (R.A.)’dan şöyle rivayet etmişlerdir. Dedim ki, ‘Ey Allah’ın Resulü! Cenab-ı Hak, kaç kitap indirdi?  Efendimiz (S.A.S.) buyurdu ki: ‘Yüz dört kitap indirdi. Elli sayfa Şit’e, otuz sayfa İdris’e, on sayfa İbrahim’e, on sayfa da Tevrat’tan önce Musa’ya indirdi. Tevrat’ı Zebur’u, İncil’i ve Kur’an’ı indirdi. 


    Dedim ki, ‘Ey Allah’ın Resûlü! İbrahim’in suhufu ne idi? Şöyle buyurdular. Hepsi kıssa ve öğüt idi. Mesela: ‘Ey mağrur ve zâlim kral! Ben seni dünyayı birbirine katasın diye göndermedim. Mazlumun çağrısını duyasın diye gönderdim. Zira ben, kâfir de olsa mazlumu duymazlıktan gelemem’ gibi âyetler vardı. Ayrıca ibretler de vardı. ‘Akıllı bir adamın zamanını iyi kullanması gerekir. Vaktinin bir bölümünü Allah’a yalvarmaya adamalı, bir bölümünü ihtiyacını gidermeye ayırmalı. Bir bölümünü yaptıklarını muhasebe etmeye ayırmalı, bir bölümünü Allah’ın yarattıklarını tefekkürle geçirmelidir. Akıllı insanın zamanını iyi kullanması, dilini koruması ve düşünerek hareket etmesi gerekir. Çünkü kelâmını amelinden sayan kimse, az söyler. Ancak kendisini ilgilendiren konularda olursa, başka. Akıllının üç şeye tâlip olması gerekir. Geçimini düzeltmek, varacağı yer için hazırlık ve haramdan olmayarak lezzet alma. 


    Dedim ki, Ey Allah’ın Resûlü!  Musa’nın suhufu ne idi? Buyurdu ki, ‘Hepsi ibret idi. Şaşarım, öleceğini yakinen bildiği halde sevinene, ateşin olduğunu kesin olarak bilip de gülene, dünyayı ve onun üzerinde bulunan kimselere karşı durmadan değiştiğini görüp de dünyaya gönül bağlayana, kadere yakinen inanıp da öfkelenene, hesaba inanıp da amel etmeyene. 


    Dedim ki, ey Allah’ın Resulü! İbrahim ve Musa’nın suhuflarından sana bir şey indirildi mi? Buyurdu ki: Ey Ebu Zerr! ‘Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabbinin adını anıp namaz kılan, felaha erer. Fakat bilakis siz dünya hayatını ve zevklerini tercih ediyorsunuz. Halbuki âhiret mutluluğu daha üstün, daha hayırlı, hem de ebedîdir.” (87/14-17)  buyurdu.” İnşaallah, bu âyet ve hadislerden derince ibret ve dersimizi alırız. 

    01 Şub 2023 08:38