Cenab-ı Hak Meryem Suresi’nin son âyetlerinde buyuruyor ki:
“Göklerde ve yerde kim varsa, Rahman’ın ancak kulu olabilir. O, bunların hepsini ilmi ile ihata ve tek tek tesbit etmiştir. Ve onların hepsi de kıyamet günü, O’nun huzuruna tek başına gelecektir. İman edip sâlih ameller işleyenleri Rahman, (hem Allah katında, hem de mahluklar nezdinde) sevimli kılacaktır.” (Bu âyet indirildiğinde Mekke’de müminlere işkence ediliyordu. Âyet on müjde verip müminlerin yakında sempati göreceklerini bildiriyor.)
Bu âyeti açıklayan bir hadis-i şerif meâli: “Yüce Allah, bir kulunu sevince, Cebrail’e ‘Ben falanı sevdim, sen de sev!’ der. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) da onu severse ve gökte olan meleklere ‘Allah falanı sevmiştir. Siz de seviniz!’ diye nidâ eder. Artık göklerdekiler de onu sever. Sonra yeryüzünde de onun için bir vüdd (sevgi) yerleşmiş olur.”
“Bizim Kur’an’ı senin dilinle indirip kolaylaştırmamızın başlıca sebebi, senin muttakileri müjdelemen ve inatçı kimseleri de onunla uyarmandır. Hem Biz onlardan önce nice nesiller imhâ ettik. Onlardan hissedip gördüğün yahut sesini işittiğin bir tek kişi bile var mıdır?” (Meryem Suresi, 20/ 93-98)
On sene önce bir akrabamıza gitmiştik, evlilikleri bitmek üzere idi. Sebep yengemizin üç tane çocukları var, akşama kadar onu bunaltıyorlar. Yeğenimiz de akşama kadar arabası ile dükkan dükkan şişe şişe su vs. satıyor. Müşterilerle alacak-verecek meselelerinden boğuşa boğuşa bunalarak akşam eve geliyor. Her iki taraf birbirinden güler yüz, sıkıntıları gidecek hoş söz beklerken asık, sıkıntılı çehre ile karşılaşıyor. En ufak bir hareketten birbirlerine karşı iyice geriliyorlar. Onlara hiç yakışmayacak sözler ağızlarından sudur ediyor. Problemin esası bu…. İki tarafı dinlediğimizde karşımıza konulan böyle bir manzara…
Ben de hayatım boyunca araya girdiğim pek çok gerginlikte benzer şeyler gördüm. Hatta kendi açımdan, mesela ben bunların yaşlılarıyım bana az-çok saygıları var. Bunları bir araya getirip, yüksekten konuşarak, sesimi yükselterek; “Ne yapıyorsunuz böyle?.. Haydi vazgeçin bu küskünlükten, bırakın bu gerginliği, adam gibi barışın” havasında davranırsam, sıkıntının büyüdüğüne, problemlerin çözülmediğine şahit oldum… Ama önce, mesela 100 defa istiğfarda bulunup o kadar da Efendimize (S.A.S.) salavat getirip bu hususta himmetini isteyip, “Yâ Rabbi! Muhammedine bağışla bizi… Bu kardeşlerimizin, kalblerini yumuşat, birbirlerine karşı meveddet ve muhabbet ver” diye bir kenara çekilip dua ettikten sonra onlarla görüşmüşsem problemin hallolduğunu hiç olmazsa, işin azmadığını ve gerginliğin aşağıya çekildiğini gördüğüm için bu akrabalarıma da benzer şeyler tavsiye ederek “Gelinimiz sen, o gelmeden önce böyle bir dua ile “Allah’ım benim kalbimi yumuşat, yanlış bir şey söylemeyeyim, eşimin de kalbini yumuşat gerginliğini gider, birbirimizi güler yüzle karşılayayım” diye dua et. “Yeğenimiz sen de öyle yap” Bakın aranızda inşaallah hiçbir şey kalmayacak” diye sözler söyledik. Elhamdülillah ondan sonra güzelce geçinip gidiyorlar.
Cenab-ı Hakk’ın Vedûd ismi eğer cansızlara tecelli ederse, câzibe ve çekim olur. Biliyoruz ki, atomlarda dört ayrı çekim gücü bulunmaktadır. En yakınındakinden, kainatın en uzak noktasında olanlara kadar ayrı ayrı çekim münasebeti vardır. Bu ism-i celâllerden olan Vedûd ismi eğer canlılara bilhassa insanlara tecelli edince, aşk ve muhabbet olur. Bu da çeşit çeşittir. İnsanın annesine babasına eşine, evlatlarına kardeşlerine arkadaş ve dostlarına sevgisi muhabbeti olduğu gibi çok farklı şekilde dava arkadaşlarına da sevgi ve alakası olur. Hatta başka ırktan ve renkten olan Hizmet kardeşlerine olan muhabbeti neseben en yakınlarına olandan kat kat fazla olur. Hizmetin, Kur’an ve İmana hizmet etmekle vazifeli cemaatini ayakta tutan dinamiklerden birisi, ihlas, sadakat, tesanüt ve ittifak gibi hususlardan birisi de aralarındaki Vedûd isminin tecellisi olan muhabbettir. Üstad Hazretleri Yirmi Dördüncü Söz’de (Beşinci Dal’ın, Birinci Meyvesinde: “Muhabbet, şu kainatın bir varlık sebebidir; hem şu kainâtın râbıtasıdır (kopmaz bağıdır); hem şu kainatın nurudur, hem hayatıdır.” diyor.