Varlığı Kendinden Olanı Kim Yaratabilir ki?

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    31 Ara 2020 12:24
    6- Kıyam bi nefsihi, varlığı ve varlığının kıyam ve devamı, kendi zatından olmak demektir. Cenab-ı Hakkın varlığı, mukaddes zâtının gereğidir, asla başkasından değildir. Vacib’ül Vücud (varlığı zâruri ve kendinden) olan Cenab-ı Hakkın, başka bir var edene ihtiyacı yoktur. Öyle olmasaydı, bu sefere ”Onun kim yarattı?” sorusu ortaya çıkardı. İslamiyetin, Allah inancının esaslarını bilmeyen materyalistler ancak puta tapan putperestlere veya güneşe ve yıldızlara, hatta sebeplere ve tabiata tapanlara soru sorar gibi mantıksız ve mesnetsiz biçimde “Allah’ı kim yarattı?” sorusunu soruyorlar. Aslında bu sorunun muhatabı gerçek tevhid imanını taşıyan Müslüman değildir. Çünkü İslami inançta, Allah hiçbir şeye benzemez, yarattıkları cinsinden değildir. Varlığı başkasının varlığına muhtaç değildir. Varlığı kendindendir.

    Kendisi yaratılmış olan yani bir yaratıcıya ihtiyaç duyan yaratıcı olamaz. Birisinin yaratması ile ancak vücud bulabilen birisi, nasıl her şeyi yoktan yaratmış olabilir? Allah için bir yaratıcı aranırsa o zaman mantık bakımından zincirleme sonsuza doğru bir esas yaratıcı araması başlar. Onu kim yarattı? Peki onu da kim yarattı? gibi... soruların sonu gelmez. Bir noktada durması gerekir. Zaten inandığımız Allah yaratılmamıştır, hiç birşeye muhtaç değildir. Hiçbir şeye benzemez. Artık ondan başka bir yaratıcı aramak boştur. Mesela, trenin son vagonunu çeken, önündeki vagon, onu da ve tâ lokomotife kadar olan vagonları çeken esasen lokomotiftir. Hepsini o çekiyorken şimdi “Peki lokomotifi ne çekiyor?” demek mantıksızlıktır. O vagon değildir ki, çekeni olsun, o lokomotiftir. Bizzat kendinden hareketlidir. Çekme işi en son ona dayanır.

    Ayrıca zâti kuvvetler ârızî kuvvetlere benzemez. Mesela kaleme nispeten insanda izafi bir zâti kuvvet vardır. Bir yerden bir yere kalemi, birisi nakletmiştir. Fakat bir insan, yerinden kendisi kalkıp bir yere gidince, “Seni kim götürdü? Senin kendi kendine gitmen imkansızdır.” Denilemez. Veya “İnsanın başı nerede?” sorusuna “Gövdesi üzerinde.” denildiğinde “Peki gövdesi nerede?” sorusuna “Ayaklarının üzerinde.” denilince de “Ayakları neyin üzerinde?” sorusuna “Dünyanın üzerinde.” cevabı verilmişse “Peki dünya neyin üzerinde?” diye artık soru sormak lüzumu duyulmaz.

    Başta dediğimiz gibi, ezeli, ebedi, hiçbir şeye muhtaç olmayan, eşi, dengi, benzeri olmayan, doğmamış, doğrulmamış tek bir ilaha yani Allah’a inanan bir mümine böyle sorular , itirazlar yönelmek doğru değildir. Şimdi insandan bahseden birisine “Sen insanı yanlış anlatıyorsun. Nerede bu insanın kanatları?” demek ne kadar münasebetsiz ise “Allah’ı kim yarattı öyle ise?” şeklinde bir soru ondan çok daha münasebetsizdir.

    Zaten Allahû Teala, kendi gönderdiği kitabı Kur’an-ı Kerimin çok yerlerinde, bilhassa Âl-i İmran suresinin 18. ayetinde “Allah, kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de O’ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler.” buyuruyor. Hâşâ ,

    Onun üstünde Onu yaratan başka birisi olsaydı, nasıl onun yaratıcılık ve dolayısı ile ilahlığını reddedebilirdi?
    Bu soruyu soran materyalistler, netice itibariyle önce Allah’ ı, Allah’ ın yaratıcı olduğunu kabul edip sonra da “Onu kim yarattı?” diye soruyorlar. Böylece aynı cümlede, Cenab-ı Hakkı, hem Hâlık( Yaratıcı) kabul ediyor, hem de mahluk (yaratılmış) durumuna düşürüyorlar. Bu ise apaçık bir tenakuz, bir çelişkidir.

    Bu sorudaki bir başka bozuk nokta, yarattıklarının bağlı oldukları kanunlara, Yaratan’ ın da boyun eğdiğini tasavvur etmektir. Sebebiyet bizim bağlı olduğumuz kanundur. Biz, zaman ve mekan içindeyiz. Halbuki Allahû Teala, zaman ve mekanın, ayrıca bunlarının bağlı oldukları kanunların yaratıcısıdır. Hiç yaratan, yarattığının emrine girer mi? Hiç onlara boyun eğer mi? Mesela, zemberek ile hareket eden bir bebek, kendisini ölçü alarak, her şeyi kendi durumuna kıyas etse, “Ben kendi âlemimde her şeyi zemberek ile hareket ediyor görüyorum. O halde, beni yapan sanatkâr da zemberekle kurulup hareket eden  bir insandır.” dese hata etmiş olmaz mı?

    Safvet Senih 
    31 Ara 2020 12:24