Yeni Bir Kelam İlmi

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    08 Nis 2021 12:47
    Üstad Hazretleri Barla Lâhikasındaki 151.  Mektubu,  Sıddık Sabri Hocaya yazmıştır. Üstad’dan ilm-i kelâm dersi almak isteğine karşı ona diyor ki: “Zaten o dersi alıyorsunuz. Yazdığınız umum Sözler, o nurlu ve hakiki ilm-i Kelâmın dersleridir. İmam-ı Rabbâni gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: ‘Âhir zamanda ilm-i Kelâmı, yani ehl-i hak mezhebi olan imânî kelâmî  meseleleri, birisi öyle bir surette beyan edecek ki; bütün ehl-i keşif ve kerâmetin üstünde, o nurların neşrine sebebiyet verecektir.’  Hatta İmam-ı Rabbâni kendisini o şahıs gibi görmüştür. Senin şu âciz ve fakir ve hiç ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak kendimin o gelecek adam olduğumu iddia edemem, hiçbir cihette liyâkatım yoktur. Fakat o ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı (ordunun geriden gelen artçı emniyet kuvveti) ve o büyük kumandanın pişdâr (öncü) bir neferi olduğumu zannediyorum. Ondandır ki, sen de yazılan şeylerden o acip kokusunu aldın.”

    Birkaç asırdır materyalist felsefesinin tenkitte sivriltilmiş ve fen ve ilim kisvesine sokulmuş tahripçi fikirlerine karşı İslâm Dünyasında da Kelâm ilminde bir tecdîd bekleniyordu. Bu bilimsellik kılık ve kılıfındaki toptan inkâra karşı; ilim, fen ve mantığı temel alan bir Kelâm ilminin ortaya konması Bediüzzaman Hazretlerine nasip olmuştur. Evet eskiden “Allah’ın ilmi cüziyata taalluk etmez” diyen Mutezile görüşlerine karşı, Hz. Yunus Aleyhisselamın balığın karnından o fırtınalı denizde, karanlık gecede her taraftan ümit kesik bir vaziyette duasının kabul olunup kurtarılması (koca kainatta, binlerce sistem içinde dünyada, denizlerin milyarlarca mahluku arasında balığın karnındaki Hz. Yunus’un niyazına cevap verilmesi,) Allah’ın cüziyatı bildiğine delildir diye cevap verilebiliyordu. Şimdi, ne Yunus’u ve balığı, ne Kur’an’ı ne de Allah’ı kabul etmeyen ve maddeyi ezeli kabul eden inkârcılara karşı elbette verilecek cevaplar da ona göre olmalıdır. Evet, Risale-i Nur’un inkârcıları susturan cevapları elhak aynen öyledir… İsteyen sadece Tabiat Risalesi olan 23. Lem’a denilen hârika şaheseri dikkatle okuyup anlamakla bu gerçeği tasdik edebilir. Hele elli beş lisanla her bir zerrenin, Allah’ın varlığına dair şâhitliğini anlatan Katre Risalesini idrâk edebilirse bu gerçeği daha engin ve derin olarak kavramış olur. 

    Üstad, Sıddık Sabri Hocaya:  “Hem ‘Allahü Nüru’s – Semâvâti ve’l-Arz…’ ayetine âit olan sırları sual ediyorsun. Evet, o âyetin büyük bir denizinden, çok Sözlerde Kataratı (Damlaları) Reşehâtı (Sızıntıları) vardır. Bilhassa 20. Mektup’ta 33. Mektupta, 32. Söz’de, 22. Söz’de onun bazı çeşmeleri var. Elbette o âyette çok tabakalar var. Her tâife bir tabakadan hissesini almıştır. Ruhum istiyordu ki, o âyetin bazı nurlarını yazayım, fakat şimdiye kadar parça parça müteferrik surette yazıldığından öyle kalmış. Şimdilik onunla iktifa edilip yetinilmiş.”

    Zaten 147. Mektubun 6. Küçük Meselesinde Üstad “Kur’an-ı Hakim’deki en evvel aklıma, kalbime parlayan ve fikrimi meşgul eden ‘Allahü Nûru’s Semâvati ve’l-Arzı meselü Nûrihi kemişkâtin..’ (Nur Suresi,35) ayetidir.” diyor. Ve bu âyeti, eserlerine Risale-i Nur ismini vermesinin onaltı sebebinden bir sebebi olarak gösteriyor. Ayrıca 1. Şua’da otuz üç âyetten ilk âyet olarak bunu ele alıyor ve bu âyetin on parmağı ve işâri mânâsı ile Risale-i Nur’a işaret ettiğini isbat ediyor. Sözlerin 20 Söz’ünün 2. Makamında bu âyetin pek çok nurlara ve sırlara işaret etmekle beraber elektriğe dahi rumuzlu olarak işaret ettiğini söylüyor.

    Evet çağına göre bu âyette geçen MİŞKÂT kelimesi esas olarak İmam Gazzâlî Hazretleri tasavvufî derinlik ve güzellikleri anlattığı MİŞKÂT isimli kitabını yazmıştır. Kur’an, her asra, he çağa, her anlayışa göre sonsuz mânâlarından ve büyük hazinelerinden bir şeyler sunar. Bu son asırların, maalesef inkâr-ı Ulûhiyete kilitli anlayışlarına göre de ilme-fenne-akla uygun ve hatta onlara tesir edecek üstün mânâları da ihsan etmiştir. Onların yazılması Üstad Bediüzzaman Hazretlerine nasip olduğu gibi, bütün cihana ilânı ve hayata  taşınması da M. Fethullah  Gülen  Hocaefendimize nasip olmuştur…
     
    Safvet Senih 
    08 Nis 2021 12:47