Zıtlıklardan doğan güzellikler

  • Safvet Senih
  • Safvet Senih
    09 Haz 2022 07:22
    Tezat sanatı birbirine zıt şeylerden meydana gelir. Acı-tatlı, iyi-kötü, doğru-yanlış, nur-zulmet, siyah-beyaz, cennet-cehennem, gece-gündüz, güzel-çirkin, sarmaş dolaş, bazen iç içe… Cenab-ı Hakk’ın iktidarının tecellisi işte bu zıtların bir araya getirilmesinden tezâhür eder. Üstad Hazretleri bu gerçeği Risalelerin çeşitli yerlerinde ele almıştır. Bunlar üzerinde bazı tasarruflarla aktarmaya çalışacağım: “Allah, her şeyi en güzel vecihte yarattı.” (Secde/7) âyetine karşılık, kainatta karşılaştığımız çirkinlikler de var. Bu durum nasıl izah edilir?


    Tabiatları latif, ince ve güzel sanatlara meftun bazı insanlar, bilhassa has bahçelerinde pek güzel hendesevari şekilleri ve çok hoş şadırvan, fıskiye ve fevvareleri yaptırmakla güzellik üzerine güzellik püskürtür ve o bahçelerini pek muntazam manzaralarla donatırlar. Ayrıca o güzelliklerin derecesini artırmak için çirkin kaya, kaba ve intizamsız mağara ve dağ şekilleri gibi şeyleri de ilave ediyor ki, onların çirkinliği ile intizamsızlığı ile bahçenin güzelliği fazlaca parlasın. Çünkü eşya zıddı ile inkişaf edip bilinir. 


    Fakat tetkik ruhuna sahip bir kimse, o zıtları içine alan bahçenin manzarasına baktığı zaman anlar ki, o çirkin, kaba şeyler kasten yapılmıştır ki, güzellik intizam artsın. Zira güzelin güzelliğini arttıran çirkinin çirkinliğidir. Demek bahçenin tam intizamını ikmal eden o çirkinliklerdir. Evet o çirkinliklerin intizamsızlığı nispetinde bahçenin intizamı artmıştır. İşte bunu gibi dünya bahçesinde nizam ve intizamın son sisteminde bulunan mahlukat arasında (Hayvanlarda olsun, bitkilerde olsun, cansızlarda olsun) bazı çirkin ve intizamdan hariç şeyler bulunur. Bunların çirkinliği, intizamsızlığı dünya bahçesinin güzellik ve intizamına bir ziynet, bir süs olmak üzere Allah tarafından kasten yapılmış olduğunu, pek yüksek, geniş ve şairane bir hayal ile dünyanın bahçe manzarasına bakabilen adam görebilir. Dar bir ufuk ve anlayışla bakanlar göremezler. Çünkü ilk bakışta göze çarpan şer ve çirkinlikler aslında resimlerdeki gölgeler gibidir. Sırf o gölgeye bakılarak yaklaşıldığı zaman, resimde hakikaten bir kusur ve noksanlık varmış gibi gelir, fakat ondan uzaklaşılıp her tarafını içine alan geniş bir bakış ufku ile bakıldığı zaman, gölgenin zaruri olduğu ve onu terketmenin mümkün olmadığı ve gölgenin resimdeki umumi yapıdan ayrı bir güzellik unsuru taşıdığı anlaşılır. Her şeyde hatta en çirkin görünen şeylerde bile hakiki bir güzellik ciheti vardır. Evet kainattaki her şey, her hadise ya bizzat güzeldir veya neticeleri itibarıyla güzeldir. Bir kısım hadiseler vardır ki, zahiri olarak çirkin ve karışıktır. Fakat o zahiri perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar vardır. Mesela, bahar mevsiminde fırtınalı, yağmur-çamurlu toprak perdesi altında pek çok güzel çiçek ve muntazam nebatların tebessümleri saklanmıştır. Güz mevsiminin haşin tahribatı ise, hazin ayrılık, perdeleri arkasında, hem kış hadiselerinin tazyikinden ve azabından muhafaza etmek için nazlı çiçeklerin dostları olan nazenin hayvancıkları hayat vazifesinden terhis etmekte, hem de o kış perdesi altında taze ve güzel bir bahara yer hazırlamaktadır. 


    Fırtına, zelzele ve veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok manevi çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi gelişemeyen birçok kabiliyet çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sümbüllenip gelişir. Güya bütün gelişmeler, birer manevi yağmurdur. Fakat insan hem zahire baktığından, hem de sırf kendi menfaatini düşündüğünden, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Bencillik cihetiyle yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer ve çirkin olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Allah’ın isimlerine, tecelli hikmetlerine ait gayesi ise binlercedir. Mesela, Cenab-ı Hakk’ın büyük mucizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları zararlı ve manasız telakki edenler vardır. Halbuki o dikenler, otların ve ağaçların teçhizatlarını takınmış kahramanlarıdır. Şairane bir ifade gülün dikenleri için şöyle der: “Gül padişahının oklu ve mızraklı muhafızlarıdır. ” 


    Mesela atmacanın serçelere musallat edilişini bazıları rahmete uygun görmezler. Halbuki serçenin kabiliyeti, atmacanın musallat edilmesi sebebiyle gelişir. Sibirya’da kürklü hayvanları yakalayıp yiyen yırtıcı hayvanlar avlanıp azaltılınca güzel ve kıymetli post ve kürklere sahip hayvanların yağlanıp hımbıllaştığı, tüylerini döktükleri dolayısıyla derilerinin değeri kalmadığı görülmüştür. Halbuki o yırtıcılar, bunlara zarar veriyor diye avlanılmıştı. Tayfun, bora ve kasırga gibi şiddetli rüzgarlar olmasa yeryüzü kokuşurdu. Onlar oksijeni bol hava ile kirli havayı birbirine karıştırıp dengeyi sağlama hizmetini görmektedirler. Bazıları da karı pek soğuk ve tatsız telakki ederler. Halbuki o soğuk, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.


    09 Haz 2022 07:22