Sevgi sertliği eritir

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    30 Kas 2022 10:17
    Her element ve maddenin ne kadar sert ve çetin olursa olsun, bir erime ve ergime noktası vardır. Yeter ki, onu eritecek hararet bulunsun…  Sevgi ve şefkatin şiddetli harareti karşısında her türlü terslikler ve sertlikler erimeye mahkûm ve mecbur Allah’ın izniyle…


    Bazı bilgeler derin ve ince hakikatleri temsillerle, fabllarla anlatmaya çalışmışlardır. Kur’an’da da İslam büyüklerinin eserlerinde de böyle temsiller vardır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Avam Felsefesi dediği bu temsil ve benzetmelerle pek çok gerçek anlatılmıştır.


    Geçmişte bir çift evliliklerinden sade bir hafta geçer geçmez kralın adamları gelip savaş sebebiyle eli silah tutan her erkeği asker aldıkları, bu çiftin erkeğini de askere almışlar. Aradan bir sene geçmiş savaş bitmiş o da evine dönmüş. Dönmesine dönmüş ama yüzü değişmiş, bakışları kır yılanının bakışlarına dönmüş, yani bambaşka bir adam olmuş. Kadın ne yaptıysa başarılı olamamış. Ama köylerine yakın ormanda yaşayan bir şifacı varmış. Kadın gidip ona başvurmuş. Başından geçenleri anlatmış. Kadını dikkatle dinleyen adam, “Çok zor bir mesele… Size yardımcı olabilirim ama bunun için bir iksir yapılması lâzım. İksirin malzemelerini bulup getirmek de zorlu bir iş… Bilmem sen onları temin edebilir misin?”  demiş. Kadın hiç tereddüt etmeden demiş:  “Sen sadece neler lâzım ise söyle yeter. Ben ne eder eylerim, onları bulup getiririm.”


    Şifacı: “Bu dağın en tepesinde bir dağ aslanı yaşıyor. Bu dağlarda ondan daha vahşi bir hayvan yok. Onun yelesinden üç tane kıl koparıp getireceksin, onlarla ben bir iksir yapacağım.” demiş. Sözünü daha şifacı tamamlar tamamlamaz meseleyi kavrayan kadın yola çıkıp doğrudan evine gitmiş. Kendisi için yiyecek hazırladıktan sonra aslan için de et parçaları alıp dağa doğru yola çıkmış. Üç dört gün büyük bir mücadele ile düşe kalka aslanın yuvasını bulmuş. İlk gün büyük bir et parçasını aslanın göreceği bir yere bırakıp kendisi geriye dönüp gizli bir yere saklanmış. Aslan et kokusunu alınca yerinden dışarı çıkmış, eti bulup yedikten sonra etrafına bakıp bir kükremiş sonra yuvasına girmiş…


    Öbür gün kadın biraz daha yaklaşıp yine yuvasına yakın bir yere bir parça et bırakıp bir tarafa gizlenmiş. Aslan et kokusunu hissedip dışarı çıkmış etrafı koklayıp kükredikten sonra bırakılan eti bulup yemiş. Birkaç gün sonra kadın iyice aslanın mağarasına yaklaşıp son et parçasını da bırakıp aslanın göreceği şekilde ete yakın bir yere oturup beklemeye başlamış. Aslan çıkıp kükremiş, kadın nefesini tutup durmuş. Aslan eti yemiş sonra da gelip kadının önüne oturmuş. Kadın içinden geçenleri samimiyet ve ümitle aslana aktarmaya çalışmış. Sanki telepatik bir yolla anlaşmışlar. Bunun üzerine aslan yelesini kadına uzatmış. O da üç kıl koparıp teşekkür ederek sevinçle oradan şifacının evine doğru uçarcasına koşmaya başlamış. Bu sefer daha kolay aşağılara inmeye yönelmiş. Şifacıya ulaşınca, üç kılı uzatmış… Şifacı kılları almış, incelemiş sonra da pencereden dışarıya üfle. Kadın “Sen ne yaptın, ben ne zorluklarla onları alıp getirdim. Hani sen onlarla iksir yapacaktın?  Şimdi ne olacak?”  demiş. Şifacı  “Bana bak… İksir, sihir diye bir şey yok! Kocanı iyileştirebilecek bütün imkân ve sebepler sende mevcut…  Çünkü korkunç ve en vahşi bir aslanı evcilleştirecek bir potansiyele sahip olduğuna göre, aynı sabır ve gayretle, sevgi ve muhabbetle eşini de arzu ettiğin noktaya getirebilirsin… Tebrik ederim seni…  Haydi, iyi şanslar!” demiş.


    Kadın daha sonra bu ümit ve gayretle bu problemin üstesinden gelmiş… Bu masal ve menkıbelerin aslına bakılmaz, faslına bakılır, alınması gereken ibret ve ders alınır. 

    30 Kas 2022 10:17